1.BÖLÜM

350 19 19
                                    

Cama çarpan yağmur tanelerinin camdan aşağıya süzülüşünü izlemeye başladım. Oturduğum koltukta geri yaslanarak elime aldığım kahvemi yudumladım. Kulağıma dolan telefonun sesiyle gözlerimi camdan ayırıp telefonumu elime aldım. Arayan iş için yurt dışına çıkmış olan kardeşimdi. Telefonu açarak kulağıma götürdüm.

"Abi nasılsın?"

"Oğlum daha bu sabah aradın ya. Merak etme iyiyim ben."

"Abi endişeleniyorum senin için. O yüzden hep arıyorum."

"Can iyiyim dedim ya. Ayrıca hala sana sinirliyim. Bu şirket ikimizin ama sen beni almadan gittin yurt dışına."

"Abi işler senin için de önemli biliyorum fakat kendine az zaman tanıman lazım. İyileşmen için bu önemli. Hem tedavi sürecini de yarıda kestin. Söyle bakalım ilaçlarını düzenli alıyor musun?"

Can'ın benim için endişelendiğini biliyordum. O ilaçlara ihtiyacım yok. Ama ilaçları almadığımı söylersem başıma yardımcı göndereceğini de biliyordum.
"Ben çocuk değilim Can. İlaçlarımı düzenli alıyorum merak etme."

"Çocuk olmadığını biliyorum abi. Ama ne olur endişemi yersiz görme. Benim senden başka kimsem yok. Eğer bir terslik çıkmazsa yakın bir zamanda  adamlarla iş yemeğine çıkıp gerekli imzaları alacağım. Yanına gelene kadar lütfen düzenli ilaçlarını al ve kendine dikkat et."

Telefonu kapatarak sehpaya bıraktım. Can'ın endişelenmesi tabikide yersiz değildi. Sonuçta birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Ama o aptal ilaçlara da muhtaç değilim ben.

Koltuktan kalkarak kendime birşeyler hazırlamak için mutfağa doğru gittim. Ekmeğin bitmiş olduğunu fark ederek asılı olan montumu üzerime geçirip dışarı çıktım. Yağmur durmuştu. Yağmur sonrası oluşan toprak kokusunu içime çektim. Ellerimi montumun cebine sokarak fırına doğru yürümeye başladım.

Ekmekleri alıp parasını ödedikten sonra fırından çıktım. Tam gidecekken karşı kaldırımda duran bir kadın ilişti gözüme. Güzelliği karşısında olduğum yerde donakaldım.

Simsiyah saçları kendini esen rüzgara teslim etmişken gözleri bir ormandan farksızdı. Ona hiç bıkmadan bu şekilde saatlerce bakabilirdim. Yeşil gözleri beni büyülerken onu daha önce görüp görmediğimi düşündüm. Hayır, eğer onu daha önceden görmüş olsaydım kesinlikle unutmam mümkün olmazdı. Elimi kalbimin üstüne getirdim. Kalbim o kadar güçlü atıyordu ki sanki atmaktan yorulup her an durabilirdi.

Tam bu sırada yoldan büyük bir otobüs geçerek ona bakmama engel olmuştu. Otobüs geçtikten sonra tekrar o tarafa baksamda onu göremedim. Koşar adımlarla onun olduğu kaldırıma gittim. Sağa sola bakındım fakat yoktu. Gitmişti. Ama içimde onu yeniden göreceğimin umudu çoktan yeşermişti bile.

Her yağmur sonrası gökkuşağı açar. Acaba benim de içimde açacak olan gökkuşağı sen misin?

TAHAYYÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin