III: hayaller... can yakmaktan başka hiçbir işe yaramazdı. (son)

666 68 139
                                    

"Hatırlat, Harry büyüyüp bir şeyler anlayana kadar cadılar bayramı kutlamayalım."

"Aslında hoşuna gideceğini düşünmüştüm..."

Kadın, eşinin kucağındaki ufak çocuğa bakarken -James'in kucağında duran oğulları ile ne kadar tatlı durduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalışıyordu- şaşkın bir merakla eşine dikti gözlerini. "Ne? Kostümlerden korkabileceğini tahmim edebilmeliydik."

Siyah saçlı adam omuz silkti ve kucağında mayışmış oğlunu uyandırmamak için sesini birkaç oktav düşürdü. "Bilemiyorum bana küçükken eğlenceli gelirdi rengarenk değişik kostümler içinde gezmek."

Lily eşinden beklediği bu davranış üzerine başını onaylayarak salladı. "Ama ben de o yaşta olsaydım Sirius'un giydiği o kıyafetten ödüm kopardı." dedi.

James ise bir süre düşünür gibi durdu ve kucağındaki ufaklığa baktı. "Bilmiyorum bence eğlenceli."

Zira Sirius bir tür muggle film karakterinin kılığına girip Godric's Hallow'a ki evlerine öyle adım atmıştı. Harry ise biricik Vaftiz babası üzerindeki korkunç kostümü çıkarıp normal Sirius'a dönene kadar evin içinde kıyameti koparmak gibi ufak bir arıza çıkarmıştı. Keza Sirius'dan sonra eve adım atan Remus ve Peter'a da pek farklı tepkiler verdiği söylenemezdi. Sonuç olarak cadılar bayramını sıradan kıyafetler içinde geçirmişlerdi.

Lily bunları düşündükçe yüzüne yayılmakta inat eden ufak bir gülümsemeye engel olamadığını fark etti. "Yine de güzel bir geceydi."

"Öyleydi... Ama Peter'ın çok kalmaması kötü oldu." dedi James kendi kendine mırıldanarak. Tıknaz kumral saçlı arkadaşları on beş dakika oturup işleri olduğunu söyleyip solmuş yüzü ile geri dönmüştü.

Lily eşinin değişen yüz ifadesini gördüğünde uzun zamandır düşündüğü şeyi söyledi. "Şu sıralar biraz... Tuhaf davranmıyor mu sence de? Bu gün pek keyfi yok gibiydi."

James bulundukları salondaki, şöminenin karşısındaki kırmızı koltuğa yorgunlukla yığılırcasına otururken alnını ovaladı. "Onu ben de fark ettim. Zaten bir daha onu ilk gördüğümüz an çocuklarla beraber sorguya çekeceğiz."

Lily kıkırdadı ve adamın kucağındaki çocuğu çok sarsıp uyandırmamaya çalışarak kendi kucağına aldı. Adamın yanına geldi ve başını omzuna yasladı, aynı anda James'in bir kolu da omzunu sardı.

Mutlulardı... Hiç olmadıkları kadar. Ufacık bir bebekten gelen ağlama seslerinin hayatlarına renk katmak için yetip artmış olmasına o kadar şaşırmışlar ki.

Sadece bir kere dile getirilmiş basit hayaller ne James ne de Lily'nin asla akıllarından çıkmamıştı, hiçbir zaman dile getirmeseler de o hayallerin ortaya döküldüğü gün hayatlarının dönüm noktası olmuştu. O hayaller sayesinde Lily, Harry'i dünyaya getirme konusundaki tereddütlerinden sıyrılmış, karar vermişti.

Bunu söyleyerek eşinin egosunu şişirmeyevek olsa da sonsuza kadar ona minnettar kalacaktı Lily Evans.

Kucağına kıvrılmış, rüyalar alemine iyice dalmış oğluna dikti gözlerini. James'den aldığı siyah saçlara sevgi dolu bir öpücük kondururken oğlunun bebeksi kokusunun ciğerlerine dolmasına izin verdi. Büyürken oğlunun nasıl biri olacağını merak ediyordu.

Dış görünüşü babasına benzeyecekti orası barizdi.

Ama nasıl bir genç olacaktı?

Acaba James gibi bir kızın peşinden seneler boyu sürünecek miydi?

Ya da babası gibi burnu beladan kurtulmayan bir genç mi olacaktı?

Durmadan eve ceza mektupları gelecek miydi?

untolden imagines | jily + marauders Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin