9.0

588 49 11
                                    


~

3 haftalık tatilimizin 2 haftası çoktan dolmuştu. Şuanda da Lisa yanımda çoktan uyumuştu ve saat neredeyse 2'ye yaklaşıyordu. Yarın sabah Bali adalarında olacaktık ve uykusuz bir şekilde gezmek istemezdim. Fakat düşünmekten asla uyku tutmamıştı ve oda üzerime üzerime geldiğinden altıma eşofmanımı geçirip omuzlarıma da bir şal atıp dışarıya çıktım.

Buraya geldiğimizden beri bana ne olduğuna anlam veremiyordum. Garip bir şekilde Jungkook'a bağlandığımı hissediyordum ve bu kadar kısa sürede hissettirdiği duyguların bünyeme ağır gelmesinden korkmuştum. Gerçi gemideki 1 gün dışardaki 3 güne bedeldi orası kesindi. Fakat yine de bu duygulara bir ad vermek istemediğimden 2 gündür köşe bucak Jungkook'tan kaçıyordum.

Muhtemelen ondan kaçtığımın farkındaydı. Hatta içinden benim bir sorunlu gibi davrandığımı bile düşünüyor olabilirdi.

Eğer birkaç gün yüzünü görmezsem, düşünmeyi bırakırım ve sadece herkesin herkese duyabileceği tarzdan basit bir hoşlantı olduğunun farkına varırım diye düşünmüştüm. Fakat aklım daha da karman çorman olmuştu şu 2 günde.

Temiz okyanus havasını soluyabileceğim ve yıldızları rahatça izleyebileceğim tek yer olan arka güverteye çıktım.

Fakat anlaşılan o ki yalnız değildim ve bu görüntü aklıma ilk zamanlar yaşadığım bar olayını getirmişti.

Tam çıkmaya yelteniyordum ki Jungkook'un bana seslenmesiyle olduğum yere çakıldığımı hissettim. Demek ki demirlere yaslanmış okyanusu seyreden kişi Jungkook'tu. 2 gündür köşe bucak kaçtığım çocuğa böyle bir saatte böyle bir anda yakalanmak kahkaha atma isteği uyandırmıştı bir an için.

"Rosé?" kapıdan dönüp yanına doğru ilerledim.

"Hey, " sesim pürüzlü çıkınca yutkunup devam ettim "Anlaşılan birilerini daha uyku tutmamış." sonsuza kadar gözlerine bakamayacakmışım gibi hissettiğimden sadece denizi izliyordum.

"Öyle, bu sıralar aklımı kurcalayan bir şeyler var." düz bir sesle söylediği şeylerden sonra sessiz kalmayı tercih ettim. Aklını kurculayan bir sürü şey olabilirdi insanın. Fakat özeline girip rahatsız etmek istemiyordum.

"Seni niçin uyku tutmadı?" diye devam etti.

"Bilmem, deniz tuttu galiba. "

Tamamen yalandı. Fakat ona, seni düşüdüğümden uyku tutmuyor diyemeyeceğim için böyle saçma bir yalana başvurmuştum.

Bir an için bir şey söyleyip söylememek arasında kaldığını hissetmiştim. Fakat sessiz kalmayı tercih etti.

Ona karşı tavır yapamazdım. Sonuçta o arkadaş olduğumuzu düşünüyordu ve ben de durduk yere bunu bozmak istemiyordum. Hatta şuanda 2 gündür kaçmamın bile ne kadar gereksiz olduğunun farkına varmıştım. Evet evet, kesinlikle soğuk yapmamalı ve duygularımı bir kenara koymayı denemeliydim. Biraz daha neşeli bir sesle devam ettim.

"Bugün tatil boyunca ilk defa denize giricez. Ne hissediyorsun? Ben doğrusu çok heyecanlıyım."

Diyecek başka hiçbir şey bulamadığım için kendime küfürler saydırıyordum ki o da birkaç saniye avel avel yüzüme bakıp sonrasında asla bozmadan gayet sıcakkanlı bir sesle yanıtladı.

"Evet, deniz iyidir. Ben de havuza girmeyi pek sevmem."

Evet bu kadar.

Konuşmayı bir şekilde devam ettirmem lazımdı fakat aramızdaki boşluk bariz bir şekilde hissediliyordu.

Bir müddet sessizce dalga seslerini dinledik. Yandan bakışlarını hissedebiliyordum.

"İki-"

"Senc-"

Aynı anda konuşmamızın üzerine diyeceği şeyin ne olduğunu anlamıştım bile. Ama önce ben konuşursam konu çok başka yerlere sapacağından onu konuşturmalıydım.

"Evet?" demişti.

"Ben önemli bir şey söylemeyecektim sen söyle lütfen."

"Pekala," derin bir nefes alıp devam etti " İki gündür neden benden kaçıyorsun Rosé?"

Bu soruyu yanıtlayamazdım. Sonuna kadar inkar yöntemi her zaman işe yarardı.

"Senden kaçtığım falan yok Jungkook. Sadece birkaç gündür kendimi pek iyi hissetmiyordum. Genel anlamda yani. Seninle asla alakalı değil." sözlerime inanmış mıydı kestirememiştim kendimden emin bakışlarım üzerine daha fazla sorup uzatmak istememiş olmalıydı ki sadece kafa sallayıp hafifçe gülümsedi.

Sonrasında yeniden normal bir şekilde muhabbet etmeye başlamıştık. Ve ben sanırım onunla sohbet etmeyi özlemiştim. Yarım saat kadar ettiğimiz sohbetin ardından yavaş yavaş esnemeye başladığımı görünce ayrılıp odalarımıza geri döndük.

Omuzlarımdan kalkan yük sayesinde derin ve güzel bir uykuya dalabildim.

~

Bu kısa geçiş bölümü tarzı bir bölüm olmasına rağmen Rosé'nin Jungkook'a karşı boş olmadığını fark etmesi açısından önemliydi. Birkaç gün yeni bölüm atamayabilirim derslerimin yoğunluğundan ötürü fakat bir sonraki bölüm Bali adasında yaşanacakları anlatacağım uzun bir bölüm olacak. Beklemede kalın :*

sueño de verano /rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin