çoğu şeyin başlangıcı, bizim dostluğumuzun sonuydu

1K 147 172
                                    

0.5

yağmurlu, sonbaharı iliklerine kadar yaşatan günlerdendi. tanıştıklarına belki on iki belki on beş gün olmuştu. daha tazeydi dostlukları. ciddi bağlarının arkasında çok güçlü duygular yatardı. birbirlerini dinlemekten ziyade, birbirlerini anlıyorlardı.

işte yine yağmur damlalarının altında bir siyah şemsiyeyle kaldırımda yürüyorlardı. belli bir rotaları yoktu, sadece sohbet ederek yürüyüş yapıyorlardı. evet, hava buna pekde elverişli değildi ama ikisi de sonbaharı çok severdi.

havanın yavaş yavaş karardığı vakitlerdi, çoğu kişi evine gidiyordu. deniz'in de rüzgar'ın de evlerinde bekleyecek kimseleri yoktu. bu da acele etmeye gerek olmadığını gösteriyordu. sohbetleri koyulaştıkça ortam yumuşuyor, gülmeye başlıyorlardı hatta. birbirlerine hatalarından, pişmanlıklarından bahsediyorlardı. yargılama yoktu, tersine anlayış gösteriyorlardı.

güzel, hatta onlara göre muhteşem günün bir sonu vardı, olmalıydı. onların dostluklarının olduğu gibi. yollarının kesiştiği noktada durdular. ikiside biliyordu, bu gece özel bir geceydi. sokağın ortasında ki saatin çanları zamanın yedi olduğunu göstererek çalıyordu. her şeyin ötesinde, yavaş yavaş çıkan ay kendini kolayca belli ediyordu. ağaçlar rüzgarla birlikte sallanıyordu.

o gecenin son yağmur damlası düştüğünde iki gencin dudakları bir oldu. sadece dudakları mı? gözyaşları bile bir oldu o an. ikisi de bilmezdi, bu romantik işleri. sadece birbirlerini sevdiklerini kalplerine kadar hissettiler. tanrı, deniz'i kabuslarından arındırdı o gece. rüzgar'a ise en güzel rüyaların beden bulmuş halini hediye etmişti, deniz'i.

dudaklarını ayırıp, alınlarını birbirlerine yasladılar. ne bilsinler, ne yapacaklarını? masumca sıkı sıkı sarıldılar. kavuşmadan çektikleri özlemi giderdiler. hayattan intikamlarını almış gibi mutluydular. bu gözyaşları da mutluluktan olsa gerekti.

tenha sokakta iki genç kendilerini birbirlerini izlerken buldular. deniz'in gözleri rüzgar'ın gözlerine saplandı. rüzgar, gökyüzünü bulduğu gözlere tekrar hayran oldu. istemsizce bir kere daha öptü sevdiğini. sonrasında küçük buseler dokundurdu pembe dudaklara. öpücük bile denmezdi bunlara. dokunmaya bile kıyamamıştı çünkü. dünyalar onunmuş gibi atıyordu kalbi.

kolları, dudakları ayrıldı birbirinden. ayrılır ayrılmaz bir boşluk oldu rüzgar'ın göğsünde. doyamamıştı sevdiğine. öyle kala kalmışken deniz rüzgar'ın dudaklarına uzandı. küçük bir öpücük kondurup 'seni seviyorum.' dedi. aslında fısıltı bile denebilirdi buna. kimse duymasın, bilmesin istemişti çünkü. öbür türlü insanlar onların aşkını da kirletirdi. sessizce aşkını yaşamaya karar vermişti. kimseler bilmeden, duymadan. elalemin ne diyeceğini umursamadan.

rüzgar da karşılık verdi deniz'e. sessizce 'bende seni seviyorum' dedi. hiç bitmesin diye sarıldılar. sırlarını kalplerine gömdüler. sevgilerini, aşklarını kalplerine kapattılar.

hiçbir şey bilmiyorlardı o an. sadece rüzgar deniz'in dudaklarını çok sevmişti; deniz ise rüzgar'a sarılmayı çok sevmişti.

 

-
değerli ama son derece amatör bir kitaptı benim için. teşekkür ederim

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

somut rüyalar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin