uyumak

2.7K 220 468
                                    

heyecanla evin içinde bir sürü tur atarken elim ayağım titriyordu, karnım kasılmıştı. levi'ın gelecek olması beni bu denli heyecanlandırırken yanında nasıl davranacaktım bilmiyordum. önceden evimize birkaç kez gelmişti ama yanımda annem falan da vardı ve ondan çok hoşlanmadığım zamanlardı. şimdi ise ona deli gibi aşıkken ilk kez beraber yalnız kalacaktık bu yüzden kalbimin nasıl attığını hepinizin tahmin edebileceğini düşünüyorum.

üstümde tuhaf pijamalarım ile kalmamak için siyah bir eşofman giymiştim, evde rahat olmak önemliydi sonuçta. üstüme de baskılı bol bir tshirt giymiştim. saçlarım karışık ve tuhaf gözükmüyordu bu yüzden olduğu gibi bıraktım, tipim de fena gözükmüyordu pek.

salonun içinde bir sürü kez daha tur attıktan sonra yavaştan yorularak kendimi koltuğa bıraktım ve telefonumu elime aldım. bizim tayfa ise wp grubundan kendi aralarında sohbet ediyordu, onlara katıldım ve heyecanlı bir şekilde levi'ın geleceğini yazdım. birkaç dakika sonra kapı çaldığında derin nefes alarak telefonu bıraktım koltuğun üzerine ve ayağa kalkarak hızlı adımlarla kapıya ilerledim. kapıyı açtığımda karşımda levi'ı görmem ile kalbim daha da hızlı atmaya başlamıştı. saçları olduğu gibiydi, üzerinde beyaz bir gömlek ve altında da siyah kot pantolon vardı.

"selam, içeri gir." yana doğru kayıp yer verdikten sonra levi ayakkabılarını çıkartıp içeri geçti ve sırtında bulunan sırt çantasını çıkartarak üzerime doğru fırlattı. ne olduğunu anlamamıştım ama çantayı tuttuğumda poşet sesi gelmesi ile çantanın içinde bir şeyler olduğunu anlamıştım.

"daha iyi hissetmen için sevdiğin atıştırmalıklardan aldım. açsan istersen yemek hazırlayabilirim, aç değilsen de bunları yerken oyun oynayabiliriz."

söyledikleri ile kocaman gülümsedim. biraz soğuk bir görünümü vardı ama içten içe çok iyi kalpli bir insandı ve gösterdiği değeri hissedebiliyordum, verdiği değer kalbimi sıcacık edip karnımda kelebekleri uçuşturuyordu.

mutluluktan kocaman gülümseyip kısık sesle teşekkür ettim çünkü utanmıştım biraz. aç değildim bu yüzden salona doğru ilerleyerek oyun konsolundan birisini levi'a doğru uzattım ve sırt çantasının içinde bulunan poşeti de çıkarttım. poşeti tamamen dökerken cidden en sevdiğim atıştırmalıkları görmem ile levi'a bakıp gülümsemeye devam ettim. o da hafif bir tebessüm ile karşılık verdiğinde oyun konsolunu elime alıp televizyonda oyunu açmaya çalıştık.

levi'ı yaklaşık 1 senedir seviyordum. arkadaş grubumuz zaten 3 sene önce oluşmuştu, bunun 2 senesini onu yakın arkadaşım olarak düşünmüştüm sadece. fakat bir keresinde tüm ekip doğruluk ve cesaret oynadığımız zamanlar levi'a sürekli görev veriyorlardı. görevlerden birisi de benim yanağımı öpmekti, çok basit bir görev ben de gülüp geçiştirmeyi planlıyordum ama levi yanağımı öptüğünde kalbimin hızlanması ile tuhaf hissetmiştim, nadir rastladığım duygulardan birisiydi. bu şekilde ondan hoşlandığımı fark ederken 1 yıl içerisinde sırılsıklam aşık olmuştum zaten.

levi çok iyi kalpli birisi, bize çok değer veriyor ve sevgisini hissettiriyor, beni mutlu ediyor. onu her şekilde seviyorum, kusurlarıyla bile. gerçi pek kusuru olduğu da söylenemez.. cidden, o mükemmel bir insan. keşke sevgili olabilsek ama onu açılacak kadar cesaretli bir insan değilim maalesef.

uzun bir süre oyun oynadık sadece, tamamen sıradan iki arkadaş olarak geçinmiştik bu vakit içerisinde. oyun konsollarını bırakıp bitirdiğimiz atıştırmalıkların çöplerini çöp kutusuna attıktan sonra ikimiz de salonda bulunan koltuğa oturduk. ne yapacağımı ya da ne diyeceğimi bilemiyordum o yüzden levi'ın suratına boş boş bakmaya başladım.

"kafana takıyor musun o itirafı hâlâ?" takmıyordum, aslında birkaç saat öncesinde cidden üzülmüştüm çünkü iftiralar yemiştim ama kısa sürede levi tüm enerjimi geri yerine getirmişti ve o itirafı kafaya takmamaya başlamıştım.

"hayır hayır, senin sayende takmıyorum şu an. teşekkür ederim." tebessüm ettim ve yanına doğru yanaştım çünkü onun yanından ufak da olsa ayrılmak istemiyordum.

"annen nerede bu arada?"

"önemli birkaç işi olduğunu bu yüzden birkaç gün teyzemde kalması gerektiğini söyledi. yarın öğlen gelecek sanırım." kısa bir sohbet ettik fakat levi sessiz kalarak hiçbir şey demedi. acaba yanlış bir şey mi dedim diye içim içimi yerken ben de sessiz kalmaya devam ettim. o sırada koltuktan kalktı ve hiçbir şey dememeye devam ederek odama doğru yürüdü. ben de onu takip ederek koltuktan kalktım ve adımlarımı atmaya başladım.

"yanlış bir şey mi dedim? hiçbir şey söylemedin de.." overthinker bir insan olmamın sonuçları olarak böyle şeyler düşünüyordum ister istemez. içimi cidden bir gerilme sarmıştı. odaya vardığımız sırada yatağıma oturdu, kaşlarımı havaya kaldırarak meraklı bakışlarla onu süzdüm çünkü bir şey demeden yatağıma oturması tuhaf gelmişti. daha önce de odama pek sık girmemişti ve yatağıma da oturmamıştı çünkü.

"yo, ne alaka? uykum geldi sadece." bir şey olmadığını anlamam ile derin bir nefes verdim rahatlayarak. kendi kendime gerilim yaratmıştım cidden. fakat uykusu geldiyse evine gitmesi gerekmiyor muydu?

"evine git istersen, uykun gelmiş sonuçta."

"hayır gitmek istemiyorum. annen yarın geliyorsa bugün kalmamın pek sıkıntılı olacağını sanmıyorum." söyledikleri ile kalbim deli gibi atmaya başlamıştı çünkü daha önce levi hiç yatıya kalmamıştı. ne diyeceğimi şaşırırken sakin bir biçimde kalmak amaçlı içten içe kendimle savaşa girmiştim.

"o zaman şey, yatağımda uyu sen. ben de koltukta uyuyayım?"

"hayır. burada, yatağında ikimiz uyuyacağız."

"hA?" istemsiz çıkan yüksek ve tuhaf sesimle şaşkınca levi bana bakmıştı. şaşırmıştım cidden çünkü beraber uyuyacaktık? sevdiğim insan ile beraber? o kalp atışlarımı nasıl sakinleştirecektim ben?

"bir şey mi oldu?"

"hayır hayır. sadece şaşırdım ama mutlu oldum" kocaman gülümsedim, duygularımı daha fazla gizlememe gerek yoktu. tabii ki ona açılmayacaktım ama kendimi daha fazla sıkmayacaktım. hareketlerimden ondan hoşlandığımı anlayabilirdi ama pek umursamamayı seçtim bu seferlik. (pek anlatamadım ama daha fazla sıkmayacak kendini eren ve rahat davranmaya calısacak, levi onu sevdigini anlarsa diye bunca zaman hep kasıyordu kendini o yuzden)

yatakta çoktan yorganın altına girip yastığa kafasını koymuştu. ben de onu taklit ederek yorganın altına girdim ve yanına uzandım. levi'a gözlerimi diktim çünkü bir şey sormak istiyordum ama onun da bana bakmasını istemiştim.

sonunda gözlerini bana çevirdiğinde göz göze gelmiştik. "şey, sarılabilir miyiz?" bu soruyu sorduğumda düz bir cevapla ya evet ya hayır diyeceğini düşünmüştüm ama hiç beklemediğim bir hareket yapmıştı. bir şey demeden gülümsemişti ve kollarını bana doğru sararak iyice bedenime yanaşmıştı.

kalbim şimdiden deli gibi atmaya başlarken kocaman tebessüm etmiştim. şu an cidden bir rüyanın içinde olabilirdim, hayatımın en güzel dakikalarını yaşıyordum ve bunun bozulmasını hiç ama hiç istemiyordum. ben de kollarımı levi'a sardım ve kafamı göğsüne doğru yasladım.

"iyi geceler levi, seni cidden çok seviyorum." bunları söyledikten sonra kafam göğsüne yaslı olduğundan levi'ın tepkisini görememiştim. bir şey dediğini de duymamıştım ama pek umursamadım, gözlerimi yumdum ve kısa sürede kendimi uykuya teslim ettim.

OZUR DILERIM BİRAZ GEC ATTIM BÖLÜMÜ AMA YA ÜSENDİM YA DA VAKİT BULAMADİM CİDDEN OZURR DILERIM YBLERİ DAHA SIK ATMAYA CALİSCAMM yorumlarinizi bekliyorum :3
bi de ins yazım yanlısı yoktur

runaway | rirenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin