Hayatımızı sonlandırmak çoğunlukla değişiklik gösterir. Bazen kimileri eceli ile ölürken, bazıları ise isteyerek ölümün kollarına kendini bırakırdı. Bu durum, genellikle hayata olan umudunuzun ya da beklentilerinizin hiçbirinin karşılanmaması üzerine verdiğiniz bir karardır. Peki, ben neye göre mi karar verdim?
4 SAAT ÖNCE:
Evet, evde durup kendime bakmam zaten yeteri kadar zamanımı almışken, çoktan gıcık ağabeyim kapıma dayandı.
"Seni mi bekleyeceğiz?!"
"Geliyorum, dedim ya!"
Kapıyı açıp odamdan çıktığımda merdivenlerin olduğu yere geldim. O sırada iki üvey ağabeyim de bana bakıyordu. Sonra aralarında başlayan ufak kavgayla onları geride bırakmaya karar verdim.
"Ben eşlik etmeyecek miyim?"
"Lüzumu yok. En büyük ben olduğumdan, benim eşlik etmem daha uygun olacaktır."
Bunun tartışmasını mı yapıyorsunuz? Cidden mi? Ayağımda ki yüksek topuklar merdivenin son basamağından ayrıldığında, kulaklarım her gün duyduğum iğrenç sesle irkildi.
"Tatlı kızım, her zaman ki gibi göz kamaştırıcı!"
Dilinden damlayan yalanlar o kadar iğrençti ki, bütün bunları babamın gözüne girmek için söylediğinden bahsetmiyorum bile...
Üzerimde bulunan hafif tül kırmızı kollar, küçük ağabeyim tarafından tutulup kendisine doğru yakınlaştırıldı.
"Ben senin eşinim!"
"Ne?"
"Son karar verildi."
Aoron bazı zamanlar çok gıcık oluyorsun ve bu çok hoş.
"Ama ben en büyük ağabeyimle gitmek istiyordum."
Bana suratındaki en soğuk bakışlarından birisini atarken, araya giren büyük ağabeyim oldu.
"O zaman benimle geliyorsun, Yurina?"
"Evet!"
Böylece yeni sürülmüş ojeli ellerim, narince evin büyük ağabeyi Edward Roy Evans tarafından tutuldu.
~ ~ ~
5 kişinin sığdığı, sessiz limuzin aniden iş şirketinin 20. yıl kutlama partisinin olduğu otelin önünde durdu. Walton Holding'in sahibi Tougho ve babam oldukça yakındı. Bu yüzden katılmamamız tuhaf olurdu. Babam ve üvey annem hızlıca çıktığında ben ve büyük ağabeyimde arkalarından gittik.
Kameralar yüzümde flashlarla patlarken hepimiz en doğal duran, sahte gülümsememizi onlara sunuyorduk. Büyük üvey ağabeyimin kolunda ilerliyordum. Babam hemen önümde 2. eşi Violet Sarah Evans ile kol kola ilerliyordu. Sarı giydiği parlak elbisesi o kadar dardı ki, belki de yırtılır diye onun için endişeleniyordum. Pek hoş değildi ama bu gün uyarımı aldım. Zaten cezam yeni bitti. Bu yüzden uslu olmak ve ağabeylerimin sözlerini dinlemek zorundaydım.
Bilerek partinin en köşesine gitmek için ilerlediğim anda ağabeyim tarafından uyarıldım. Kolumdan hızlıca tutarak beni kendine çekti. Baştan aşağı kuşandığı siyah takım elbise, benim kan kırmızısı rengindeki parlak gece elbisemin yırtmacı ile çakıştı. Bilerek bacağını oraya hedef aldığından o kadar emindim ki.
"Sakın bu gün odadan çıkma yasağının yeni kalktığını unutma."
Ona bariz ama bir o kadarda düşmanca bir gülümseme sundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Rope Of Fate | Diabolik Lovers
Fanfiction'Sadece ilerliyorum. Neden veya niçin olduğunu sorgulamadan. Ne zaman başladı? Koridorda ilerlerken gözüme sadece merdivenler çarpıyordu.' 'O an sanki onunla beraber bir kurtuluş ipiyle birbirimize bağlandığımızı hissettim. Hem benim, hem de onun iç...