20.0

502 68 47
                                    

"Dün Taehyung'la konuştuk..." Lisa bir yandan rujunu sürmeye çalışırken konuşmuştu.Söylediği şey ilgimi çektiği için bakışlarımı Lisa'ya çevirdim.

"O günden sonra, hiçbir suçunun olmadığını bildiğin halde dönmedin değil mi?"

"Evet biliyorum, saçma davrandım. Fakat ne yapabilirim Rosie? En yakın aradaşım bu haldeyken bir de onunla konuşamazdım. Sonuçta en yakın arkadaşından bahsediyoruz, bir şeylerini sakladığından şüphelendim. Ayrıca kafam çok karışıktı.Sanırım korkaklık ettim..." derin bir nefes verip devam etti. "Sonradan sinir harbiyle böyle bir şey yapmak mantıksız geldiği için engelini kaldırdım. Sonra bunu görünce beni aradı,konuştuk biraz. Hiçbir suçu olmamasına rağmen kaçtığım için pişman olduğumu söyledim. Kısacası barıştık gibi.."

"Bunu yapman çok iyi olmuş Lili." kısa bir duraksamanın ardından devam ettim. "Sırf benim yüzümden böyle bir şey yaptığını düşünmek çok kötü hissettiriyordu."

Muhtemelen Jungkook'la alakalı da konuşmuşlardı. Fakat kızlarla şu iki ay boyunca yaptığımız tüm konuşmalarda, onunla alakalı bir şeylerden bahsedecek gibi olduklarında her seferinde susturduğum için sonradan konusunu açmamaya başlamışlardı.

Fakat ne halde olduğunu da deli gibi merak ettiğim için bundan birazcık pişmanlık duymuştum.

"Hazırsan çıkalım haydi, çocuklar aşağıda bizi bekliyorlar."

Bu gece Aidan'ın üniversiteden arkadaşlarının vereceği bir partiye katılacaktık. Fakat bu öyle çok büyük bir parti değildi aksine buradaki son gecemiz olduğundan küçük, kutlama tarzı bir şey olacaktı.

Evet, bugün Avustralya'daki son günümüzdü.Zaman o kadar hızlı akıp gitmişti ki geçmez dediğim iki ay göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti.Ayrıca Aidan ve Lucas, gelişimizin üçüncü haftasında sarhoş olduğum bir anımda Jungkook'u öğrenmişlerdi ve o andan sonra bir dakika bile boş bırakmamışlardı.

Mesela bir gün, aşk acısının üstesinden holiganların arasında kalırsan gelirsin ancak diyerek asla anlamadığım bir şekilde futbol maçına götürmüşlerdi beni. Sanırım hayatımda yaşadığım en saçma anlardan biri olabilirdi çünkü midesi ağızlarından fırlayacakmışçasına böğüren kaba saba tiplerin arasında kalmıştım fakat sonradan beni neden buraya getirdiklerini anlayınca başlamıştım Jungkook'a ana avrat küfretmeye. Her ettiğim küfürle sanki omuzlarımdan bir yük kalkmış gibi hissetmiştim...Yanlış anlaşılmasın, normalde öyle ulu orta küfür kullanan bir insan asla değildim fakat ortam aşırı teşvik etmişti ve sonuç olarak yapmıştım işte. Ayrıca inanılmaz eğlenceli gelmişti.

Sonunda herkes hazır olunca hep birlikte arabaya doluşup Joey'nin evine vardık.

Açıkçası yarın uçağımız Kore saatine göre akşamüstü 4'te olduğundan ve daha doğru düzgün eşyaları toplayamadığımızdan bugün sakin sakin takılmayı düşünüyordum.

Bizimkiler dışında ortamda bir tek Joey ve Lydia'yı tanıyordum. Geri kalanlarla da kısaca tanıştıktan sonra herkes kafasına göre takılmaya başlamıştı. Bir yandan mısırımı yerken bir yandan da isminin Felix olduğunu öğrendiğim sevimli bir çocukla muhabbet ediyordum.

"Demek hukuk okuyorsun Kore'de...Zor olmadı mı senin için? Yani demek istediğim bir anda tüm düzenin buraya kuruluyken Kore'ye gitmek?" diye sormuştu.

"Başta inan bana çok zorlandım. Çünkü o zamana kadar Kore'ye gitmek gibi bir planım hiç olmamıştı. Fakat çok büyük ve başarılı bir lisede burs kazanınca ortaokul öğretmenimin ikna etmesiyle bir anda kendimi Kore'de buldum.." ilk kez tek başıma Kore'ye ayak bastığım günü hatırlayınca garip hissetmiştim.

sueño de verano /rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin