İyi okumalar :)
Yugyeom moreli bozuk bir şekilde otururken neden bu kadar mutsuz hissettiğini düşünüyordu. Çevresindeki herkes o çocuğa karşı kötü davranmasını, nefret etmesini söylerken, o bunu yapamıyordu. Sanki dün söyledikleri sözler kalbine işlemişti, canının en derinini yakmıştı.
Onu sevmiyordu, biliyordu ama ona olan nefreti ve öfkesi geçmiş, onun yerine anlayış bırakmıştı sanki. Söylediği her sözden pişmanlık duyuyordu. Haklıydı, onun bir suçu yoktu. O sessizce ve yanına gelerek söylemişti sevgisini. En yakın arkadaşlarından birisi yaymıştı bütün okula.
Birkaç gün hissettiği bu garip duygulara anlam veremiyordu ama onu sevme seçeneğine inanmak bile istemiyordu çünkü bu seçenek saçma olduğu kadar korkutucuydu da.
Öyle bir şey yoktu. Sadece söylediği sözler için üzgün ve mutsuz hissediyordu. Başka bir şey yoktu.
"Ağlıyacak mısın?"
Duyduğu sesle hızla ayağa kalkıp arkasına döndü ve görmeyi en son beklediği yüze baktı. Yüzünde içindeki duyguların yansıması vardı ve Bambam'in anlamasından korkuyordu. Daha çok içindeki kendisine yabancı olan hislerden korkuyordu.
"Hayır, neden ağlayayım?"
Ona diyebileceği tek şey buydu, fazlası yoktu. Sadece gitmesini istiyordu çünkü. O gün arkadaş olalım dedikten sonra neredeyse her gün yazmıştı ama Bambam'in kısa kısa cevapları yüzünden sohbet ilerlemediğinden konuşma fazla uzun olmuyordu.
Bambam, yüzündeki gülüşü silip ciddi bir yüz ifadesiyle yanına geldiğinde uzaklaşmak istese bile kaçmış görünmemek için kendimi yerinde durmaya zorladı. Eskisi gibi kaçmak istemiyordu. Hatta konuşmak istemese de Bambam'i yanında istiyordu.
Kendinden santimler kadar uzakta duran bedenle yutkunmak isterken dengesinin bozulduğunu düşünüyordu.
"Bilmem. Üzgün gibi duruyorsun."
Eğer ses tonu bu kadar sakin ve anlayışlı olmasaydı Yugyeom hislerinden kaçmak için ona bağırıp gitmesini söyleyebilirdi ama şimdi sadece susmak istiyordu çünkü bunun gerçek nedenini kendisi de bilmiyor,cevabı bulmaktan deli gibi korkuyordu.
Başını yana çevirdiğinde yanağını tutan el tekrar yüzünü ona çevirdiğinde şaşırdı. İlk tepkisi yanağındaki eli tutup itmek oldu ama Bambam buna izin vermedi. Yugyeom göğüs kafesinin içinde çırpınan kalbini artık kontrol altına alamayacağının farkındaydı ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yanağındaki el o kadar iyi hissettiriyordu ki, yanlış olduğunu bilse bile çekmek istemiyordu.
"Yugyeom."
Dudaklarına üflercesine ismini söyleyen çocuğun gözlerine dikti gözlerini ve orada kayboldu.
"Yugyeom!"
Uzaktan gelen ses aklını başına getirirken silkelendi ve kendini hemen geri çekti. Bir anlığına karşısındakinin kim olduğunu unutmuş gibiydi ama şu an aklı başındaydı ve yaşanan şeyin saçmalığı yüzüne vurmuştu ve midesini bulandırıyordu. Karnında kasılmalar vardı.
"Yakınlaşma, git yanımdan," dedikten sonra dediklerine ters düşerek kendisi uzaklaştı yanından ilerlerken kendisine bağıran sevgilisinin yanına geldi. Birlikte sınıfa giderlerken arkasına bıraktığı çocuğu düşünmemeye çalışıyordu.
Çünkü eğer düşünmeye devam ederse söylediklerini yıtucaktı ve hiç hoş şeyler olmayacaktı.
🌈27.03.21🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I want the world in my hands | yugbam
FanfictionTexting+düzyazı Yugyeom beni sevmezdi. Onun çok sevdiği sarı saçlı, beyaz tenli, Dünyalar güzeli sevgilisi vardı. Ben onun yanında çirkindim, cılızdım, salaktım. En önemlisi de sikik bir ibneydim. 27.03.21🌈