ÖZEL BÖLÜM PART:2

714 36 24
                                    

ŞARKIYI AÇMANIZI İSTİYORUM BURADA :))

Çabucak arabaya bindi Reyyanla . Arka koltuğa geçti karısına destek olmak için.Reyyan'ın çığlıkları kesilmek bilmiyordu. Canı o kadar acıyordu ki Miran'ın elini hep tırnak izi yapmıştı... O durumda ikisinin de umurunda değildi bu .

M:Neden daha önce söylemedin , nasıl karar verdin buna be Reyyan dedi gözünden akan yaşlara mani olamayarak

R:Sen ... Nerden öğrend-AĞĞH 

M:DAHA HIZLI SÜR ŞU ARABAYI DAHA HIZLI , diye adeta kükredi . 

M:Geçecek meleğim , mutlu mesut yavrumuzla döneceğiz evimize. Bizi bırakıp gitmek yok...

Reyyanın çığlıkları Miranın ne yapacağını bilemez bir halde karısını sanki son defa sarabilecekmiş gibi sarılmasıyla geçen yolculuk son bulmuştu. Yol bir türlü bitmek bilmemişti ikisi için de.

Hastane önüne gelen sedyeye yatırdı hızlı bir şekilde karısını. Elini bir an olsun bırakmamıştı Reyyan.

Doğumhaneye geldiklerinde ayrılmıştı elleri . Miran bağırdı arkasından Reyyan'ın ;

M:Bırakma bizi Reyyaaaaann

R:SENİ ÇOK SEVİYORUM .UMUT'UMUZ SANA EMANET ... ÇOK ÖZÜR DİLERİMMM.

Adamın son duydukları bu olmuştu.

İçinin yangını bir türlü dinmiyor , daha da harlanıyordu. Doğumhanenin önündeki koltukların yanına bıraktı kendini. Bir yandan deli gibi korkuyor bir yandan da dua ediyordu Allah'a. O , Reyyan'ı bir kere kaybetmişti , kaybettiğini zannetmişti o kulübede. Şimdi yine aynı acılarla karşı karşıyaydı. Üstelik evladının canı da eklenmişti acısına . Zaten kızlarını kaybetmişlerdi ;tam yaşadığı zorluğa rağmen annesine tutunan , kendi adını , kaderini yazan UMUTları şifa olacak bize dediği anda ayrılık sarmıştı her yanını. Genç adam köşeye sinmiş ağlarken içerden Reyyan'ın Midyat'ı inletecek çığlığını duydu. Sevdiği kadının sesiyle , gözünden dökülen sicim sicim yaşlar ve ağzından çıkmasına engel olamadığı hıçkırıklarıyla kalktı ayağa bir anda:

M:REYYAAAN...Allahım ...Sınama beni onsuzlukla...(ağlaması şiddetlenerek)Dayanamam . Bu defa gerçek olmasına dayanamam.

Genç adam hem ağlayıp hem de doğumhane kapısına yumruk yaptığı elini vurarak söyleniyordu. Bir anda işittiği tanıdık sesle arkasına döndü. Zehra Hanımın çığlıkları eşliğinde Hazar Bey, can dostu Fırat , anneannesi ,  Azra , annesi başta olmak üzere herkes oraya toplanmıştı. 

Zehra H.:MİRAANN(ağlayarak)KIZIMM...KIZIM NASIL MİRAN...

Yüreği dağlanan anne dayanamadı daha fazla bu acıya ,attı kendi yerlere. Kızına engel olamamanın , Miran'a söyleyememenin pişmanlığı ona daha da ağır gelmişti .Kendini suçlamıştı .Kendi elleriyle evladının ölüme gitmesine izin vermişti. Hazar Bey daha oğluna nasıl olduğunu soramadan karısının yanında yerini almak zorunda kalmıştı. Reyyan her ne olursa onun kızıydı, CANIYDI, BABASIYDI onun . O sırada Fırat hemen destek amaçlı, üzüntüyle ve engel olamadığı yaşlarla  sardı sarmaladı acılı kardeşini.

Azra :Sen hiç merak etme Miran . Ben gireceğim şimdi doğuma. Anlatacağım ona seni, bu halini. Ben ilk geldiğimde gördüm sizin sevdanızı, MUCİZENİZİ. Korkma deyip sıvazladı kolunu ve ameliyata girmek için ayrıldı yanlarından.

Her ne olursa olsun genç adam avutamıyordu kendini. Okuduklarının şokunu atlatamamışken Reyyanını öyle görmek hiç iyi olmamıştı.

M:Beni yokluğuna alıştırmaya çalışmış. Benim her fırsatta 'Reyyan yoksa Miran YOK' dememe rağmen hem de... Benim yaralarıma ilaç olmuşken , ben kendimi onda bulmuş , onunla tamamlanmışken... Küçükken tadamadığım anne şefkatini bulduğum kadınım hem beni hem de UMUTumuzu annesiz bırakmaya hazırlanıyormuş da anlayamamışım ben Fırat.

F:Yapma kardeşim . Toparlamaya çalış kendini . Reyyan bırakmaz seni , bırakamaz. O değil miydi sen öldün sandığında salıncağa gidip sana kavuşmak pahasına canına kıymaya kalkan. O değil miydi Miran ? Daha yaşayacak çok günleriniz var kardeşim.

M:Bilmiyorum Fırat, ben artık hiçbir şeyi bilmiyorum. İçim acıyor. Tam şuram(kalbini göstererek)

Dilşah Hanım oğlunun yanına gidememişti. Reyyan'a yaptıklarının pişmanlığından ziyade Miran'ın tepkisinden korkmuştu. 

Herkes perişan halde bir köşede ağlarken doğumhanenin kapısı aralandı . Doktor ve Azra çıktı. Tüm aile meraklı gözlerle ağızlarından çıkacak lafı bekliyordu;

D:Bebek şuan iyi. Fakat erken doğum gerçekleştiği için küveze alacağız.

Miran , evladının iyi olmasına bile sevinemeden karısını sordu;

M:Reyyan , Reyyan nasıl , o iyi mi ? BİR ŞEY  SÖYLESENİZE

Azra , meslektaşına işaret vererek açıklamayı kendisinin yapacağını belirtti. Doktor başını sallayarak uzaklaştı. Bu hareketle herkes anlamıştı bir şeylerin yolunda gitmediğini. Zehra Hanım tutamadı kendini;

Z.H:(bağıra bağıra ağlayarak)KIZIM...N'OLDU ONA ? BİR ŞEY OLDU... SÖYLEMİYORSUNUZ... BİR ŞEY OLDU KIZIMA

M:(bağıra bağıra ağlayarak)AZRA BİR ŞEY DE. REYYAN İYİ DE. 

A:Size gerçekleri söylemem gerek , yalan söyl-

M:NE GERÇEĞİ AZRA. NE SAÇMALIYORSUN SEN . İYİ REY-

A:(anlık sesini yükselterek)DEĞİL MİRAN...(duraksar alnını ovuşturur derin bir nefes alır ve sözüne devam eder) Yoğun bakıma alacağız. Zor bir doğum oldu oldukça zor hem de. Çok zorladı Reyyan'ı.

Miran daha fazla dayanamadı bağıra bağıra dışarı çıktı. Hiç böyle hayal etmemişti. Gözünden akan yaşlar, karısının canı tehlikede olduğu için değil oğullarına  kavuşmanın verdiği mutlulukla akmalıydı. Böyle değil... Hiçbir şey böyle olmamalıydı. Kimseyi görmüyordu gözü. Öyle ki doğmasını iple çektiği her şeyden bir haber yavrusu bile gelmemişti aklına . Düşündüğü, düşünebildiği tek şey : REYYANIYDI...Sadece o.

Babası geldi yanına; Gel oğlum , gel bir gör yavrunu . Reyyan kadar onun da sana ihtiyacı var. Kimsesiz gibi durmasın o küvezde . Duysun kokunu. Güç alsın senden , sen de ondan . Birbirinizden aldığınız destekle bekleyin Reyyan'ı. Onun ikinize ihtiyacı var.

İşte o an dank etmişti Miran'a oğlunun ona ihtiyacı olduğu .Bir hışım ayaklandı.

M:Oğlumun bana ihtiyacı var...Benim de ona. Haklısın ama Benim Reyyan'ı da görmem lazım baba.

Hazar B:Gel seni Umut'a götüreyim. O arada da gidip doktorlardan izin alayım tamam mı oğlum? 

Miran'ın artık konuşacak gücü kalmamıştı. Sadece başını sallayarak onayladı babasını. Hazar çekti sarıldı oğluna güç vermek istercesine . Ardından girdiler içeri. Umut'un olduğu yere doğru yol aldılar. O korkunun , acının içinde de olsa bir merak , mutluluk sarmıştı Miran'ı. Buruk bir mutluluk.  Reyyanın yanında olmamasının, o sırada canıyla uğraşmasının burukluğu .Nihayet geldiler küvezlerin olduğu yere. Miran gerekli önlemleri aldıktan sonra derin bir nefes çekerek girdi oğlunun yanına. Çok küçüktü UMUTu. Zar zor bastırdığı ağlama isteği kendini belli etmeye başlamıştı yine. Kucağına aldı küçük yavrusunu. Dolmuş gözleriyle, seyretti kucağındaki bebeğini. Kokladı, derin derin içine çekti cennet kokusunu. 

M:UMUTum. Hoş geldin babacım . Annenin bize ihtiyacı var , bizim de ona değil mi ?(gözlerinden yaşlar firar etti) Annen bizi bırakmaz değil mi babacım ? Gitmez değil mi kardeşinin yanına? Annesiz bırakmaz BİZİ değil mi ? (kucağındaki bebeğinin mızırdanmasıyla) tamam tamam , ağlama babacım. Kavuşacağız annene . Acı ile girdiğimiz hastaneden mutlulukla çıkacağız.(son sözleri temenniden çok dua gibiydi genç adamın.)

Yavaşça yerine yatırdı bebeğini. Son bir kez daha soludu kokusunu. 

M:Bir dahakine annen de olacak  yanımda .(küçük elini tuttu )Beraber saracağız seni bebeğim. Biz gelene kadar korkma burada, tamam mı?(küçük ellerine bir öpücük kondurdu.) 

Kapıdan çıkarken son bir bakış attı yavrusuna ve Reyyan'ının yanına doğru yol aldı.





REYMİR Hayali Senaryo 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin