Değmesin ellerimiz...

1.1K 140 148
                                    

-39.Bölüm-

"Durumu nasıl?" diye sordu Yıldız.

"Şimdilik iyi, ama yirmi dört saat müşahade altında tutacağız."

"Hayati tehlikesi yok değil mi?"

"Dediğim gibi şimdilik bir sorun yok. Ben Paris'teki meslektaşlarımla da görüşeceğim. Kaza nedeniyle oluşmuş bir travma gibi gözüküyor."

"Peki teşekkürler."

Orta yaşlı doktor odadan çıktığında Yıldız hasta yatağının yanındaki sandalyeye oturdu. Bir eliyle adamın elini tutarken, diğer eliyle de adamın alnına yapışmış saçlarını düzeltiyordu.

Adam sessiz sedasız yatmaya devam etti. Bir saat kadar sonra kapı açıldı ve içeriye feryat figan bağırarak Deniz girdi. Yıldız öfkeyle yerinden sıçramıştı.

"Ne işin var burada?"

"Umut'a geldim." dedi kadın bakışlarını Kuzey'den ayırmayarak, bir kaç adım atıp yatağın yanına geldiğinde elini adama doğru uzattı. Yıldız kadının elini havada kapıp öfkeyle sıktı.

"Sakın kocama dokunma."

Kadın histerik bir kahkaha attı. "Kocan mı? Onu kandırabilirsin ama ben yemem canım. O senin kocan değil, Umut o.. Benim sevgilim."

Yıldız kadının söylediği şeylerle kaşlarını çattı.

"Se-sen ne.. ne çeşit bi manyaksın be?"

"Manyak olan sizsiniz!" diye haykırdı kadın, Yıldız göz ucuyla yatakta yatan adama baktı.

"Onun bir hayatı vardı. Çaldınız onu benden, burda kurmaca bir şeyin içine soktunuz."

"Ya sen ne anlatıyorsun?"

Deniz çantasından büyük bir fotoğraf albümü çıkardı.

"Bak, bak işte Umut o." dedi kadına fotoğrafları gösterirken.

Yıldız fotoğraflara baktığında gerçekten Deniz'in yanındaki adamın Kuzey olduğunu fark etti. Evet biraz farklıydı ama dikkatli bakmadığın sürece Kuzey'den bir farkı yoktu.

"Bu-bunlar ne zaman çekildi?"

Açtığı sayfadaki fotoğrafı Deniz'e gösterdi kadın.

"Üç sene önce." dedi Deniz gözleri dolu dolu "Siz onu benden almadan hemen önce."

Yıldız'ın kafası iyice karışırken giderek daha çok öfkelendiğini hissediyordu. Hızla Deniz'in yanına gidip kadını kolundan tutup odadan attı. Albümü de eline sıkıştırdığında öfkeyle tısladı.

"Bak sen kimsin, nasıl bir ruh hastasısın bilmiyorum. Ama içerideki adam benim kocam. Duydun mu? Benim. O yüzden şimdi ya kendi rızanla burdan gidersin, ya da ben güvenlik çağırıp seni attırırım buradan. Anladın mı?"

Deniz elindeki albümü göğsüne bastırdı. Bedenini bir titreme alırken bir şey demeden koridorda ilerlemeye başladı.

Yıldız başına giren şiddetli ağrıyla şakaklarını ovdu. Sıkıntıyla solurken odaya geri girmişti.

"Uyanda anlat artık ne olduğunu.." diye serzenişte bulundu kadın, "Kafayı yiyeceğim yoksa."

Saklı SevdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin