Ben geldim! Uwaaaahh~
Yiğit'in peşinden gidecek cesareti kendimde bulamamıştım. Ne yalan söyleyeyim bana bu şekilde değer veren birisi olması fikri hoşuma gitmiyor değildi ama bu kişinin Yiğit olması...
Şoktan çıkıp sınıfa doğru ilerlemeye başladım öğlenin hemencecik gelmesi için can atıyordum çünkü Doğu ile acilen konuşmamız gerekiyordu. Sınıfa girdiğimde herkes ayaktaydı, ne olduğunu pek anlayamamıştım. Gözlerim Selin'i -sınıfta yönelimimi bilen tek kişi, yani ben öyle sanmıştım- bulunca yanına gittim.
N'oluyor kızım burda, bütün sınıf niye ayakta?
Ya, sınavlarda kopya falan çekildiği için karışık yer değişimi yapıcaklarmış, kura falan çekecekmişiz!
Oha, bir oturma planı için yapılan prodüksiyona gel! Ne o kelebek sistemi götlerine mi kaçmış, ne bu atraksiyon şimdi?
Off aslanım be, bir bilsem ben de...
Hocanın içeri girmesiyle herkes kapıya doğru dönmüştü. Hoca sınıfı yarıya bölmüştü sınıfın yarısı kura çekecek yarısı da kendisini kimin çekeceğini bekliyordu. Selin ve ben kura çekenlerdendik bu da birlikte oturma şansımızı ortadan kaldırmıştı. Bir süre sıramızın gelmesini beklemiştik. Sıra önce Selin'e sonra bana gelecekti. Selin'e Melis çıkmıştı. İkisi çok yakın arkadaşlardı sanırım bu kura meselesi bir tek onlara yaramıştı. Sıra bana geldiğinde pek umursamamıştım. Sınıfta zaten pek bir kişiyle konuştuğum yoktu bu sayede de kimseyle sorunum olmuyordu ve Yiğit'in ismini çekme ihtimalimde oldukça düşüktü. O kadar kağıt içinden Yiğit mi denk gelecekti yani! Yok canım!
Sırf Yiğit denk gelmesin diye kağıtları iyice karıştırdım. (Keşke bu jojuk kadar şanslı olabilsem) elime aldığım kağıtta yazan YİĞİT yazısıyla kendimi camdan atma isteğime zar zor engel olmaya ve sakin kalmaya çalışırken kağıttaki ismi sesli bir şekilde sınıfa okudum. Yiğit'in de şaşırdığı her halinden belliydi, şaşkınlıkla büyüyen gözleri ve mutlulukla açılmış ağzı ile beklentiyle bana bakıyordu. Yüzüne çok bakmamaya çalışarak çantamı sıranın kenarındaki küçük demire astım. Belli etmemeye çalışsa da yaşadığı keyfi görmemek imkansızdı. Düşüncelerimin arasında ağzımın kurumasıyla çantamdan açılmamış bir su şişesi çıkartmıştım. Ama gücüm açmaya bir türlü yetmiyordu. Yiğit bana doğru döndü elini bana doğru uzattı, şişeyi vermemi ima ederek. Bir klişeyi daha kaldıramazdım! Hemen önümüzde oturan Selin'den -istese çıplak elle adam doğrar- yardım istedim. Ne olduğunu az çok tahmin etmiş olacak ki yüzündeki piçimtırak sırıtışla açıtığı su şişesini bana geri uzattı. Yiğit'in birkaç dakika önceki keyifli halinden eser yoktu. Sanırım onu biraz bozmuştum ama böylesi daha iyiydi benim için.
Teneffüse girmiştik yani öğle arasına bir ders kalmıştı. Yiğit yanımda bir kitaba gömülmüştü, her bir satırı ayrı bir heycanla okuyor gibiydi. Hiçbir mimiği oynamıyordu ama yeşillerinden belli oluyordu heycanı. Hesapta uyumak için kafamı sıraya koymuştum ama onu incelemeden duramıyordum, o gerçekten farklıydı. Kafasını bana doğru çevirdiğinde hemen gözlerimi kapatıp uyuyor taklidi yapmıştım. Az kalsın yakalanıyordum. Duyduğum seslerden elindeki kitabı kapattığını anlayabilmiştim, elini saçlarımda hissettiğimde kaskatı kesilmiştim. Yavaş bir şekilde okşuyordu saçlarımı, yüz ifadesini görmek için gözlerimi onun anlamayacağı bir seviyede açtım. Yüzünde buruk bir ifade vardı, arada bir iç çekiyordu. Onu bu halde görmek biraz canımı yakmıştı. Elini saçlarımdan çekip sıradan kalktı, bir ya da iki dakika sonra elinde askılardan aldığı hırkası ile yeniden geldi. İnce hırkayı dikkatlice üzerime örttükten sonra bir süre daha öylece bekleyip sınıftan dışarı çıktı. O gittiğinde tuttuğum nefesimi ancak verebilmiştim. Hırkanın kokusunu aldığımda yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamamıştım. Limon kokusu...
Çok güzel kokuyordu. Zil çaldığında Yiğit sınıfa girmişti. Uyanmama rağmen -ki hiç uyumamıştım- hırksını üzerimden kaldırmamam onu memnun etmiş gibi duruyordu. Yanıma geldiğinde önüme bir çikolata barı koymuştu. Bu benim en sevdiklerimdendi. Ona doğru döndüdüm.Teşekkür ed-
Teşekkür etme, çok halsiz görünüyordun ve bütün teneffüs boyunca uyudun. Bununla öğle arasına kadar idare etmeye çalış. Öğlen de bir şeyler yemelisin tamam mı?
Şaşırmıştım, onu ilk defa bu kadar ciddi görüyordum, genelde daha sessizdi. Ona hayır demek imkansız gibiydi o an. Bana verdiği çikolatayı açıp yemeğe basladım. O da beni izliyor endişeli bakışlarını üzerimden çekmiyordu. Kendimi suçlu hissetmiştim, boşu boşuna endişelenmesine sebep olmuştum.
Ders matematikti, hocanın tahtaya yazdığı destansı soruyla bütün sınıf saf saf tahtaya bakıyordu. Yiğit'in aniden kalkan eliyle bütün sınıf şaşkına dönmüştü. Hocanın soruyu yazmayı bitirmesinin üzerinden 2 dakika geçmemişti bile! Yiğit'in cevabı söylemesi ve bunun üzerine cevabının doğru çıkması sınıfı daha da çıldırtmıştı.
Yuh ama! Ebenin örekesi yani Yiğit!
Selin'in çıkışıyla sınıftaki sesler iyice artmıştı. Bütün sınıf bağıra bağıra Yiğit' bela(!) okuyordu. Yiğit'in ise tek yaptığı gülümseyip soruyu bana anlatmaktı.
Öğlen arasına girilmesiyle Doğu ile koridorda buluşup kantine indik. Yaşananları anlattığımda şoka giren Doğu şüphe ile bana baktı
Siz bana şaka falan mı yapıyorsunuz acaba! Lan bir günde bu kadar aksiyonun olması yetmiyormuş gibi bunun altından Yiğit'in çıkması... Bir de bu öyle harala gürele bir herifte değil, öyle kendi halinde bir çocuk değil miydi bu?
Abi vallaha bilmiyorum ya, umulmadık taş hakkaten baş yarıyormuş.
İkimiz de gülmeye başlamıştık.
Caner bir şey diyeceğim. Şimdi sen bunların hepsini yapan kişinin Yiğit olduğunu çözdün değil mi?
Doğu ciddileşmişti.
Evet. Kesinlikle o!
Peki ya Yiğit senin bunu anladığının farkında mı?
Tam ağızımı açacakken elinde tost ve ayranla yanımızda beliren Yiğit ikimizi de şaşırtmıştı. Tostu ve ayranı bana uzattı.
Doğru düzgün beslenmiyorsun bile, sağlığına dikkat etmelisin. Tostu sevdiğin gibi karışık ve bol sucuklu yaptırdım, ama sevdiğin sodadan kalmamıştı ben de kolay yut diye ayran aldım.
İkimiz de donup kalmıştık. Doğu'nun suratındaki ifadenin fotoğrafını çekebilmek için neler vermezdim! Üzerindeki bakışlardan kurtulmak için stratejik bir hamle yaptı.
Selam Doğu.
Daha çok şaşıran Doğu omzuna vurmamla kendisine ancak gelebilmişti.
İ-iiyi, iyidir valla senden.
Ben de iyiyim, sağol. Caner'e dikkat et o tostu bitirsin bak.
Biz onun sakin ama etkili kurduğu cümlelerin altında ezilirken Yiğit yanımızdan ayrıldı.
Caner
Efendim
Benden sana bir arkadaş tavsiyesi, götünü kolla...
Darararam tam 885 kelime yazdım!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Kokusu |B×B|
Short StoryKitap eşcinsel karakterlerin hikayesini konu almaktadır. Bu tür konularda hassas veya homofobikeniz okumanız tavsiye edilmez.