Ayaklarıma çarpan suyun sesini dinlerken güneş batmak üzereydi deniz de ıslanmış saçlarımı topuz yapmış kumsal da yürüyordum. Deniz çok güzle görünüyor mavinin her tonunu bulunduruyordu . Yemek yrmeye gitmek için yürümeye başladım. Canım hiç istemiyordu ama cemin ısrarları üzerine gitmek zorunda kalmıştım. Bu arada cem 2 yıllık sevgilim ama eskisi kadar iyi deiliz sanırım . Artık ayrılmak istiyorum. Sıkıldım arkadaşlarımın laflarından bıktım. Onun yapmacık gülüşlerinden bıktım. Beni seviyor seviyorda ne kadar??
"Selamm"
-yine başlıyoruz- "selam "
"Cem seninle bir şey konuşmam lazım "
"İlk önce yemek yiyelim sonra konuşuruz "
Ciddi bakışlarının yerini yeniden o yapmacık gülümseme alırken elimi tutmuş yemek sırasına doğru gidiyordu. İçimden sabır diyip onu takip ettim .uzun bir süre bekledikten sonra tepsiletimiz elimize almış yemek seçiyorduk canım pek bir şey istemediğinden bir çorba alıp masaya doğru ilerlemeye başladım o sırada önümden koşarak geçen küçük bir çocuğa çarpmamak için aniden geriye çekilmiş ve arkamdan gelen ceme çarpmıştım. Dengemi katbedip geriye doğru cemin üstüne düşerken yanımda biti beni tuttu fakat elimde ki çorbada onun üstüne düştü. Bi an ne olduğunu ve bunların nasıl olduğunu anlayamamıştım fakat sonra üstü batmış ve sıcak çorba yüzünden yanmış adama doğru gittim telaşla elimdeki peçeteyle üstünü silmeye çalışıyordum . Aniden elimi tuttu yüzüne baktım içimde bir şeyler olmuştu gözleri deniz mavisiydi ve saatlerce bakabileceğim kadar güzeldi.
"Ben hallederim "
Konuşmasıyla hayal dünyamdan çıkıp gerçeklere dönmüştüm bana bunu söylerken yüzüne yerleşen gülümseme ceminkinden çok farklıydı. Sıcak ve samimi. Geri çekildim. "Özür dilerim gerçekten yanlışlıkla oldu "
"Önemli değil " ahh trkrar aynı şekilde gülümsemişti. İyi günler deyip yanımdan ayrılırdı. yüzümdeki gülümseme aniden sönmüştü. Biraz önceki sıcacık gülümsemeden sonra gördüğüm bu sinirli yüz cemindi. Çok sinirliydi ve sesizce buradan gitmemizi söyledi tam dışarı çıkarken arkamı döndüm ve yine onunla karşılaştım . O beni görmemişti. Dışarıya çıkmış odalarımıza doğru gidiyorduk. Aniden beni durdurdu. Güneş batmış her yer karanlıktı. Lambalardan gelen ışığın altında bana bakmaya başladı kahve rengi gözlerinden sinir fışkırıyordu. Bende artık sinirlenmeye başlamıştım. Derken konuşmaya başladı:
" benim orada yere düştüğümü görüyorsun ve buna rağmen o adamın üstünü siliyorsun "
Bir yandan yeri gösteriyor bir yandan bağırıyordu aynı şeyleri sürekli tekrarlamaya başlamıştı ne zamandır bozuk olan sinirlerim iyice bozulmuş gözüm hiçbir şeyi görmez olmuştu. yüzüne tokat attım. aniden yaptığım bu hareket karşısında şaşırmıştı .
" bana bu şekilde bağıramazsınn. Senin o sahte gülüşünden de yalandan sevginden de bıktım. Bi an içinde olan bir şey sana ne olduğunu tam olarak göremedim bile. cem eskisi gibi değilsin . Bu gün seninle bnu konuşacaktım zaten bu da üstüne geldi. Bak aramızda eskisi gibi bir şey yok. Bunun ikimzde farkındayız. " biraz durdum sesizce bana bakıyordu. Gözlerinde ki sinirin yerini şimdi şaşkınlık almıştı. Bi an onun için üzüldüm. Ama bunu söylemek zorundaydım. " cem bence ayrılmanın vakti geldi, her geçen gün birbirimize zarar veriyoruz. " derin bir iç çekmiş gözleirnin içine bakıyırdum.