your last call

301 32 32
                                    

"Minho, sevgilim olur musun?"

Minho derin birkaç nefes aldı. Bu sırada Chan'ın bir eli hala yanağındaydı.

"Olurum..." diye mırıldandı gözlerini kaçırırken.

"Duyamadım?" Chan yarım bir gülüşle ona baktı. Aydınlanmaları loş olduğundan yüzü melek gibi görünüyordu, adeta parlıyordu.

"Olurum dedim." dedi Minho bu kez daha yüksek sesle. Chan ona aydınlık bir gülümseme sunduktan sonra kendini yavaşça onun yanına bıraktı. Dizlerini kırıp bacaklarını kendine çekti.

Minho da rahatlamış bir nefes alıp iskeleden sarkıttığı bacaklarını kendine doğru kırdı.

Birkaç saniye geçmeden Chan elini Minho'nun bacağına attı. Ona baktığında göz göze geldiler.

Chan parmak uçlarıyla hafifçe okşadı bulunduğu yeri. Minho gözlerini kaçırıp gökyüzüne baktı. Dudaklarını birbirine bastırarak herhangi garip(?) bir ses çıkarmamak için kendini tuttu.

Sadece dokunuyordu ama Minho için daha fazlasıydı.

"Senin de bana dokunmanı isterdim." dedi Chan açıkça. Minho zaten her an ona dokunmak istiyordu ki. Kendini tutmuştu yapmamak için.

Yutkunup hafif titreyen elini Chan'ın bacağına koydu.

"Gerçekten çok tatlı olduğunu biliyor musun? Ve çok güzelsin. Çocuk gibisin ama değilsin de. Sen... yani çok masumsun... Korkunu anlıyorum. Hiç başlamayabilirdik. Bana güvendiğin için teşekkür ederim. Seni artık hiç bırakmak istemiyorum."

Minho parmak uçlarını Chan'ın üst bacağında gezdirirken sessizce onu dinlemişti. Gökyüzüne bakarak gülümsedi kendi kendine.

"Ne demem gerekiyor bilmiyorum." dedi. Gökyüzüne karşı sırıtmasına engel olamıyordu.

"Boş ver anladım ben." dedi Chan gülerek.

İkisi de rahatlamıştı. Chan da gülerek gökyüzüne bakmaya devam etti.

İkisinin de birbirinden farkı yoktu.

Yeni bir şey yaşamanın duygusu ilk olsa da olmasa da aynıydı.

-

"Geç hadi."

Minho utanarak da olsa odaya girdi. Bir yandan stresten parmaklarıyla oynuyordu.

"Iı şey yap. İlk sen gir duşa. Havlu falan var zaten. Dur ben sana kıyafet vereyim." Chan Minho'ya bakmadan konuşurken dolaba ilerledi. Biraz karıştırdıktan sonra içinden şort ve tişört çıkarıp Minho'ya uzattı.

Minho küçük bir teşekkür mırıldanıp elindekileri aldı ve hızlıca banyoya girdi.

-

Odadaki hava gergindi. Minho kendini Chan'ın çift kişilik yatağına atmış tavana bakarak düşünüyordu.

Chan'ın kıyafetleri üzerine neredeyse tam olmuştu. Başının altındaki yastığı düzeltip oflayarak kıpırdandı.

Sonunda Chan duştan çıkınca ona baktı. Minho'nun yaptığı gibi üzerini giyinerek çıkmıştı. Vakit kaybetmeden yatağa gelip Minho'nun yanına uzandı. Minho da yatakta yan dönerek ona baktı.

Bir süre bakıştılar.

"Gerçek değil gibisin." dedi Chan belli belirsiz bir gülümsemeyle.

"Asıl sen. Hala inanamıyorum." dedi gülerken. "Biriyle gerçekten bu konumda olacağımı asla düşünmezdim. Yalnız ölürüm sanıyordum." diye fısıldadı Minho bu kez.

your whatever // MINCHAN ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin