Lanetli

151 6 1
                                    

Melekler ve şeytanların bir arada yaşadığı bu dünyada kahramanımız Mehmet tepesindeki milyonlarca parıldıyan yıldıza bakıyordu.Çok şanslı olduğunu düşündü.Çünkü bu gece hava bulutsuzdu.Mehmetin altındaki çimler yavaş yavaş onu rahatsız etmeye başladı ve ayağa kalktı.Biraz ilerdeki yüzeyi tahta gibi dümdüz olan gölün kenarına su içmeye gitti.

Su içmek için eğildiğinde yansımasını gördü ve sakallarının uzadığını düşündü

, o lanetli gözlerini gördü.Yeni Ay geceleri gözleri kandan bile kırmızıydı.Buda Mehmetin ortalama her 28 günde bir ormanda olması demekti.Çevredeki kişiler Mehmetin gözlerini gördüğünde onun lanetli olduğunu düşünüp dışlıyorlardı.

Bu yüzden Mehmet çok dikkatli olmalıydı. Şimdiki evi Mehmetin 3.eviydi eğer buradada yakalanırsa nereye gideceğini bilemiyordu.

Mehmet bunları düşününce bir anda dayanamayıp sudaki yansımasına vurdu ve yansıması dalgalarla belirsiz hale geldi.Ayağa kalktı ve saçlarını düzeltti.

Mistik ve büyüleyici bu dünyada yaşamak çok zordu.Mehmet'i toplum küçük yaşta dışladığı için kendini bu dünyanın tam da ortasında buldu.Ama pes etmedi , çalıştı , çabaladı ve karanlık ormanlarda yaşamayı öğrendi.Ama bu kızıl gözlere sürekli kızmıyordu.Çünkü gözlerini diğer gözlerden farklı kılan başka özellikleri de vardı.Yeni Ay gecelerinde Mehmet için karanlık diye birşey yoktu.

Mehmet az önce oturduğu yere döndü ve sırt çantasını toplayıp, uzun yayını eline aldı.Acıkmıştı ve avlanması gerekiyordu.

Av konusunda çok tecrübeliydi, geçen gece ormana koyduğu el yapımı tuzaklarının her birine teker teker baktı, ama hepsi boştu. Bu yüzden bu gece yayı ile avlanacaktı ve geceleri en kolay av ulugeyikti. Mehmet nasıl avlanacağını düşünürken bir anda dikkati dağıldı. Çünkü, sağ tarafındaki çamın arkasında bir şeyin olduğunu hissetti. Ağaçtan dikkatlice uzaklaştı ve yayını gerip seslendi;

-Orada olduğunu biliyorum ağacın arkasından çık.

Ağaçtan çıtırtılar gelmeye başladı. Arkasından bembeyaz suratlı ve karanlık bir dumandan ibaret vücudu ile Şekil Değiştiren çıktı. Mehmetin üzerine doğru ilerlemeye başladı. Mehmet'e doğru ilerlerken sinir bozucu bir şekilde gülüyordu.Mehmet;

-Dur ! Dur ! Diye bağırdı.

Ama şekil değiştiren dahada hızlanarak Mehmet'e ilerledi. Mehmet dayanamayıp oku attı ama Şekil Değiştirenin dumandan bedeninin içinden geçti ve ağaca saplandı. Mehmetin korkusu artmaya başladı. Artık dayanamayıp eğildi ve kafasını bacaklarının arasına alıp, lanetli gözlerini kapattı. Bir anda şekil değiştirenin sinir bozucu gülüşü yok oldu. Mehmet tedirgin bir şekilde gözlerini açtı ve etrafta şekil değiştireni göremedi. Ayağa kalktı ve ağaca saplanan okunu alırken şekil değiştirenin saklandığı ağacın arkasından sesler geldiğini fark etti. Dikkatli bir şekilde ağacın arkasına gitti. Gördüğü manzaraya çok şaşırdı bir ulu geyik yerde yatıyordu ve kafası yoktu. Bunu şekil değiştiren mi yapmıştı bilemiyordu ama ulugeyikten et almalıydı çok açtı. Kemerine sıkıştırdığı hançerini aldı ve et parçaları kesmeye başladı. Et parçalarını sırt çantasına koyup kasabanın girişindeki derme çatma ormancı kulübesine doğru yürümeye başladı.Kulübeye geldiğinde güneşin ilk ışıkları yeryüzüne inmeye başlamıştı. Mehmet hemen geyiğin etlerini kulübenin önündeki kamp ateşinde pişirmeye başladı. Eti yedikten sonra kulübesine girdi. Kulübe tek odaydı ve içerisi tozluydu ama Mehmet kulübeden çok memnundu çünkü kulübe kasaba merkezinden uzak karanlık ormana yakındı. Mehmet yerdeki samanların üzerine yattı ve uykuya daldı. Sabah olmuştu Mehmet uykusundan ağlayarak uyandı çünkü yine onu görmüştü Annesini

Her ne olursa olsun 15 yaşına kadar bakmıştı annesi Mehmete. Mehmetin iyi bir çocuk olduğunu savunduğu için yargısız infaz edilmişti. Annesi öldürüldükten sonra Mehmet kasabayı terk etmişti. Yeni bir kasabaya gelmişti. Annesini kaybedeli tam 4 yıl olmuştu. Acısı hala öldürüldüğü gün gibiydi çünkü Annesinin ölümüne Mehmet sebeb olmuştu. Daha sonra aklına Babası geldi. Babasını hiç görmemişti, belkide Babasıda ölmüştü. Mehmet bunları düşünürken ayağa kalktı ve üstündeki samanları temizledi. Evin kapısına doğru yönelip kapıyı açtı. Çok şaşkındı çünkü kapının önünde turuncu saçlı bir kız baygın bir şekilde yatıyordu. Mehmet ne yapacağını bilemedi biraz düşündükten sonra yeni ay gecesine 1 ay olduğuna karar verdi. Mehmet kızı kucağına alıp içeri taşıdı. Kızı samanların üzerine bıraktığında, kızın parmaklarında ve avuç içlerinde derin kesikler, vücudunda morluklar fark etti. Çok merak ediyordu

-Bu kız neden bu halde ? Dedi. Kendi kendine.

Merakının yanında tedirginlikte vardı. Kızı eve almaması gerekiyordu. Mehmet hemen etraftaki kumaşlardan yırttığı parçalarla kızın yaralarını sardı. Mehmet tam 3 gün boyunca kızla ilgilendi ama kızda hiçbir tepki yoktu. Mehmet akşam kızın elini tuttuğunda kızın göz kapakları açıldı. Mehmetin yüzümde kocaman bir gülücük oluşacakken kız bir anda bağırmaya başladı. İmdat ! Çığlıkları atıyordu. Mehmet'i yanlış anlamıştı. Mehmet ne yapacağını bilemedi ve kızın ağzını eliyle kapattı. Kıza,

-Sessiz ol ! Sana zarar vermeyeceğim. dedi.

Kız Mehmet'e kafasıyla sessiz olacağını imâ etti. Mehmet elini çekti. Kız tedirgin bir şekilde;

Kız-Beni, sen mi kurtardın.

Mehmet-Evet, seni kapımın önünde buldum.

Kız-Hatırlamıyorum !

Diyerek ağlamaya başladı. Mehmet kızın ağlamasını istemiyordu ve konuyu dağıtmak için değiştirdi.

Mehmet- Aç mısın ?

Kız- Çok açım. Dedi.

Mehmet arkasındaki etleri alarak, al ozaman bunları ye dedi. Kız Mehmetin ellerindeki yemeği görünce hemen önüne alıp yemeğe başladı. Saatler geçti ama kız hâlâ yiyordu. Mehmet doymayacağından endişeliydi 2 günlük erzağı bitirmişti. Kız biraz çekinerek;

Kız- Ben Simge

Mehmet- Bende Mehmet. Sana bunları kim yaptı ?

Simge- Arkadaşımla beraber Kuzey topraklarındaki bir şifacı kabilesinden geliyorum.Arkadaşım ve beni yakaladılar ve işkence ettiler. Arkadaşım dayanamayıp görevlilerin üzerine yürüyüp intihar etti. Bende o karmaşadan yararlanıp kaçtım.

Mehmet- Ellerindeki kesiklerin neden olduğu anlaşıldı.

Simge- Hangi kesikler.

Diyerek gülmeye başladı. Mehmet inanamıyordu kesikler elinde yoktu. Simge Mehmetin şaşkınlığını görünce bir açıklama yapma gereksinimi duydu.

Simge- Biz şifacılar aslında büyü yeteneği olan insanlarız ama yeteneklerimizi şifa için kullanırız.

Mehmet yavaş yavaş anlamaya başladı. Ama şaşkındı kendisi gibi farklı özellikleri olan insanların olması onu daha çok şaşırttı.

Mehmet- Bu bölgedeki tüm kasabalar farklı yetenekleri olan insanları şeytanlık ve cadılıkla suçlarlar. Dedi

Simge- Benim kuzeydeki kabileme gitmem gerekiyor.

Mehmet- Kuzey çok uzağımızda ve yollar çok tehlikeli insanlarla dolu tek başına gidemezsin.

Simge- Ama gitmem gerekiyor. Dedi.

Mehmet Simgeyi tek başına yollayamazdı. Simgenin çok iyi birisi olduğunu düşünüyordu, Simgeyle beraber kuzeydeki kabileye gitmeye karar verdi. Belkide kuzeyde gerçek kimliğini gizlemesine gerek kalmayacaktı. Mehmet kendinden emin bir şekilde;

Mehmet- Seninle gelmeye karar verdim. Hazırlanmaya başlayalım. Kuzeye ulaşmak çok zor olacak. Dedi.

Lanetli GözlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin