126 sayfalık kitabın son bölümüne ulaştığımda uzun süredir gözlerimi kırpmadığımı fark ederek kitabı kapattım. gözlüğümü çıkarıp gözlerimi ovdum. kaç saat kitap okuduğumun hesabını yaparken gözlerim yaşarmıştı ve hafif tatlı bir acıyla batıyordu. saat gece iki buçuktu, uykum gelmediği için kitap okumaya karar vermiştim ama uykum hala yoktu hatta gözlerimi her kırpışımda batıyor oluşu gözlerimi kapatmama engel olmaya başlamıştı. kitabı bitirip bitirmeme arasında kalmışken penceremden gelen sesle zıpladım. sanırım bir şey çarpmıştı ama küçük bir şey olmalıydı çünkü cam kırılmamıştı.
merakla kapalı pencerenin ardından dışarı baktım. sırtında gitar çantasıyla yerden bir şeyler toplayan birini gördüm. yerden aldığı küçük çakıl taşlarını yukarıdaki dairelerden birine atıyordu. bir süre çabaladı ve bu süreç içinde onu izledim. baş ucumda güçsüz yanan lambamın ışığı odayı pek aydınlatmadığı için beni görmemişti.
iki kere daha attığı taşlar benim camıma denk geldi. yanlış yere attığı taşlara sanki geri almak istermiş gibi ellerini uzatarak hayır dercesine sallıyor ve çarptığı an arkasını dönüp bir şey olmamış gibi davranıyordu. bedavaya tek kişilik oyun izliyor gibi hissetmiştim. komikti.
bir süre daha bekledi, onun umutsuz bir aşık olduğunu düşünmeye başlamıştım ki elindeki taşları bırakıp hızla gitarını kılıfından çıkardı. gözlerini buluşmaya geldiği kişiden ayırmadan hızla gitarını çalmaya başladı.
sanki zamanı yokmuş ve tek fırsatı buymuş gibi hemen girmişti şarkıya. şarkıyı daha iyi duymak için pencereyi açtım. soğuk hava ve onun tok ama bir o kadar şefkatli sesi güçlü bir şekilde yüzüme vurmuştu.
whenever I'm alone with you
you make me feel like I am home again
whenever I'm alone with you
you make me feel like I am whole again
mimikleri, sallanan bedeni, tellerin üzerinde kayan parmakları... her şeyi o an için bana bir tablo gibi görünmüştü.
whenever I'm alone with you
you make me feel like I am young again
whenever I'm alone with you
you make me feel like I am fun again
hafifçe güldü sokak lambası altında parlayan kişi. tebessümü çok narindi.however far away
ı will always love you
however long I stay
ı will always love you
whatever words I say
ı will always love you
ı will always love you
sesi kulaklarımdan bütün vücuduma yayılırken bir anda durdu, narin tebessümü kırıldı. kavgayı andıran sesler yükselince düşünmeden kafamı açık pencereden dışarı çıkarttım. sadece bir kafa görebilmiştim ama o da perdenin çekilmesiyle kaybolmuştu. yere baktığımda onunla göz göze geldim.
hafif buğulanmış gözlerini bana dikmişti. soğuktan dolayı kızarmış burnunu çekerek dudaklarını araladı. bir şey diyecek gibiydi ama ben önce davranmıştım.
" hass-"
aceleyle pencereyi kapatıp yatağın yanına çöktüm. bir süre yerde oturup kendimi kafamda beş kere vurdum ve onun buğulu gözlerinin yaşlarla dolu olduğunu düşündüm.
uzun zamandır aklımdaydı ve paylaşmam gerekiyordu, okuduğunuz için teşekkürler :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
this charming man (porgola)
Fanfico gece gözlerim açıldı, hiç kapanmamak ve hep sana bakmak adına.