***
düzenden kolayca kopmuş saç tutamları yüzlerini okşuyordu. az önce birbirlerine hoyratça bağlanan öpüşmekten şişmiş dudaklar, onların değilmişçesine ince bir çizgi hâlindeydi. gözleri ise birbirlerine sıkıca tutunmuş, kopmamak adına büyük bir savaş veriyordu. ilk önce saçları omzunda biten kadın gözlerini yummuştu. karşısında kalan kadın kaybettiğini avaz avaz hissediyordu ama ikisi de ağlamıyordu. kendini aykırı hisseden kadınlar artık ağlayamıyordu.
***
eve geleli birkaç saat oluyordu. üzerimdeki rahatsız kumaş parçalarından hızla kurtulmuş, toplantıda da hayal ettiğim gibi kendimi sıcak duşun altına bırakmıştım. gerilen tüm uzuvlarım sıcak su altında ufak sızılarla gevşerken aklımın her köşesinde gezinen tek bir konu vardı.
kang seulgi.
nasıl bir anda hayatıma dahil olmuş ve böyle güçlü bir etkiye sahip olmuştu, bilmiyordum. neden beni etkilemesine izin vermiştim, bilmiyordum. izin almış mıydı, onu bile bilmiyordum.
onu tanıyalı bir gün olmuştu fakat ben daha fazlasını hissediyordum. o bir günün bana yıllar getirdiğini hissediyordum. neden böyle hissediyorum, bilmiyordum işte.
sıcak su göğüslerimin arasından kayıp giderken bir anlık beni deliye döndüren asansördeki yakınlaşmamız aklıma doluşmuştu. neden bu denli yükselmiştim? hepsi bir özel alan muhabbetinden mi ibaretti? öyleyse belimi kavrayan sıkı tutuşunu şu an bile nasıl hissediyordum? neden bu kadına ait hiçbir şeyi bilmiyordum?
o an içimde yükselen ikinci ses sinsice fısıldamıştı.
evli olduğunu biliyorsun.
gözlerimi sıkıca yumup zihnimde dolanan o sinsi fakat kuvvetli bir etkiye sahip sese kulak verdim. evli olduğunu biliyordum. iki yıldır yanında çalıştığım kang hyunjoong ile evli olduğunu biliyordum. bunu öğrenmemi o istemişti. bunu bilmemi gerçekten çok istemişti. o alaylı fakat sert hatlara sahip yüzünün taşıdığı hevesi şu an bile görebiliyordum.
zayıf fakat güzel hatlarla kıvrılan bedeninin altında yatan bilinmezlikler zihnimde dönüp duruyordu. onu çözmek gibi bir arzum yoktu fakat içimde gezinen merak beni yönetiyordu. onun sürdürdüğü hüküm altında eziliyor ve bir o kadar da seulgi'ye çekiliyordum.
derin bir iç çekip ıslak saçlarımı geriye doğru taradım. arkasından sıcak suyla olan temasımı kesmiş, ıslak bedenimi hızlıca bornoza sarmıştım. soğuk hava vücudumu bir düşman gibi çevrelerken ufak adımlarla odama geçmiştim. duştan önce yatağın üzerine bıraktığım siyah iç çamaşırı takımını üzerime geçirmiş, peşini saten geceliğim takip etmişti.
kumaşın yumuşak dokusu nemli bedenimi bir tüy edasıyla okşarken kendimi çoktan yatağa bırakmıştım. sadece uyumak istiyordum. uykuya sığındığım bu ilk anın bile farkında değildim fakat sadece uyumak istiyordum işte. bu kez bahanelere sığınmadan çaresizce uyumak istiyordum.
***
uyandığımda henüz alarm çalmamıştı. kapatmayı unuttuğum perdenin küçük aralığından sızan güneş ışığıyla gözlerimi açmıştım. gece boyunca birden fazla uykum bölünmüş, kendimi ne kadar zorlasam da iyi bir uyku çekememiştim.
derin iç çekişlerle yattığım yerden kalkmış, çıplak ayaklarımın soğuk zeminde bıraktığı tok sesli adımlarla mutfağa gitmiştim. uyuşuk hareketlerle kendime sert bir kahve hazırlamış, gece alamadığım uykuyu kafeinde aramıştım.
sıcak sıvı dilimi yakarken bunu umursamadan mutfaktan çıkıp tekrar odama dönmüştüm. elimdeki kahve dolu kupayı makyaj masama bıraktıktan sonra kıyafet dolabıma ilerlemiştim. saat henüz yedi bile olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
goddess of pleasure ℘ seulrene
أدب الهواةkalabalık kelimelere ihtiyacım yoktu. klitorisim bu kadın için yanıyor, en ufak damlasına ihtiyaç duyuyordu. © kang seulgi + bae joohyun