Olaydan yaklaşık 2 saat geçmesine rağmen hala minhonun dedikleri kulaklarımda yankılanıyordu.
Tek bir yere odaklanıp derin düşüncelere dalmıştım ki tam o an felix,seungmin ve jeongin ellerinde pasta ve mum ile içeri girdiler.
"Iyiki doğdun şapşal sincapp" hepsi aynı anda içeri dalıp bunu söylediğinde birden irkilmiştim.
"Ha ne?"
"Jisung bugün senin doğum günün yine hangi düşüncelere daldın." dedi jeongin
"H-hiçbişey..."
"Jisung yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun herneyse sonra bize anlatırsın şimdi senin doğum günün eğlenmen gerek."
Felix bunu dediğinde kafamı sallayarak onu onayladım.Mumları üfledikten sonra pastayı kesip hep beraber yedik.
"Annem gelmeden burayı toplayalım yoksa çok kızacak."
Aradan 1 dakika bile geçmeden etrafı toparlamaya çalışırken annemin içeri girmesi bir oldu.
Etrafa kısaca göz gezdirip çatık kaşlarıyla beni süzdü.
"Çabuk peşimden gel." kolumdan tutup beni yolun ortasına götürdü.Hemen peşimizden diğerleri de geldi.
"Rezil olmaya çok meraklısın herhalde."
"Ama anne bugün benim doğum günüm arkadaşlarım sadece kutlamak için geldi..."
"Neden senin gibi işe yaramaz birinin doğumunu kutlasınlar ki."
O an hiçbirşey diyemeyip sadece başımı eğmiştim...ve birden seungmin öne atıldı.
"Ona böyle demeye hakkınız yok.Sadece doğum günü kutladık ne var bunda."
"Siz karışmayın ben onun annesiyim."dedikten sonra bana dönüp konuşmaya devam etti
"Sana sadece dükkana bakmanı söyledim ama sen bu kadar basit bi işi bile beceremiyorsun."
Babam da annemin sesini duymuş olmalı ki çok geçmeden yanımıza geldi.Herkes sadece bizi izliyordu...
"Yinemi işten kaytarma peşindesin jisung.Sürekli aynı şeyi yapıp bizden özür dilemenden bıktım."
Ağlamaktan başka hiçbir şey yapamamıştım.Babamın birden kolumu kavramasyıla aniden irkildim.
"Peki madem bu iş sana zor geliyor gel benim yerime çalış ben dükkana bakarım."
Babam mezarlıkta çalışıyordu ve orası en son gitmek isteyeceğim yer bile olamazdı...
"Baba lütfen oraya gitmek istemiyorum özür dilerim bidaha yemin ederim hiç bişey yapmıycam."
"1 hafta orda çalışda aklın başına gelsin.Eğer sesini çıkartırsan 2 haftaya çıkarırım."
Kabul etmekten başka çarem yoktu...her ne kadar sevmesemde gitmek zorundaydım.
~
Ertesi günSabahın 6 sında annem beni uyandırmak için odama geldi.
"Hadi uyan daha işe gidiceksin yemek ye de orda bayılıp bize iş çıkartma."
Dün akşam ağlamaktan gözlerim şişmişti ve başım çok ağırıyordu.Yatağımdan çok zaman geçmeden kalkıp elimi yüzümü yıkadım.
Hemen duş alıp giyindim.Üstüme tamamen siyah rengi hakim olmuştu.Kısa bir sürede bikaç şey atıştırdıktan sonra kapüşonumu kafama çekerek hemen evden ayrıldım.
Mezarlığa geldiğimde yapmam gereken tek şey etrafı temizlemekti ama bugün bitmesi imkansızdı...
Küçük bir kulübenin içinde ihtiyacım olan herşey vardı.Gereken malzemeleri alıp hemen temizlemeye başladım.
1 saat geçmeden çok yorulmuştum.Su almak için mezarlığın karşısındaki markete gittim ama şansıma daha açılmamıştı.
"Hay şansımı seveyim."
Marketin önündeki kaldırıma biraz dinlenmek için oturdum.Yoldan nereyese hiç araba geçmiyordu.Bir süre daha oturduktan sonra işime devam etmek için mezarlığa geri döndüm.
Tam işime tekrar dönecekken biri arkamdan seslendi.
"Bakar mısınız?"
Arkamı döndüğümde neredeyse yaşıtım diyebileceğim bir kız duruyordu.Zayıftı ve bakımlıydı.
"Evet buyrun"
"Dün erkek arkadaşım buraya gelmek için evden çıktı ama dünden beri hiç eve gelmedi acaba siz onun buraya geldiğini gördünüz mü?"
"Kusura bakmayın bende daha yeni çalışmaya başladım dün burada değildim."
"Anladım teşekkürler." kız yavaşça uzaklaşırken fısıltısı kulaklarımı doldurdu.
"Minho nerdesin...?"
Bölüm sonu~
Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın 😿
Sizce nasıl gidiyor?
Aslında bu şekilde duygusal yapmak istememiştim daha çok eğlence katmak istedim ama neden böyle oldu bende bilmiyorum :"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Going Dumb (Minsung)
RomanceJisung ve çiçekler...minho ve mezarlık...bunlar onlar için bir sınavdı. Ama ne jisung çiçekleri severdi ne de minho mezarlığı.