tüm sorunlar dalgaların taşıdığı sandallarla kapıyı çalıyordu. elde avuçta kalan tek şey sarı kum taneleri ve biraz da parçalara ayrılmış şarap şişesiydi. evren uçurumun kenarındaydı.
***
kapı ve cam arası mekik dokuduğum adımlar bile büyük bir isyan içerisindeydi. fakat bana yetmiyordu. içimdeki sinir dalgası ayak ucuma kadar hâlâ benimleydi. yaklaşık on beş dakika önce kendini bilmez bir kadın tarafından asansör köşesinde sıkıştırılmıştım.
beni sinirlendiren durumun adını bile bilmediğim bir kadın tarafından sıkıştırılmam mı yoksa bundan delice etkilenmem mi karar verememiştim. karar vermek istememiştim sanırım.
birazdan hazırladığım projeyi sunmak için toplantı odasına geçecektim fakat kafamı toparlayabilmiş değildim. bir yabancı tarafından bu kadar rahat dağıtılmam canımı hayli sıkmıştı.
derin bir iç çekip önüme düşen siyah saç tutamlarımı geriye atmış, kırmızı rujumu tazelemiştim.
yarım saat önce bir hışımla kenara fırlattığım proje dosyasını attığım yerden kaldırmış, masanın üzerine koymuştum. derin bir nefes alıp son kez dosyayı gözden geçirmiş, benim için fazlasıyla küçük olan odamdan çıkmıştım.
sert ve hırçın topuklarımın kulakta bıraktığı ufak çınlama yüzümü buruşturmama neden olmuştu. sabah güçlükle toparladığım enerjimin son parçasını da o kadınla beraber asansörde bırakmıştım.
derin bir nefes aldığımda toplantı odasının kapısını güçsüz bir tıklama ardından usulca aralamıştım. sırtları bana dönük bir şekilde oturan ortaklarımızdan sonra gözlerim patronuma kaymıştı. koyu renklerin kapladığı uzun masanın başında oturuyor, yüzündeki sahte tebessümle ortaklarımızla konuşuyor belli aralıklarla sağ tarafında kalan yüzünü göremediğim kadına tuhaf bakışlar atıyordu.
daha fazla bekletmemek adına gerici bir havanın hakim olduğu büyük odaya girmiştim. kendimden emin adımlarım kapı girişinde yüzü görünmeyen esrarengiz kadınla son bulmuştu. ince topuklarımın kesilen sesiyle tüm bakışlar şaşkınlığın esir aldığı yüzüme dönmüştü.
***
yaklaşık yarım saattir son derece edepsiz bakışlarıyla bedenimi ele geçiren kadının ısrarlı koyu kahve gözlerine bakışlarım tekrar uğramış, bu durum kaşlarımı daha fazla çatmama neden olmuştu. sarsılmaz egosu, kendine olan güveni ile anlamsız ve bir o kadar da karşı koymakta zorlanacağım sıcak bakışları sinirlenmeme neden olmuştu.
kırmızıya boyadığım dudaklarımın arasından çıkan kelimeleri takip edemeyecek kadar gerilmiştim. kim olduğu konusunda bir sonuca ulaşamamak karakterimin temelinde yatan meraklı kadını öfkelendirmişti.
yanaklarımın içini kemirirken bakışlarımı tekrar ortaklarımıza çevirmiş, dudaklarımda fazlasıyla eğrelti duran tebessüm ile aylardır üzerinde durduğum projeyi ezbere anlatmaya devam etmiştim. yüzlerindeki memnun ifade rahatlamama neden olurken sağ çaprazımda kalan kadını nihayet görmezden gelmeyi başarabilmiştim.
***
aradan geçen iki saatin sonunda ihale için büyük bir önem arz eden proje sunumunu tamamlamış, karşı taraftan ve bay kang'dan aldığım onaylayıcı bakışlar derin bir nefes almama neden olmuştu.
ufak adımlarla yerime geçmiş, deri kaplamalı sandalyeye sessizce yerleşmiştim. her ne kadar projenin taşıdığı ağır yükten kurtulmuş olsam da masanın karşı tarafında kalan kadın hâlâ gergin hissetmeme neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
goddess of pleasure ℘ seulrene
Fanfictionkalabalık kelimelere ihtiyacım yoktu. klitorisim bu kadın için yanıyor, en ufak damlasına ihtiyaç duyuyordu. © kang seulgi + bae joohyun