Biraz daha nefes almak istemiştim.❧
Annem dünya acımasız bir yer derken öyle haklıymış ki, ben sadece anlamamak için fazla aptalmışım.
Her şeyin toz pembe olduğunu sanmak siyaha boyanmak gibiydi.
Pembe kaybolurdu bir kaç saniyeliğine, sonra gerçek dünya gelirdi gözlerinin önüne. Tanrım, dehşet verici bir çirkinliğe sahip olan o yarısı yamuk dairede pek çok günahkar vardı ki, sadece onlardan biri olmamak için...kendim olmak için yaşamayı tercih etmiştim.
Günahkarlar ise beni günah bildiriler.
Oysa ki ben bir günah bile değildim. Lakin onlar için sorun yok gibiydi, ilmek ilmek işleyip, söktüler benliğimi.
Ancak sorun olmadı, Lalisa buradaydı.
Diğer tarafım.
Parmaklarına iğne batsa da, ipin ucunu tutturamasa da, yeniden açılacağını bilse de dikti tüm yaralarımı, tüm boşlukları. İpin yetmemesi bile sorun değildi, saç telleriyle dikmeye devam etti.
Zavallı bir kaydedendi işte.
Zavallı ve kaybeden.
Parmaklarımın arasında ki eti ağzımdan çekerek denize bakmaya devam ettim. Yemem dediğim yağlı eti, şimdi yiyordum. Neticesinde bir daha yiyemeyecek olmak üzereydim.
Hissediyordum.
Yağlı dudaklarımı elimin tersiyle silip, siyah sırt çantamın içine koyduğum büyük taşlara kısa bir bakış atarak, ellerimi üstüme sildim. Lalisa burada olsa, ellerimin yağlı olduğunu ve bitleneceğimi söylerdi.
Yoktu.
Rüzgar yavaşça yüzümü yalarken bile hâlâ kirli hissediyordum. Ben bir erkektim, ve erkekler ruj sürmezdi. Lakin ben sürerek kendimi kirletmiştim, ve şimdi ancak beni ömür boyu içinde çürüyeceğim bir su temizlerdi; deniz.
Ama erkekler neden ruj süremezdi ki?
Ayağa kalkarak tozlanmış üstümü silkelemeye başladım. Zorlukla da olsa taş doldurduğum sırt çantamı omuzlarıma yükleyip, denize doğru adımlamaya başladım.
Ayaklarımın içine sızıp bugün değiştirdiğim kırmızı motifli çoraplarım ıslanırken, ıslanan tek şeyin o olmadığını yanaklarımdan süzülen bir kaç damlayla anlamıştım.
Bir kaplumbağa varmış, denize girmiş ve ölmüş, çünkü nasıl nefes alınacağını unutmuş.
Gövdemin yarısına gelen suyla gözlerimi sıkıca kapattım. Korkacak hiç bir şey yoktu. Bu'ydu işte. İnsanların pis düşünceleriyle kirlettiği bedenimi temizlemek yerine denizi bir ceset, binlerce günahla kirletiyordum belki.
Üzgünüm.
Tek çıkış yolunun bir sevap olduğunu fark ettiğimde, günah olduğumu umursamadan adımladığımda.
Sahiden üzgünüm.
Tüm harçlığımla biriktirip aldığım ayakkabılarının bir su birikintisinde mahvolduğunu bildiğim halde bunu yaptığım için.
Sadece üzgünüm.
Bir daha kırmızı ruju sürmeyeceğim için.
Pek çok kez üzgünüm. Doğamda var.
Ve Lalisa, her şey senin yüzünden.
Şubatın yirmi üçü, 2021.
Şubatın yirmi beşi, 2021.
21.03, 19.43 | evren.Merhaba, hiç bir zaman en iyisini yapamadım. O yüzden çok eksik hissediyorum bu kurgu için. Her ne ise, asıl öğütlediğim şey, kimseyi bir kalıba sokmamak. İstediği şeyi, kimsenin özgürlük sınırına geçmeden yapabilir ve buna kimse mani olamaz.
Lalisa, Taehyung'un kadın gibi davranan tarafıydı. O hep fıkra anlatarak onu hayatta tutmaya çalışan bir duyguydu, sessiz olup ölmek isteyen bir duygu daha vardı. İntihar için savaşan Lalisa, Taehyung'a yenildi.
Bunun için kısa bir film var, onu buraya bırakıp size hoşçakal diyorum.
「lipstick」
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lipstick
FanficHer şey senin yüzünden demek ne çaredir bilemem, lakin bilirim ben; her şey senin yüzünden. mini fic, tamamlandı. cover desing, luvalue.