your whatever

366 37 20
                                    

Minho : Chan 12.01

Minho : Nerdesin? 12.01

-

Minho : Chan 13.44

Minho : nerwye gittin? 13.44

-

Minho : seni öldüreceğim 15.25

-

Minho : mesajlar iletilmeye başladı 20.11

Minho : cevap ver 20.12

-

Minho : orospu çocuğu 21.00

-

Minho karşıdan gelen araba farlarını görünce eliyle gözlerini siper ederek oraya baktı. Ona doğru gelen arkadaşını görünce iç çekerek ayağa kalktı.

"Gidelim gel. Çok geç oldu saat." Hyunjin Minho'nun kolundan tutarak konuşmuştu.

Minho hiç konuşmadan Hyunjin'in arkasından yürüdü. Konuşmaya gücü yoktu. Sabahtan beri önce tüm oteli, tüm sahili dolaşıp Chan'ı aramış, bulamayınca da otelin otopark girişinde boş bulduğu bir yere hiçbir şey yapmamak üzere oturmuştu.

Ailesiyle yaşadıkları yeterince canını yakmışken buna sebep olan umudunun da ortadan kaybolması Minho'ya gerçekten hayatta hiçbir şeyi kalmamış gibi hissettirmişti.

Neyse ki Hyunjin hala vardı.

Kardeşinden sonra her zaman yanında olacağını bildiği tek kişi oydu.

"Çok üzgünüm Minho..." dedi Hyunjin. Minho'ya kısa bir bakış atıp tekrar yola döndü. Minho adeta ruhu çekilmiş gibi camdan dışarı bakıyordu, hiçbir tepki vermiyordu.

"Babam bir daha babanla konuşmayı deneyecek."

Bu konuşmalardan birçok kez yapılmıştı zaten. Minho'nun anne babası değişmiyordu.

"Yanağındaki iz kötü görünüyor bi yerde durup buz almamı ister misin?"

"Hayır iyiyim." dedi Minho kısık sesiyle. Burnunu çekti. "Sabah buz koymuştum." Boğazı da gözleri gibi yanmaya başlamıştı.

Birkaç dakika sessizce gittiler.

Ve Minho'nun telefon sesi ortamın sessizliğini yırttı. Minho beklemediğinden irkilmişti. Uyuşuk hareketlerle telefonunu cebinden çıkardı.

Chan

Minho o ismi görür görmez gözyaşlarına engel olamadı. Nedenini kendi de bilmiyordu.

"Chan arıyor."

Hyunjin arabayı durdurdu. "Aç konuş sabahtan beri nerdeymiş sor." dedi soğuk bir sesle. Arkadaşını üzen kişinin ismi bile sinirlerini bozmuştu. "Onunla konuşurken bari ağlama."

Minho onu başıyla onaylayıp yukarı bakarak gözyaşlarını geri göndermeye çalıştı. Sonunda telefon kapanmadan açtı.

"Minho? Çok çok özür dilerim. Haber vermeden gittim. Ama dinle beni lütfen."

Minho gelen ağlama hissini zorlukla geri gönderdi, burnunu çekti sessizce.

"Dinliyorum." dedi.

"Sabah uyandım yoktun. Her yerde seni aradım. Nerdeydin?"

Minho derin bir nefes alırken gözlerini kapattı. "Bana soru sorma. Sabahtan beri seni arıyorum, mesaj atıyorum ama anca dönüyorsun. Neden?"

your whatever // MINCHAN ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin