Büyüdüğümde her şeyi yoluna sokacağımı, kendi kararlarımın daha faydalı olabileceğine inanmıştım. Öyle ki annemin ne demek istediğini hep sonradan farkettim. Sonucunda benim kararlarım aslında işe yaramayan bir takım çöplüktü. Geri dönüp tüm sorumluluğu üzerimden atmak istediğimde ise artık o yoktu. Hayatta yapayalnız kalmıştım.
Bir şeyleri tekrar yoluna sokabileceğime inanmadım tabii. Her şey eskisinden de kötü olacaktı. Bunu biliyordum. Fakat karnımda bi bebek, kollarımda ise psikopat birini avutacak kadar değil.
Yoongi sakinleşmek yerine daha da hırçınlaşıyordu sanki. Ben sakin bi şekilde otururken o yerinde duramıyor, hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Bir yandan gözünün önüne düşen saçlarını sertçe geri atıyor diğer yandan da tırnaklarını dişliyordu. Onu bu kadar karmaşık görmek garipti.
Neden sakin olduğumu düşünüyorsunuzdur. Ne yapabilirim? Her zaman başarılı bir şekilde korunamıyorum. Zaten olası bir durumdu; şaşırmadım.
Ve şaşırmadığın bir şey ise Yoongi'nin patlama anıydı. Aniden boğazımı boğazıma yapıştı. O kadar öfkeliydi ki kurtulmam için fırsatım bile olmayacaktı. Refleks olarak bileğini tuttum.
"Neden beni zorluyorsun?" Dedi. Benim hamile kalmam seni neden zorlar ki? Bunu söylemek istedim fakat nefes almam bile çok zordu.
"Benim kim olduğumu bilmiyorsun. İnan bana tanımak istemezsin..
Sakın beni zorlama" dedi ve boğazımdaki elini geri çekti.
"Seni tanımak istemiyorum zaten." Dediğimde derin bi iç çekip gözlerini gözlerime dikti ve konuştu.
"Hamile olman seni şaşırtmadı. Neden?"
"Sence ?" Diyip elini tuttum ve aramızdaki mesafeyi daralttım. Ona karşı tamamen kışkırtıcı bi tutum gibi gelecekti ama işimin farkına varmalıydı. Ya da kim olduğumu kabullenmeliydi.
Konuşurken ona daha çok yaklaştım. Dudaklarımız temas etmek üzereydi ve ben hiçbir şeyden korkmuyordum. Tekrar boğazımı sıkabilirdi ve nefes almama engel olabilirdi. Sonsuza kadar...
"Hala farkında değil misin?"
Çenemi sıkıp dudaklarıyla aramdaki mesafeyi tamamen kapattı. Tek sorun öpmüyordu.
"Şansını zorlama. Sana zarar vermek istemiyorum." Dedi sert bi ses tonuyla. Sustuktan sonra biraz durup çenemi bıraktı. Korkmuyordum. Yine de uzatmaya gerek yoktu.
"Güzel. Şimdi o çocuğu aldırmaya gidiyoruz. Babasının haberi olmayacak. Anladın mı beni?"
"Yarın öğleden sonra gidelim. Beni alırsın." Dedim ve konuyu tamamen kapattım. Saçma sapan bir olayın içindeyim. En büyük sorun ise benimle alakalı olmasına rağmen umrumda olamaması. Mesela içimde bir bebek var ama bağ kurup kurmadığımu bile düşünmedim. Acaba nasıl olurdu? Babası yaşlı olmasaydı aile sahibi olmak ister miydim? Hiçbirinden emin değilim. Kendi dünyamın içinde boş bir yere sahibim. Hiçbir şey hakkında düşünmeyecek kadar bıraktım. Hayatımı...
***
Kürtaj yaptırmak için hastaneye gelmiştik. Sıramızı beklerken garip bi şekilde gerilmeye başladım. Buraya gelmeden önce hiçbir şekilde heyecan ya da benzeri bi hissim yoktu. Fakat şimdi tırnaklarımı bacaklarıma geçiriyordum."Buyurun." Dedi hemşire ve içeriyi gösterdi. Bu kadar gerilmem normal mi? Henüz bir duyguya sahip olduğumu bilmiyordum.
Yavaşça içeri doğru adım attım. Yoongi benimle beraber gelecek sandım ama hiç oralı bile olmadı. Tek başına içimdeki bu şeyden kurtulacaktım. Her şeyde olduğu gibi yalnızdım. Kimsesiz.
Bir an vazgeçmeyi düşündüm. Neden bilmiyorum ama içinde bulunduğum duygu karmaşası bana vazgeçmemi söylüyordu.
Ama şunu hep unutuyorum. Ne olursa olsun , ne yaşarsam yaşayim hep olması gerekeni yaparım. Yine karar vermekle kendimi oyalayıp bu işlemin bitmesini bekledim.
Ve bitti.
Oradan çıkarken yine aklımda şu düşünce belirdi. Ben her zaman yalnızdım. Belki o bebek yalnızlıktan kurtulmam için benimleydi. Belki de mutlu olmam için bir umuttu ve ben onu öldürdüm. Her neyse kendimi üzmemeliyim. Bunlar sadece depresyona girmem için beynimin ürettiği saçmalıklar. Kendine gel Red!! Üzülmenin zamanı değil.
Aklımdaki düşünceleri tamamen dağıtarak oradan çıkmıştım ki Yoongi koşarak kaçtı. Arkasından da güvenlik koşuyordu.
Yoongi mi?
Bir dakika ben az önce Yoongi'nin güvenlikten kaçtığına mı şahit oldum ?
Büyük bi şaşkınlıkla olayı izleyen insanların arasına girdim. Ne olduğunu o kadar çok merak ediyordum ki en ufak bi düşüncem bile yoktu.
"Şey.. ne olduğunu biliyor musunuz? " dedim bir kadına. Bana dönüp bir süre sadece baktı. Daha sonra kapıya dönüp konuşmaya başladı.
"Sanırım morgda bi cesedi çıkarırken yakalanmış. İnsanlara neler oluyor böyle?"
Ceset derken?
Bir dakika.. bu benim kurtulmam için son şansım olabilir mi? Yani hayat benden yana olmaya karar vermiştir ve kaçmam için bir fırsat veriyordur. Mantıklı gelmeye başladı.
Kalmak için bir yer ararken aklıma sadece eski arkadaşlarım veya flörtlerim geliyordu. Flörtler en mantıklı seçim olurdu fakat krizi fırsata çevirmek isteyeceklerine eminim. Geriye sadece arkadaşlar kalıyor..
"Merhaba Sunmi, nasılsın?"
"İyiyim. Her şey yolunda mı? Sen kimseyi aramazdın." Haklıydı. İşimdi düştü aradım diyemezdim. Onun yerine daha kibar kelimeler kullanacaktım. En azından deniyorum.
"Bir sorunum var. Acaba bana yardım edebilir misin? "
"Elimden geleni yaparım."
"Birkaç gün sende kalabilir miyim? Söz veriyorum; yeni bir yer bulana kadar" önce hir sessizlik oluştu. Olumsuz yanıt alacağımı seziyordum ama inanmak istemiyordum. Sonuna kadar umut etmek şu an tek çarem.
"Şey.. Red kalabilirsin ama..." dedi ve tekrar duraksadı. Ama diyorsa sonu ne kadar olumlu olabilir ki?
"... erkek arkadaşımla yaşıyorum. Bu senin için sorun olur mu?"
"Hayır. Şu an başka şansım yok. Adresi mesajla gönderebilir misin?"
"Tabii, hemen gönderiyorum."
"Çok teşekkür ederim. Sana minnettarım"
"Her zaman.. akşam görüşürüz."
"Görüşürüz."
***
Sunmi'nin evine doğru yola çıktım. Her an takip ediliyormuşum gibi bir his var içimde. Bu hissi bilirsin; aslı yoktur ama içinden de atamazsın ya tam olarak öyleydi. Benimkinin tek farkı gerçekten takip ediliyor olamamdı.
Yoongi aniden kolumdan tutup köşeye çekti beni. Elleri o kadar sıcaktı ki gereksiz derecede rahatsız olmamıştım. Sanırım kafayı yiyorum. Az önce onun tenine mi ilgi duydum ben?
"Randevun mu var?"
"Hayır. Sen? " o an aklıma gelmemişti ama birçok soru vardı aklımda. Hiçbiri de ağzımdan çıkmamıştı
"Gerçekleri bilmek ister misin?" Dedi sakince. Gözleri soğuk, zerre kadar duygu barındırmıyordu. İlk defa bir insanın sakinliği beni rahatsız ediyordu. Kararsızdım; Duymak istemiyordum. Fakat merak da ediyordum.
Sadece evet anlamında başımı salladım.
"Ölü kadınlara ilgi duyuyorum. "
"Ne?"
"Merak etme sana dokunmayacağım. Ölmeni istemiyorum.
"Şimdilik."