1

115 5 2
                                    

Arkadaşlar kurgu tamamen gerçek olayların dışındadır. Yani İngiltere'nin Amelia diye bir kraliçesi olup olmadığını bile bilmiyorum. Kurgu benim hayal gücüm dahilinde gerçekleşeceği için umarım beğenirsiniz.

"Halkım orda savaşıp ölürken benim burada daha fazla oturmamı beklemiyorsun herhalde baba?"

Genç kız salando bir ileri bir geri yürürken babasından cevap bekliyordu. O her zaman istediğini alırdı. Ve şimdi de babası konuşmanın sonunun onun istediği yönde biteceğini biliyordu. Ama yine de direnmesi gerekiyordu. Bu sefer o kazanmalıydı. Kızının savaşa gitmemesi gerekiyordu. Ama içinden bir ses izin vermese bile kızının kaçacağını söylüyordu. "Tamam ama muhafızların gözetimi altında kalcaksın bana söz ver."

Kızın babası kızından cevap beklerken bile içinde hala şüphe vardı. Kızı bu konuyu son bir ayda yirmiden fazla kez dile getirmişti ve artık sabrının taştığını biliyordu kızının. Ama babasının amacı sadece onu korumaktı. Kız babasına baktıktan sonra sevinçle "Teşekkür ederim baba merak etme seni hayal kırıklığına uğratmayacağım. Ve söz veriyorum bana zarar gelmeyecek. Bir hafta sonra burada zaferi kutluyor olacağız."  Kız kendinden emir bir tavırla babasına sarıldıktan sonra odadan çıktı. Genç kızın ismi Amilia 'dı. O İngiltere prensesi gelecekteki kraliçe. Her erkekten daha iyi kılıç kullanabilen daha iyi ok atabilen biriydi. Üstelik ata eğersiz bile binebilirdi onu atın üstünde görenler ise bu muhteşem görüntü karşısında nutukları tutulurdu. Amilia elbise giymeyi sevmez genelde binici kıyafetiyle gezerdi.

On sekiz yaşında bayağı ünlü bir kızdı. Halkı tarafından çok sevilirdi. Çünkü her gün onlardan biriymiş gibi yanlarında gezerdi. Halk ona o kadar alışmıştı ki o aralarında gezmediği zaman hasta olduğunu sanıp saraya koşarlardı. Sadece babası değil bütün halk ona zarar gelmesinden korkardı. Genç kız hiç vakit kaybetmeden ahıra koştu. Kendi atı olan beyaz atın yanına ilerledi. " Clary nasılsın tatlım? Babamdan sonunda izin alabildim. Savaşa gidiyoruz." Amilia hiç vakit kaybetmeden Clary'nin eğerini taktı. Ve üstüne atladı. Dışarı kadar yavaşca atını yürüttü. "Victoria!" diye bağırdı. Orta yaşlı bir kadın ortaya çıktı. "Buyrun efendim ne istemiştiniz?" diye sordu. "Ölümü ve kılıcımı getirir misin?" Amilia normalde kendi işini kendi yapardı ama şimdi yerinde duramıyordu. Hem babası halka açık duyuru yaparsa kesinlikle Amilia'yı göndermezlerdi. Victoria koşup genç kızın istediklerini getirdi. Amilia atını son hız dört nala koşturdu. Bir an önce savaş alanına gitmesi gerekiyordu.  O kadar heyecanlıydı ki sanki biran önce gitmezse savaşı kaybeteceklermiş gibi geliyordu.

Savaş alanına gelebildiğinde akşam olmak üzereydi. Genç kızı gören askerler oldukça şaşırmışlardı. Amilia attan inince derin bir nefes aldı. Beş saattir at üstündeydi. Ama dinlenmek gibi bir lüksü yoktu. Okunu ve yayını eline alarak ilk atışını yapmak üzere hazırlandı. Oku attıktan sonra arkasından baktı ve okun bir adamın kalbine saplanmasını izledi.

*******

Tam bir hafta... Bir haftadır genç kızın babası haber bekliyordu. Sonunda savaşı kazandıkları haberini bir saat önce almış artık kızının dönmesini bekliyordu. Bir hafta kızının dediği gibi savaşın sonuçlanması bir hafta sürmüştü. Bazen kızının kendinden bu kadar emin olmasından nefret ediyordu. Bir saat sonra ordunun burada olacağını öğrene  halk prensesini ve eşlerini bekliyordu. Fakat ordu grup grup geliyordu. Bu grubun en  sonuncusundaydı prenses. Köye varmalarına üç saat kala saldırıya uğradılar ve prenses omzundan bir okla vuruldu. Üstelik saldırı nehir kenarında olduğu için prenses atından nehire düştü.

Babasının endişeleri gerçekleşmiş kız vurulup nehire düşmüştü. Akıntının onu nereye götüreceği hiç belli değildi.

Zamanın GizemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin