...
Son yedi dakikanın sonunda yibonun kaldığı odadan bir ses duyuldu. Yibo elindeki sopayı kendine siper ederek onların bulunduğu odaya yavaşça girmişti ama gördüğü kişiyle elindeki sopayı yere bıraktı.
"YİBO!!!" Zhan onu görünce aniden kendini onun üstüne atıp boğarcasına sarılmaya başladı.
"Ben dışardayım, siz konuşun." Büyükbabası ceketini alıp dışarı çıkmadan önce torununu bu derece sevinçli ilk kez gördüğünden o duymasa da onu bu kadar mutlu ettiği için yiboya sessizce teşekkür etti.
"ÇOK KORKTUM YİBO SENİ KAYBETTİM SANDIM!" Zhan hem ağlıyor hem konuşmaya çalışıyordu bu yüzden sesi her zamankinden daha yüksek çıkıyordu.
"Z-zhan ben anlayamıyorum..." bir süre hatırlamaya çalıyormuş gibi duraksadı, ..." yanlış mı hatırlıyorum ki muhtemelen öyle ama ben vurulmamış mıydım? Buraya nasıl geldim...ne oldu, bu adam kim, neredeyiz??"
Zhan ise onunla şuan konuşabiliyor olduğu için halen şükrediyordu.
"Her şeyi anlatacağım yibo söz veriyorum...her şeyi anlatacağım."
"Hasss-" yibo boynunda hissettiği sızı ile reflenksif olarak elini acıyan yere bastırmıştı. Elini geri çekince ellerindeki kanı fark etti ve sorgularcasına bakışlarını zhana çevirdi,
"Y-yibo bir dinlesen..."
Yibo ise direk lavaboyu bulmuş ve aynada kendisinin yeni görünümüne bakakalmıştı. Ölü gibi bembeyazdı, üstündeki kıyafetleri kurumuş kan ile boyanmıştı ve boynunda kızarıklığını henüz yeni kaybetmeye başlayan bir ısırık izi kendini belli ediyordu.
"ZHAN NE OLDU BANA? ÖLDÜM MÜ? CENNETTE MİYİZ ŞU AN?!"
Yibo paniklemiş halde soruları arka arkaya sıralarken Zhan ise sadece onun bu hâline gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Yibo... güzelim, şimdi sana diyeceklerim sana aşırı mantıksız gelecek biliyorum ama yine de güven bana ve inan tamam mı?"
"T-tamam tabiki."
Zhan derin bir nefes alarak sözlerine devam etti,
"Hmm...bunu sana normal bir şekilde açıklamanın hiç bir yolu yok. Bu yüzden..." birleştirdiği ellerine bakarak nasıl kısa kesebileceğini düşündü bir süre fakat onu korkutmadan bunu söylemek kesinlikle imkansızdı. "...ben şeyim..."
"Sen...nesin?"
"Şey ehmm..."
"SEN NESİN ZHAN?"
"UF VAMPİRİM BEN! AL SÖYLEDİM İŞTE!" Zhan yibonun aniden bağırmasıyla gerildiği için birden söylemişti bunu.
"n-ne? Şaka yapmanın hiç sırası değil sevgilim. Bunlar hep roman veya filmlerde olur biliyors-"
"Hayır yibo ben şaka falan yapmıyorum ve ayrıca başka bir sürprizim daha var artık sende vampirsin."
"Ben neymişim neymişim??"
"Vampirsin. Sürprizz!!" Yibonun hiç gülmediğini fark edince halen konuşma sırasının kendisinde olduğunu anladı, "off tamam ya! Nasıl böyle olduğum gerçekten uzun hikaye... Senden gizlediğim için de suçluyum biliyorum ama benden korkup kaçmanı istemedim ama gerçekten zamanı gelince söyleye-"
"Zamanı gelince dediğin beni de vampir yapınca mı Zhan?"
"HAYIR! Böyle olmasını tabikide ben istemezdim güzelim nasıl bunu isterim ? Biliyorum...hayatına benim yüzünden böyle devam edecek ve belki de bu yüzden bana karşı nefret hissedeceksin ama yibo..." karşısındakinin bakışlarının artık biraz da olsa yumuşak olduğunu fark etmesiyle gelen sevincine engel olamayıp devam etti,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fervency | yizhan mici fic
FanfictionYibo'nun peşine takılan bir adam yüzünden rahat yaşayamayan aşıklar bunu çözmenin tek bir yolu olduğuna karar verince Zhan için her şey çok beklenmedik ilerler. kapaktaki fanart'ı düşünerek yazmıştım resmin sahibi kim bilmiyorum 😔