19 Şubat Cuma
2021
13.00
Başladığımız tarih budur, Allah'ın izniyle sonunu da mutlu bititrmek dileğiyle. Başlayalım yeni bir hikayeye...####
Çok güldüm ya gelişine, bir o kadar da ağladım lan sövüşüne...
Kulaklıklarımdan gelen nota seslerine en uygun sözleri düşünürken tek yağmur damlası sefil gözüktü gözlerime. Elimdeki eskimiş ve zamanın getirisiyle küçülmüş kalemi göz hizamda dik bir şekilde kaldırıp tek gözümü kapattım.
Kalemin arkasında stres izleri taşıyan diş geçirilmiş göçükler vardı. Boyası da bu hasarlar sonucu eski bir duvarın zavallı badanası misali soyulup kayıplara karışmıştı belli ki.
Aklıma yaratıcı ve sürükleyici sözler gelmediği için kalemi anılar ve göz yaşları taşıyan yıpranmış defterimin arasına bırakıp kapattım ve bitkince gözlerimi kapatıp başımı oturduğum koltuğa yasladım. Aşağı kattan babamın bana seslenmesi üzerine hafifçe gözlerimi aralayıp bulutlardan yere ulaşıp intihar eden su damlalarına bıkkın bir şekilde bakmaya başladım.
"Beste abin geldi kızım!" Babamı ikiletmeyi sevmediğimden yavaşça elimdekileri koltuğun yanındaki sehpaya bırakıp ayağa kalktım. Gardıropumdaki aynadan yansımamla göz göze gelince üzerimdeki siyah tayt ve siyah kapşonlumun bile eteklerinden yorgunluk aktığını görmüştüm. Hemen gardıropumun önünde olan tek kişilik yatağıma göz gezdirip düzgün olduğu kanısına vardım ve telefonumu kavradım.
"Geliyorum baba!" Dudaklarım kıvrılarak aşağı seslendiğimde kulaklıklarımı çıkartıp telefonumu yatağıma atmıştım bile. Odamdan çıkıp ağır adımlarla merdivenleri inerken elim trabzandaydı ve pürüzlü ahşap trabzanı avucumda hissedebiliyordum. "Mutfaktayım kızım. Abin üzerini değiştiriyor." İşten geldi ya beyefendi üfleyip püfler şimdi. Onun evi olsa hizmetçiler olacaktı çünkü. Onların yaptığı yemekler daha iyiymiş ben beceremiyor muşum.
Çok biliyorsun sen.
Mutfağa girdiğimde, babamın, çok büyük olmayan mutfağımızdaki şirin yemek masasında oturduğunu görüp ona doğru genişçe gülümsedim ve yanağını öperek masadaki hali hazırda duran üç tabağı da kendi yaptığım taze fasulye, pilavla doldurdum.
Barış beyler de mutfağa teşrif ettiğinde yalandan tebessüm ettim. O da bu tebessümü gerçek olarak anlayıp genişçe gülümsedi "Naber aşkım." Diyerek gelip yanağımı hafifçe öptüğünde tebessümüm yüzümden istemsizce silinmişti. Öptüğü yer zonklarken elim sol yanağıma gitmemek için zor duruyordu yerinde.
Zorla gülümsedim ve "İyiyim abi. Sen?" Diyerek elimi yanağıma götürmemek için arkama götürüp sımsıkı kapattım. "İyi işte iş güç." Oldukça kestirme cevap vermesine şaşırmadan yerime oturduğumda o da orurmuştu. Telefonunu masaya bırakıp babamla konuşmaya başladıklarında telefona bildirim gelmiş ve ben ekranda sol üst kısımda yazan tarihi okumuştum.
Tabii ya! Bu gün benim doğum günümdü. Bu yüzden öptü beni, bu yüzden halimi hatırımı sordu aylar sonra. Neden şaşırdıysam sanki. Hep böyleydi, asla değişmeyecekti o.
Anında değişen ruh halimle iştahım da kaçmıştı ve hiç dokunulmamış tabağımı da alıp oturduğum yerden kalkmıştım. "N'oldu kızım? Yemedin hiçbir şey." Babamın ilgili sorusunu duymazdan gelerek "Ne dedin babacım?" Dedim bir yandan tabağımı temizlerken. "Doydun mu diyorum babacım." Başımla onaylayarak abimin yüzüne bakmadan ellerimi kuruladım. "Size afiyet olsun Yalın'ın yanına giderim şimdi dükkana." Dediğimde abim kaşlarını çatarak bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhu Güzelim
Teen FictionFazla dinlenmeyen bir ses sanatçısının yüzünü bile görmeden sesine aşık olan kız. Bir süre sonra şarkılarının altında kızın yorumunu dört gözle bekleyen sesçi. Ses aşkı dediler adına. Seslere hayran onlar, birbirine düşkünler onlar. Beste kız. S...