''Kalbine girmeme izin verir misin?''

110 3 3
                                    

Aşkta tatlı engellere rastlatanlar için...

- - -

"O gerçekten çok yakışıklı değil mi?" diye cırladı sarı saçlı kız. 
Yanında duran ve makyajını tazeleyen kahverengi kız başıyla onaylayarak "Meteor gibi! Böyle birisinin kesinlikle manken gibi bir sevgilisi vardır." dedi.

Sarışın kız derin bir iç çekerek "Keşke onun gibi bir sevgilim olsa. Herhalde günde 5-10 kez aşk itirafı alıyordur." dedi.
Kahverengi saçlı kız makyaj malzemelerini çantasına koyarak "Anlatılanlara göre ona teklif eden kızların yüzüne bile bakmadan uzaklaşıyormuş." dedi.

Sarışın kız sinir edici kıkırdamasıyla "Ne kadar da ukala, çok tatlı!" dedikten sonra düşünceli bir şekilde "Sence, teklif etmemesinin nedeni ne olabilir? Onun kızlardan hoşlanmayan bir tip olduğunu düşünemiyorum bile." dedi. Yanındaki kız tam ağzını açacak iken hakkında konuştukları çocuk arkasını döndü ve bulundukları tarafa bir bakış atıp tekrar önüne döndü.

Sarışın kız kızarmış bir şekilde "O-o a-az önce bize mi baktı?" dedi heyecanla.
"Yok canım. Muhtemelen başkasına bakmıştır." diye onayladı arkadaşı. 
Sarışın kız konuşmak için ağzını açtı ama okulun kapısında bekleyen erkek arkadaşlarının onlara seslenmesiyle koşarak onların yanlarına gittiler.

Oldukça salak görünüyorlardı.

"Ne aptallık ama..." diye mırıldandım kendi kendime. Erkek arkadaşları olduğu halde hala başka erkeklere bakmanın neresi mantıklıydı?

Üstelik yaklaşık iki saattir oturduğum bankın arkasında dikilip konuşmaları kitabın en önemli sahnesini okumama engel oluyordu. Yürüyen gürültü kirlilikleri.

Bu tip kızlardan neredeyse nefret ediyordum. Her sene sanki bir eşya alıyor gibi sevgili değiştirirlerdi ve tek ilgilendikleri alışveriş ya da dedikodu türü şeylerden ibaretti. Özellikle de şimdiki gibi Sevgililer Günü'ne 4 gün kalmışken bu daha da belirginleşiyordu.

Sevgililer günü ne için kutlanırdı? Zaten aşık olduğun insan ile geçirdiğin her dakika özel değil miydi? Sırf Sevgililer Günü olduğu için millet bir sürü masraf yapıyordu ve kimleri daha romantik görünmek için gidip en pahalı eşyaları alıyorlardı.

Sevdiğin kişiye verdiğin tek bir öpücüğün anısıyla bile mutlu olabilmek varken, aşkının miktarını bir eşyaya göre belirlemenin neresi romantikti?

Gözlerimi kitabımdan kaldırıp Yankı'ya anlık bir bakış attım. O gerçekten oldukça yakışıklıydı ve kızlar arasında çok popüler idi. Bu yıl Lise 3'e gidiyordum ve bu lisedeki ilk yılımdan beri nerede olsam onu görüyordum. Genelde çoğunlukla en iyi arkadaşım Tolga'yı beklediğim zamanlarda hep o bankta oturuyordu ve müzik dinliyordu ya da kitap okuyordu. Evet, kitap okuyan erkek neredeyse mucize gibi sayılırdı.

Üstelik gerçekten de Yankı Soyer'in görünüşü iyiydi. Yaşına göre uzun ve az çok kaslıydı. Açık kahverengi saçları vardı ve gözleri deniz mavisiydi. Yüzüne yakından bakabilen kimsenin olmadığı söyleniyordu. Benim dışımda.

Liseye ilk başladığım sene laboratuvar partneri olmuştuk ve 1 yıl boyunca onunla iletişim kurmak zorunda kalmıştım. Bu süre boyunca benimle 1 kez bile konuşmadı. Hatta projeyi hocaya sunarken bile. Onunla konuşabilmek için sürüyle yol denemiştim ama hiçbiri onun ego duvarını aşmama yetmemişti. Benden de nefret ediyor olmalıydı.

Tekrar kitabımı okumaya devam ederken ensemde hissettiğim kar topu sayesinde çığlık attım. Soğuk havada ensenizde kar topu hissetmek, kutupta mayo giyip penguenlerle dans etmek gibiydi.

Sessiz Kalplerin GürültüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin