"Ne?" dedim bağırarak.
Okul sırasından kalktım. Pencereyi açarak önüne geçtim. Helin olduğu yerde kalarak bana döndü.
"Ya tamam söyledim işte. Ne konuştunuz anlatacakmısın?"
Yağız'a adımı ve yerimi söyleyen Helin'miş. Hangi akla hizmet söylersin ya. Çocuk dibime kadar girip Rana için benden yardım istedi.
Helin'in yanına gidip oturdum.
"Yağız söylemiştir sana mutlaka" dedim alaycı tonda.
Helin oflayıp "Saçmalama söylemedi bişey bana" dedi.
Sonunda her şeyi anlattım. Zaten çok bişey de konuşmamıştık Yağız'la. Yardım istediğini ve yarın aynı yerde olmamı söylemişti.
"Gidecekmisin?"
"Gitmelimiyim?"
"Yardım isteyen Yağız."
"Ama işin sonunda Rana var ve o kızla muhattap olmak istemiyorum."
Üstelik Yağız'ı Rana'ya kendi ellerimlemi verecektim? Hangi insan o kadar aptal olur? Tahminlerimce bir hafta kadar takılıp ayrılacaklar.
Yağız için çok da abartılacak derecede duygular hissetmiyorum ama sadece hoşlanıyorum.
"Mantık olarak gitmemelisin zaten. Yardıma gitsen ne olacak ne yapabilirsin ki en ufak bir fikrin var mı? Hem hadi yapabilecek bişeyler var diyelim Rana'dan bahsediyoruz burada. Düzenli ilişki ve Rana? Güldürme beni." dedi başlarda ciddi ama sonlara doğru gülerek.
"Bilmiyorum ama açıkçası Yağız'ın neler diyeceğini merak ediyorum." dediğimde tam hoca içeri girdi. Helin'in derste konuşmayacağını bildiğimden cevap beklemedim ve bende susup dersi dinledim.
Hani hangi insan o kadar aptal olurdu ki demiştim ya. Evet, ben.
Okul çıkışı Helin'le kısa bir süre konuştuktan sonra sahile gitme kararı aldım.
Dünkü yere gelip oturdum ama Yağız yoktu. Telefonumu çıkarıp bi 10 dakika geçirdim. Yüksek sesle oflarken Yağız geldi.
"Bu kadar dert edeceğini bilsem gelme derdim" dedi bana bakarak.
"Ya, hayır yani ben ondan değil" ne diyeceğimi bilemedim ve saçmalamaya başladım.
Güldü. Ama normal bir gülme değildi. Kesinlikle!! Sanki o gülüşünde biraz 'herkesin bana aşık olmasının nedeni bu' der gibiydi. Ona hayranlıkla bakan bakışlarımı bölen bana dediği kelimeydi.
"Değişiksin" dedi.
Aval aval ona bakarken o devam etti.
"Yani garipsin. Seni ilk gördüğümde yolun ortasında, arabamın önünde yürüyordun."
O bunu hatırlıyormuydu? Kahretsin. Beni hatırlamadığını zannediyordum ve bu yüzden rahattım. Yüzümün kızardığının farkındaydım.
Konuyu değiştirmek ve asıl burda olmamızın nedenini hatırlatmak amaçlı "Rana ile aranız nasıl" dedim.
"İyi" dedi sadece. Sadece 'iyi'.
Bu sessizliğe dayanamayıp konuştum.
"Hani yardım et demiştinya."
"Evet." dedi sorarmışcasına.
"Ben yardım edemem çünkü ne yapacağımı bilmiyorum. İstediğin şey değişik ve ben Rana ile anlaşamıyorum." dedim. O kadar hızlı söylemiştim ki derin bir nefes aldım.
Sonra konuşmasına fırsat vermeden ayağa kalktım ve hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Ayağıma takılan taşla kendimi yerde bulmam bir oldu. Lanet taş. Ayağımın acısından kalkamadım bile. Sorunsa banktan çok uzaklaşamamıştım. Belki 3-4 adım.
Yağız'a baktığımda denize bakıyordu. Hadi ama beni fark etmemiş olamaz. Fark etse bile umrundamıydımki?
Kalkmayı denedim ama ayağım çok acıyordu her seferinde başarısız oluyordum. Sonunda Yağız'a seslendim.
"Yağız."
Ukala ukala bana bakarak "Ne var Eylül" dedi. Tam öküz ya. Düştük burda insan yardım eder.
"Düştüm, kalkamıyorum."
"Ee?" Resmen gel beni öldür diyo. Bi gelebilsem zaten.
"Yani yardım eder misin" dedim ve cevap vermedi.
O sırada arkamdan biri geldi ve bana elini uzatarak kaldırdı.
"Teşekkür ederim" dedim.
"Teşekkürünü benim evde yapabilirsin istersen" dedi kolunu belime dolayarak.
"Ne diyosun be. Bırak beni."
"Ev diyorum" dedi göz kırparak.
"İmdaat! Yağız!"
"Ev ha? Gösteriyim ben sana evi." demesiyle Yağız'ın çocuğa kafa atması bir oldu. Yerdeyken bir yumruk daha yiyen çocuk Yagız'ın elinden kurtulup kaçtı.
Pislik çocuk beni tutarken Yağız onu çektiği için bende yere tekrar düşmüştüm.
Yağız elini uzatmak yerine beni direk yerden çekti ve kucağına aldı. Hiç sesimi çıkarmadım ve arabasına doğru gittik. Beni oturttuktan sonra oda sürücü koltuğuna geçti.
"Ev adresini ver" dedi. Verdikten sonra arabayı hızla sürmeye başladı. Korkudan ölecekte olsam sesimi çıkarmadım.
Evimin önüne geldiğimizde arabadan indi ve kapımı açtı. Beni tekrar kucağına alacağını sandım ama gayet kaba bi şekilde beni arabadan çekip koluma girdi.
Kapının önüne geldiğimizde duvara yaslandım. Anahtarlarımı arıyordum. O sırada Yağız gidiyordu. Arkasından "Teşekkür ederim" diye bağırdım. Halini hiç bozmayarak arabasına binip gitti. Duyup duymadığından emin değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Kuş
Teen Fiction"Neden onunla değilsin?" "Çünkü olmam gereken kişinin yanındayım." Sezdiklerine göre asıllar çok farklıydı...