Başlangıç tarihlerinizi bana bahşeder misiniz lütfen...
Bir insan ne kadar salak olabilirse, o kadar salaktım...
Evin ilk çocuklarının her zaman diğer çocuklara kıyasla daha güzel oldukları tezini iki denemede de haksız çıkarmam sonucu güzel olduğuma karşılık elimde hiçbir umudum kalmazken, yeşil ile mavi arası gidip gelen gözlerim övündüğüm tek kaynağımdı.
Aramızda beş yaş olan erkek kardeşimin bana her kapımın önünden geçerken 'sen yataktan paraşütle mi iniyorsun yoksa kaydırakla mı?' sözlerine karşılık saçlarını dağıtmaktan başka bir şey yapmaya üşenen, benden on dört yaş küçük kız kardeşimi ise her yedirdiğimde üzerime kusan bir kardeş ortamına sahiptim.
Rus bir annenin ve has bir Türk babanın ilk göz ağrıları olarak övündükleri ve sevdikleri, gözlerimi annemden; kaşlarımı ise babamdan aldığım ama aslında kendimi güzel olduğuma inandırmayan birleşmiş milletler gibi bir ailesi olan kızdım işte.
Deniz Mila Karan, anneannesinin ve babaannesinin arasında gidip gelen çekişmenin temel sebebi, arkadaş ortamında çenesi düşen ama işin ucu aileye gelince ağzını bıçak açmayan, hafif kumrala çalan saçlarım ile bedenimi oranlayan, çiğköfte yemeye aşık, işin ucu yemeğe gelince kendini kaybeden...
Her gittiğim ortamda insanların sınırlarını zorlayan fakat onları kendi sınırlarıma almayı sevmeyen bir insan olmam, bana karşı olan bakış açılarını 'soğuk nevale' olarak değiştirmeyi çoktan başarmıştı.
Umursamazdım, gereğinden fazla hem de...
Bu hayatta en nefret ettiğim şey elimi yıkarken ıslanan kazaklarım olsa bile bir o kadar da Arhan'ın takıldığı kızları bir şekilde ondan ayırmaya bayılıyordum. Küçük kız kardeşim daha şakalarımızı kaldıramayacak olgunlukta olmasa bile her türlü nasibini alıyordu.
Ders çalışmam için baskı yapmayan ailemin olması asosyal olarak takılmam iken bundan fazlasıyla rahatsız olan bir ailem vardı çünkü günümün yüzde seksen beşini ders çalışarak geçirirdim.
Normalde çocuklarını baskılayarak masaya bile oturtamayan ebeveynler varken, benim biricik ailem o masadan kalkmam için bana her şeylerini verecek durumdaydılar...
On altı yıldır ancak normal bir düzene sokabildiğim hayatım sadece üç saniyede okuduğum bir mesaj ile alt üst olurken yapabildiğim tek şeyin öylece izlemem olması fazla komikti, gereğinden fazla hem de...
Bilinmeyen Numara; Ay geceye aşık, gece ise aya meftun...
Bilinmeyen Numara; Bu gece de hayallerimi hayal ediyorum işte, sen de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKAL / TEXTİNG
Short StoryBir insan ne kadar umursamaz olabilirse o kadar umursamazdım. O ise, her şeyi zamanında yapan biri olmasına rağmen benimle umursamazlığa yemin etmişti...