∞Özel Bölüm∞

1K 85 12
                                    

Sonunda Jennie unnie ve Jongin oppa evleniyordu. Jungkook onların ilişkisini zor da olsa kabul etmişti. Tabii, çok çektirmişti o ayrı konuydu.

Bir süre sonra Jongin oppanın iyiliği karşısında pes etmiş ve ilişkilerini kabullenmek zorunda kalmıştı.

Bize gelirse, inişli çıkışlı bir ilişkimiz vardı. Jungkook okulu bitirmiş, istediği gibi moda tasarımcısı olmuştu. Ben hala çiçekçiydim ve kendi dükkanımda çalışıyordum. Elbette aramızda  atışmalar oluyordu ama biz onların üstesinden gelmek için birlikte savaşıyorduk.

Ve bütün tartışmaları başlatan oydu! Hep gıcıklık yapıyordu. Jungkookluk demek daha doğru olur. Hiçbir zaman kendi gıcıklığından şaşmıyordu ve anı zehir etmeyi başarıyordu. Bu koskoca iki yıllık ilişkimizde Jungkook'un dünyanın en gıcık insanı olduğu kanısına varmıştım.

"Barbieler hep çok güzel olur derler de, sen bu kadar güzel olmak için kimden izin aldın bakayım?" diyerek girmişti içeri sarı saçlı Jungkook. Ah, o konu... Ben ona saçlarımı bir daha sarıya boyamayacağımı söylediğimde o da bana siyah saçlı Barbie olmaz demişti. Ardından da saçını sarıya boyayıp en azından içimizden birinin ilişkimiz olduğunu belli etmesi gerekiyor bahanesiyle Ken olduğunu savunmuştu.

Sarı saçlı halinden sonra Jungkook diye seslendiğimde bana bakmıyordu bile! Ken demezsem benimle konuşmuyordu. Şu çocuk ve inadı...

"Her zamanki halim." dedim omuz silkerek. Bana küçümser gibi bakıp "Sana mı söyledim ben? Sen saçlarını siyaha boyadığından beri Barbie değilsin." dedi. "Ya! Jennie unnie sarışın mı da ona Barbie diyorsun!?" dedim ben de.

"Bir kere sen Barbie olma hakkını kaybettin! Saçların sarı olmadığı sürece Barbie olamazsın!" demişti o da. Tam konuşacakken araya Jennie unnie girmiş ve "Bari düğünümde yapmayın ya. Sizin bu atışmalarınızdan bıktım gerçekten." demişti bıkkınlıkla.

"İlk o başlattı." dedim Jungkook'u göstererek. "Hiç de bile! Saçını siyaha boyayarak ilk sen başlatmış oldun!" dedi o da. "Beni bırakıp giden ilk sendin!" diye bağırdığımda Jennie unnie de "Yeter!" diye bağırmıştı.

"Bir susun lütfen ya!"

İkimiz de kollarımızı göğsümüzde toplayıp sinirle birbirimize bakmıştık. "Hah, sonunda. Duyabiliyor musunuz? Lisa ve Jungkook'un tartışması olmayan huzurlu bir sessizlik." demişti Jennie unnie.

Ayağa kalkmış ve aynaya doğru ilerlemişti. "Ay unniee, çok güzel oldun." demiştim ben de. Gerçekten peri kızı gibiydi. "Benim ablam." demişti Jungkook da. Ona küçümser bir bakış atıp Jennie unnieye dikkatimi vermeye devam ettim.

"Erkek tarafında olaylar nasıl?" diye sordu Jennie unnie. "Ben nerden bileyim? Erkek tarafı mıyım?" demişti Jungkook da. "Baksan ölür müydün?" diye sordum. "Ölürdüm!" dedi o da. "Of tamam susun. Sormadım sayın. Lütfen susun." demişti Jennie unnie.

Kapıya doğru döndüğümde Jongin oppa nutku tutulmuş bir şekilde Jennie unnieye bakıyordu. Yalandan öksürdüm. Jennie unnie ve Jungkook bana bakıp ardından kapıya baktılar. Jennie unniem de hayranca gülümsediğinde Jungkook'un koluna girdim. "Hadi biz çıkalım."

"Niye çıkacakmışız?" diye sordu. Gözlerimi devirdim. "Jungkook, damat ve gelini baş başa bırakacağız. Nokta!" dediğimde kolunu çekmişti. "Niye? O damat ben de kayınçoyum! Bu kızın da öz ve öz kardeşi. Niye çıkıyormuşum?"

Şuan onu dövmemek için zor tutuyordum kendimi. "Sorun değil Lisa." demişti Jongin oppa. Jungkook bana zafer kazanmış bir bakış atmıştı. "İstersen masaya Jongin oppa yerine sen otur." dediğimde düşünür gibi yapıp "Hiç fena fikir değil." demişti.

Tanrı'dan sabır dilenircesine yukarı baktım.

"Birazdan başlar seremoni. Her şey hazır mı?" diyerek içeri girdi Bayan Jeon. "Hazır." dedi Jennie unnie. "Tamam, o zaman. Hadi biz çıkalım. Gelin ve damat gelsinler." dediğinde Bayan Jeon, Jungkook kaşlarını çattı. "Niye çıkıyorum?"

"Şuna bir şey deyin annecim lütfen. Delirtecek beni." demiştim Bayan Jeon'a. Birden herkes durunca ben de ne dediğimi anladım. "Pardon ağzımdan kaçtı." dedim şirince gülümseyerek. "Tanrı söyletmişse demek ki." dediğinde Jennie unnie, ona soran gözlerle baktım.

"Bir şey yok. Hadi çıkalım Lisa." demişti Jungkook ve bana kolunu uzatmıştı. Hani daha demin bu çocuk çıkmıyordu? Fazla irdelemeden Tanrı'ya da bu aptalın inadını bozup çıkmasını sağladığı için teşekkür ederek onun koluna girdim ve birlikte çıktık.

Gelin ve damat düğün marşıyla birlikte gelip masaya oturmuşlardı. Jennie unnienin şahidi bendim beklenildiği gibi. Jongin oppanın da Jungkook. O kadar çok ısrar etmişti ki tamam demek zorunda kalmıştı Jongin oppa. Jungkook cidden sinir bozucuydu.

Her şey olup bitmişti. Sıra çiçek atımına geldiğinde bütün kızlar heyecanla çiçeği bekliyordu. Böyle şeylere pek inanmazdım ama buketi ben hazırladığım için elbette ki hazırladığım çiçeği tutmak isterdim. Evlenmek istememle hiçbir alakası yoktu tabii.

"Kızlar hazır mısınız? Biir, ikii, üüç!" demişti Jennie unnie ve geri geri giderek benim önümde durup bana dönmüş ve çiçeği ellerime bırakmıştı. Ne olduğunu anlayamazken birden arkamdan birinin omzuma dokunmasıyla ona doğru dönmüştüm.

Karşımda Jungkook, sarı saçlı, bana gülümseyerek bakıyordu ve elinde bir kutu vardı. Bir dizinin üstüne eğilip kutuyu açmış ve "Çakma Barbie, benimle evlenir misin?" demişti. Ne olduğunu anlayamamıştım pek fazla ama olayın şokuyla "Evet!" diye bağırmıştım.

Etraftan bir alkış koparken Jungkook gülümseyerek ayağa kalkmış ve yüzüğü yüzük parmağıma taktığında yüzüğün taşının çiçek şeklinde olduğunu görmüştüm.

"Seni seviyorum." diyerek alnıma bir öpücük kondurmuştu. "Aptal, ben seni sevmiyorum ama." dediğimde bu sefer de dudaklarıma öpücük kondurmuştu. "Ama Tanrı nasıl söyletti ama anneme anne demeni? İşte öyle harika planlar yapıyorum ki Tanrı bile bana yardım ediyor." demişti eski haline dönerek. Gıcık halinden bahsediyorum.

"Ya ya ne demezsin. Ben olmasam aklına gelecek miydi bu fikir acaba?" diyerek yanımıza geldi Jennie unnie. Sonra bana dönüp "Lisaa!" diye bağırdı ve sarıldı. "Yaa, gelinim oluyorsun! Sana iğrenç bir görümce olacağım. Keşke evlenmeseydim diyeceksin." diyerek ayrıldı benden. "O kadar kötü bir gelin olacağım ki benden nefret edeceksin." dedim ben de gülerek.

Bunu söyledikten sonra şarkı çalmaya başlamıştı ve Jongin oppa yanımıza gelip beni tebrik etmiş ardından da Jennie unnieyi dansa davet etmişti. Onlara gülümseyerek bakarken Jungkook yanıma gelmiş ve elini bana uzatmıştı.

"Bu dansı bana lütfeder misiniz müstakbel eşim?" dediğinde gülümseyip elinden tutmuştum. Ortaya doğru ilerlemiştik ve şarkının ritmine uyarak salınmaya başlamıştık.

"Bu zamana kadar beni her zaman sevip çekebildiğin için teşekkür ederim Lisa. En önemlisi de bu aşk denen aptal duyguyu bana öğrettiğin için teşekkür ederim." demişti bir süre sonra.

"Asıl ben sana teşekkür ederim Jungkook. Hayatımda yaşamadığım harika anları ve duyguları seninle yaşadım. Bana iyi kötü her hissiyatı öğrettin ama komik tarafı, o şeyleri yaşarken yine seninle olmamdı. Her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim." dedim ben de. Kendimi değişik hissediyordum çünkü Jungkook ile çok az böyle ciddi olurduk ve şimdi bu hale düşmek değişik hissettiriyordu.

"Ama hala aklımda neden benimle geleceğini geçirmek istediğin var. Biz çok farklıyız. Niye bu yanlışı yaptın?" diye sorduğumda gülümsemiş ve "Çünkü sen benim kırmaya kıyamadığım tek Barbie bebeğisin." demişti.

Kalbimin atışı hızlanırken yüzümü ona yaklaştırıp dudaklarına bir öpücük bahşetmiştim.

"Ve bu Barbie bebeği sana çok aşık."

∞∞

Bir itiraf yapıyorum. Bu bölüm kitabın finali daha elimde olmadan yazılmıştır. 21.02.2021 tarihinde saat 23.20 zamanında yazım bitmiştir.

Barbie Doll | Lisk∞k ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin