Jong In çocukluğundan beri cinayet konulu filmlerin, kitapların, animelerin ve dizilerin büyük bir hayranıydı. Küçükken ailesinin ona olan nasihatlerini dinlemeyip yine de sevdiği işi yapmak için büyük bir çaba harcamıştı. İlk başta diziler ve kitaplar yeterli gelsede bir zaman sonra artık bir şeyler yapması gerektiğini anlamıştı. Ergenlik dönemlerinde onun en büyük idolü haline gelmiş olan Dedektif Park Chanyeol, yıllar geçtiğinde artık gerçekten ulaşması gereken kişi haline gelmişti. Uzun uğraşlar sonucu Chanyeol'e ulaşmayı başarmıştı. Ancak Dedektif yalnız çalışıyordu ve yanında herhangi birisine ihtiyacı yoktu. Kendini kabul ettirmesi biraz uzun sürmüş olsa da Chanyeol onun hevesi karşısında kayıtsız kalamamış ve Komiser Lay'inde yardımlarıyla idolü olan ünlü ve yetenekli dedektifin yanında stajyer olarak çalışmaya başlamıştı.
Jong In yeni kalkmıştı ve masada uyuklarken kapının açılma sesiyle irkildi. Karşısında sinirli ve düz bir suratla yüzüne bakan Chanyeol'ü görünce panikle ayağa kalktı ve farkında olmadan bağırdı. " "GÜNAYDIN BAY PARK!" Chanyeol bu yüksek sesle yüzünü buruşturdu ancak yaklaşık bir saniye sonra yine o düz ifadesine geri döndü. "Günaydın!" diyerek kapısına doğru yürüdü ve odasına girdi. Arkasından bakakalan Jong In ise sandalyesine oturdu ve başını tekrar masasına yasladı. Eğer iş yoksa uyuma seansına devam etmeliydi değil mi?
Chanyeol oldukça soğuk biriydi. Belki de işinden dolayı kimseye güvenemezdi. Hayatına aldığı çok az sayıda insan vardı. Zeki biri olduğunun kendi de farkındaydı. Davalarda zorlanmıştı. Ama biri hariç çözemediği bir dava olmamıştı. O da şeker katilin davasıydı. Ama bu sefer kararlıydı. Ne pahasına olursa olsun o katili bulmalıydı.
Saatler geçti ve akşam oldu ancak hala odasından çıkmamış hatta kendisinden kahve bile istememiş Chanyeol, Jong In'in meraklanmasına yol açmıştı. Ayrıca yemek zamanı gelmişti. Eğer kapısını çalıp sorarsa birlikte yemeğe gidebilirlerdi. Kendinden ne kadar emin olsa da tedirginlikle adımlarını kapıya yöneltti. Elini kaldırdı, tam kapıyı çalacakken kapı açıldı. "Jong In hazırlan. Gidiyoruz. Bakalım dikkatimizi çekecek bir şeyler bulabilecek miyiz?" dedi ve elindeki ceketini giyerken aynı zamanda çıkış kapısına doğru yürüdü. Jong In o şaşkınlıkla hemen kendi ceketinide aldı ve hızlı adımlarla dedektife yetişmeye çalıştı. Kendi çevrelerini dolaştıktan sonra en son olarak Hongdae sokağına ulaştılar ve araştırma yapmaya devam ettiler.
---------------------------------------------
Hongdae sokağındaki şeker dükkanın sahibi Byun Baekhyun insanları sevmezdi. En nefret ettiği şey ise gereksiz samimiyet ve yapışkan insanlardı. Nefret ettiği insanlar listesinin başında ise Oh Sehun vardı. Ailesinin ölümünden sonra kendine bir yol çizmiş, işini kurmuş, gelirini arttırmış. Bu nedenle hayatına birilerini almayı asla düşünmemişti. Zaten öyle mıç mıç ilişkilere ihtiyacı yoktu. Bu şeker dükkanını açmadan önce çok daha içine kapanık ve kimseyle konuşmayı sevmeyen biriyken, işinin getirdiği sorumluluklarla birlikte birazda olsa değişmiş ve en azından insanlarla samimi olmadan da olsa diyalog kurmaya başlayabilmişti. Şu an düzenli diyaloglarının olduğu iki kişi vardı. Biri yapışkan Sehun, diğeri ise dükkan açıldığından beri dükkanın daimi müşterisi olan Kyungsoo'ydu.
"Sehun! Çöpleri çıkarmanı kaç defa söylemem gerekiyor." Baekhyun poşetlerin hala dükkanın içinde durduğunu gördüğünde gözlerinden neredeyse ateş çıkacaktı. Sehun ise onu asla duymamış yeni bir kurabiye tarifini denemekle meşguldü. Kendini buraya zorla işe aldırdığı için bir yararının olmasını istiyordu. Bu nedenle gece gündüz yeni tarifler bakıyor, insanların dikkatlerini nasıl çekebilecekleri hakkında araştırmalar yapıyordu. Bu araştırmaların sonucunda insanların Exo'yu çok sevdiklerini gördüğü için Exo logolu kurabiyeler yapmaya başlamıştı. Sehun ailenin tek çocuğuydu. El bebek gül bebek büyümüştü ancak sürekli yalnız olması nedeniyle başka insanlarla sürekli iletişim kurmayı ve etkileşim halinde olmayı seviyordu. Evde sürekli yalnız olmak onun için kabus gibiydi, bu nedenle internetten, okuldan, yarı zamanlı çalıştığı işlerden bir sürü arkadaşı ve tanıdığı vardı. Bir gün arkadaşlarıyla buluştuğu şeker dükkanı belki de hayal ettiği bir yerdi. Şirin, küçük, tatlı bu dükkan ona sıcak ve samimi hissettirmişti. Her ne kadar sahibi soğuk biri olsa bile. Sürekli gidip gelmeye başlamış, Baekhyun'la birlikte çalışmak ve her gün bu şeker dükkanına gelen insanlarla ilgilenmek bir anda büyük bir hayali haline gelmişti. Zorda olsa en sonunda kendini kabul ettirmiş ve bu Hongdae sokağını süsleyen şekercide çalışmaya başlamıştı.
Baekhyun, Sehun'dan cevap gelmeyeceğini anlayınca yanında duran lolipoplardan birini aldı. Lolipopunu yerken aynı zamanda önünde duran poşetleri aldı ve dükkanın arka kapısına doğru ilerledi. Dükkandan dışarı çıktıktan sonra yan sokağın başındaki konteynıra doğru yürümeye başladı. Günün bitmesi ve üzerindeki hafif yorgunluk ve rahatlamışlık hissiyle yürürken sessizlik dikkatini çekti ve etrafına bakındı. Kendisine doğru yürüyen iki kişi gördü ancak çok takılmadan çöpü attı ve bitirmiş olduğu lolipopunu da poşetlerin yanına gönderdi. Ardından dükkana doğru yürümeye başladı. Bir an önce eve gidip dinlenmek istiyordu.
-------------------------------
Chanyeol ve Sehun karşılarında çöp atan birini gördüler ve Jong In kıkırdayarak "Çokta ıssız değilmiş. Bir yaşam belirtisi gördük sonunda." dedi, ardından Chanyeol'e baktı. Gülümsemişti çünkü stajyer haklıydı. Yaklaşık yarım saattir dolaştıkları bölgede yalnızca 3 kişi görebilmişlerdi. Artık pes eden ve bir şey bulamayacaklarını anlayan Chanyeol, Jong In'in omzuna dokundu ve sıkarak konuşamaya başladı. "Düz ilerleyelim ve oradan bir taksi çevirip evlerimize gidelim. Belli ki bugün şanslı günümüzde değiliz." Jong In'de kafasıyla onayladıktan sonra birlikte ana caddeye doğru yürümeye başladılar. Ancak onlar ana caddeye varmadan şeker katilin o konteynıra bir poşet attığını asla fark edemediler.
---------------------------------
Chanyeol ertesi sabah yine kahvesini yudumlarken koltuğunda yayılmış bir şekilde haber kanallarını geziyordu. Farkettiği haberle şok olurken kahve neredeyse boğazına kaçtı ve öksürürken sulu gözlerle Jong In'e bağırdı. "Jong In! Çabuk gel!". Hızla masasından Chanyeol'ün odasına gelen Jong In, Chanyeol'ün televizyonu işaret etmesiyle kafasını çevirdi ve kekeleyerek konuşmaya başladı. "Bb-u bii-zimm ddün yüü-rü-ddü-ğüümüzz soo-kak". Aniden Chanyeol'e döndü ve şaşkınlıkla bakışmaya başladılar. "Yani şimdi bizim yürürken gördüğümüz çöp atan kişi!" Şokla bakan Jong In'i onayladı Chanyeol "Evet Jong In, katil o."
Beğenmeyi unutmayın.. 🥺
Beğeni ve yorum sınırı koymayacağım çünkü canım istemiyor. Ama siz yine de beğenin bence ⭐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Dedective
FanfictionAra sokakların birinde babasından kalan mirasla bir şeker dükkanı açan ve lolipop bağımlısı Byun Baekhyun bir gece yarısı dükkanını kapatırken Kore'nin ünlü dedektifi Park Chanyeol ile karşılaşır. Bu karşılaşma Chanyeol taradından büyük bir yanlış a...