Keyifli okumalar dilerim...
05.10.2006 / Salı Günü....
Orta okulda mezun olduktan, sonra liseye gitmek istemiyordum, annem beni zorla kayıt yaptırdı.
Liseye başladığım o ilk dönem benim için çok kötü geçti diyebilirim. Aslında okulla pek aram da yoktu, üstelik notlarım düşüktü. Derslerime çalışmazdım. Okuldan hep kaytarır, derslerimi umursamazdım. Öğretmenlerim de o yüzden çok kızıyordular bana..Okulda arkadaşlarla hep haylazlık peşindeydik. Pek rahat durmazdık. Mesela bizim mahallede Ali diye biri var. Onun bir tane klasik Mercedes'i vardı. Bizi çok severdi, arabayı istediğimizde verirdi, hiç hayır demez, kırmazdı bizi. Hep yalnız yaşadığı için ya da kimsesi yok diye. 40 yaşında bir adam, ailesini trafik kazasın da kaybetmişti. Ailesini kaybettiği için çok kötü günler geçirdiği belliydi. Onun için çok üzülüyordum... Yalnız kalmasın diye bazen onda kalırdım, annem babam da bir şey demezdi. Ali abinin durumunu bildikleri için..
Biz Ali abiden arabayı aldığımızda kim tutar bizi. Öğlenden sonra mahalleden bir çıkardık gece yarısına kadar gezer, eğlenirdik Bazen bizimkilerin korkusundan eve gidemezdim. Ali abide kalırdım. Sağ olsun bir şey demezdi. Ben de iyice alışmıştım. Ali abi erken kalkar, sabahları kahvaltıyı hazırlardı. Bana seslenmezdi. Onun yaptığı sucuklu yumurtanın kokusuna uyanırdım. . Ali abi benim sucuklu yumurtayı çok sevdiğimi biliyordu, kokusundan uyanacağımı da. Bildiği için seslenmezdi, elimi yüzümü yıkardım..
Hemen kahvaltı masasına otururdum. Ali abi eliyle başıma vurur "Seni gidi haylaz, dayanamadın kokusuna demi?" derdi, gülerdim ben de...
" Ali abi beni evlatlık olarak alsana ?" dedim. Bana döndü. Uzun uzun hüzünlü bir şekilde baktı.
Ali abi: " Evlat benim derdim bana yeter. O kadar derdimin arasında bir de senin o haylazlıklarınla uğraşamam, var git işine anan baban baksın sana...''
Arkasına döndü gitti. Ben de arkasından bağırdım: "Peki, Ali abi, sen de bizi çok gördün ya! Öyle olsun bakalım." Ama o beni hiç takmadı bile...
Ali abi ailesini trafik kazasın da kaybettiği için kimseyle fazla konuşmazdı. Bazen benimle konuşurdu ama fazla geçmişte olanları anlatmazdı, konu ne zaman açılırsa Ali abi hep susardı bir şey demezdi.
Ben öyle böyle derken lise birinci sınıfı bitirdim. Yazın kuzenim Gamze'yle birlikte bizim teknede babama yardım ettik yazın bayağı gezip eğlendik, dolaştık. Zaman nasıl geçti pek anlamadım Lise ikiye başladığımızda bizim sınıfa yeni gelen arkadaşlar vardı. İçlerinde bir tane kız vardı. Adı da Gül... Sanki güzellik abidesi... Okulda fazla kalmadığım için pek tanışmadık onunla...
Bazen onunla uzakta bakışıyorduk. Pek samimi değildik. Herhalde çok güzel ve havalı biri gibi geliyordu. Ben de onun için pek yanaşmıyordum ona... Aradan birkaç ay geçtikten sonra yeni yeni birbirimize selam vermeye ve samimi olmaya başladık. Benim kuzenim de benimle aynı sınıfta okuyordu. Gamze'yle ikisi çok iyi anlaşıyorlardı. Her hafta sonu bir yerlere giderler, gezerdiler. Ben çok haylaz olduğum için beni merak etmiş, gidip Gamze'yle konuşmuşlar benim hakkımda. Ben bir gün okulun bahçesinde oturuyordum. Gamze geldi yanıma oturdu.
Gamze: " Selam, biraz konuşalım mı kuzen?"
"Tabi neden olmasın kuzen? Buyur konuşalım." Bana baktı. Gülümsedi.
Gamze: " Az önce Gül'le konuşuyorduk. Senin hakkında... Seni merak etmiş."
"Eee ne dedi peki?"
Gamze: " Sadece merak etmiş seni işte..."
dedi ve gitti. Gamze'nin ağzından laf almak o kadar kolay değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşeren Umutlar
ChickLitBir umut kıvılcımı gibiydin, tutundum o kıvılcımlara yavaş yavaş... O kıvılcımları yanardağa dönüştürdün yüreğimde... Lav püskürtüleri gibi dört bir yana dağılmıştım... *** Oysaki artık hatırlamıyorum seni... sana geri veriyorum bana yaşattıklarını...