hayatımı mahvetmeye gelen kurtarıcım, tamako'm & sookee'm.
***
bu gece kollarında kimsesiz bir kadının ılık bedeni vardı. dışarısı kar kıyamet, ıssızlıktı. alevlerden yükselen cızırtılı ses çıplak ve nemli bedenlere dokunuyordu. dünya edepsiz bir rüzgar gülü gibiydi, aksi yönde bilinmezliğe dönüyordu. oyunun zarları, eksiltili uçurumun kenarında atılmıştı. kadın habersizdi, kendi varlığının ötesinde bir yokluk diyarındaydı. fırtına kapıdaydı ve o, savunmasızdı.***
yedi katlı bir cehennemi taşıyordum içimde. kırılgan ve zararsız, bir o kadar da hayattan ötelenmiş, kimliğini kaybetmişti. günler önce iki kadın, bir bütün olmaktan ziyade binlerce parçaya bölünmüştük. her dudak darbesi olduğum kadından bir şeyler koparmış, beni benden çok öteye fırlatmıştı. dakikalarca o dört duvar arasında sevişmiş, yitik bedenlerimizi sevmiştik. hissettiğim en dolu dizgin duygusuzluktu. bu öyle bir duygusuzluktu ki bitmek tükenmek bilmeyen evrenin tüm duygularını yakıp kül ederdi.
boğuk seslerimiz, her bir tonunda zevki büyük bir yankıyla yaşatmıştı bize. parmak uçlarım, ucu bucağı görünmeyen yangınlarla dolu teninin en yasak bölgesinde gezinmiş, dudaklarım elmanın tadına büyük bir tutkuyla varmıştı.
kang seulgi ile sevişmiştim, tıpkı düşlediğim gibi. defalarca yalvarmış, fazlasını istemiştim. tıpkı o akşam evimde söylediği gibi. o ise bu doyumsuzluğum karşısında iki bacak arama sıkışıp kalmış, kendi şeytanıyla birlikte beni ve kendisini doruğa taşımıştı.
o anları hiç silinmeyecek gibi zihnime mıhlamış, tekrar tekrar yaşamak şu geçen son bir haftamın yegâne eylemi olmuştu.
bir haftadır işe gitmiyordum. kendimi dinlemiyor, konuşturmuyordum bile. zevkse en tepede yaşamış, tutkuysa en dolu dizginini hissetmiştim. ama yine de, yenilmiştim.
acımasız bir yenilgiydi bu. bile isteye, kaybetmek için elimden geleni yaptığım bir yenilgiydi. bu kaçışların, günlerce kendimi eve kapatmanın tek nedeni buydu. ben kang seulgi'ye yenilmiştim. maç tüm heyecanıyla son dakikalarını oynarken kendi kaleme kuvvetli bir gol atmış, yıkımım bizzat ben tarafından gerçekleştirilmişti.
kulak tırmalayan alarm sesi kendini tekrarladığında hâlâ yatakta uzanıyor, öylece ileriyi seyrediyordum. tamamen kaçmaktan ibaret olan tatilim bu sabah itibariyle son bulmuş, mecburiyetlerim tekrar gün yüzüne çıkmıştı.
kasıklarıma kadar sıyrılan saten gecelik tenimde tatlı bir esinti hissi bırakırken karmaşık ve ağır yüklü düşüncelerden kopmuştum. çift kişilik yatağımın hemen karşısında kalan banyoya ilerlemiş, zaman kaybetmeden serin suyu yüzüme çarpmıştım. üstümdeki sersemlik dağılırken gece banyo yaptığımdan nemli kalan saçlarımı kısa da olsa kurutmuş ve odaya geri dönmüştüm.
kıyafet dolabımın kapaklarını iki yana doğru açmış, içerisinde hazine aranıyor edâsıyla kıyafetlerimi tarıyordum. güzel olmak istiyordum. bana baktığında gözlerini benden alamamasını ve hatta o an benimle ilgili hayaller kurmasını istiyordum. öylesine edepsiz isteklere düşmüştüm ki tüm amaçlarım bir çığ olmuş, altlarında kalmıştım fakat önemi yoktu. kang seulgi vardı, nefes alıyordum.
göğüs dekolteli, uzun kollu büstiyeri gözüme kestirdikten sonra bir çırpıda üzerime geçirdim. aynı renkteki pileli eteği de bacaklarımdan geçirmiş, koyu kahvelerim uygun kemeri tarıyordu. siyahlara bürünmüştüm, yine. fakat aynaya yansıyan kadın hoşuma gitmişti.
sade bir makyajın ardından odamdaki tüm işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçmiş, kendim için hazırladığım filtre kahveyle birlikte evden çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
goddess of pleasure ℘ seulrene
Fanfictionkalabalık kelimelere ihtiyacım yoktu. klitorisim bu kadın için yanıyor, en ufak damlasına ihtiyaç duyuyordu. © kang seulgi + bae joohyun