bal...

108 6 0
                                    

Multimedya : en sevdiğim şarkı evet yazarınız (yazarlarınız) dumanist!!

Dikkat multimedyada öykü var. ☺

Kapıyı açtım ve bir yabancıyla göz göze geldim. Hayır gözleri...gözleri tanıdıktı. Her zaman ki koyuluğunda o bal rengi gözleriyle bana bakıyordu. O da gözlerimin derinlerine girdiğini hissediyordum. Yine onun gölgesine saklandım bu...bu oydu seneler öncesinde benim tek arkadaşım mutluğumun paylaşımı. Balımm. Keşke o evde 1 aydan çok süre durabilseydim.

10 sene önce

Anneciğim neden taşındık ki? Ben evimizi seviyorum.

"Kızım kısa bir süre için."

"Tekrar gelecek miyiz?"

"Bilmem. "Annemin gözleri dolmuştu birşey vardı. Ama zorlamadım. Odama çıktım. Cama yaslandım. Orda biri vardı elinde kocaman bir top olan çocuk. Güneş saçlarına ve gözlerine vurunca o kadar bal rengini andırıyordu ki . Kıkırdadım. Çocuk beni görünce utandı ve topu yere bıraktı. Bende içimden bal çocuk diye geçirdim. Onun yanına dışarı çıktım. Ona karşı ilk kelimem "HEY BAL ÇOCUK" Olmuştu son mutluluğumu Bartu'yla geçirmiştim. O da bana yeşil böcek derdi. O bir ayım o kadar güzel geçmişti ki. Sonra annemle babam boşandı ve bütün düzen ve mutluluğum yıkıldı. Sonra hep afalladım. Hep düştüm kaldıran olmadı. Yanımda olduğunu hissettiren olmadı. Meğer o eve ayrılacaklarını söylemek için taşınmışlar. Bana güzel bir ortam yaratmak için.

O bana yeşil böcek dedi. Ben şaşırmıştım bana sarıldı. B-bal dedim kekeleyerek.

Annem beni aradı ve "mutluluğunu kurduğun arkadaşın şimdi yanında" dedi. Ben bu kadını ciddi anlamda seviyordum. Herşeye ramen. Biraz sohbet ettik. Yanımda kalacakmış ve benimle aynı okula gidecekmiş. Sadece benden 1 yaş büyük. Aynı evde kalacakmışız ve ona emanetmişim.

1 hafta sonra

Ayaz bir haftadır okula gelmemişti. Bartu yeni okuluna alışmıştı. Nerdeyse görüşmediğimiz mola saatleri yoktu. Bartu'nun doğum günü yaklaşıyordu ve ben onla dalga geçme modunu almıştım. Hep abi diyordum. Mutluydum ama o geceden beri aklım Ayazdaydı. Bugün Ayaz bey okula teşvik etmişlerdi. Yanıma oturdu hiç ses çıkarmadı. Daha fazla sessiz kalamayarak "niye okula gelmedin?" Dedim. O yine cevap vermedi "peki sen bilirsin trip modundan çıktıktan sonra konuşalım dedim ve bir ön sıraya geçtim. Sahi melih nerdeydi? Neyse ya bananeydi ki. Yinede bir teşekkür borcum vardı. Ders öyle böyle geçip gitti. Tenefüste Bartu yanıma geldi. "N'aber? "Dedi "iyim" demekle yetindim çünkü gerçekten bozulmuştum."pek öyle görünmüyor ama." " bartu biraz dışarı çıkalım mı?" Arkamdaki mavi gözlerin koyulaştığını hissediyordum."olur belki suratının neden büzük olduğunu anlatırsın" çıkarken bartunun koluna girmiştim. Ne o Ayaz yıldıray kızmışmıydı? Madem mesafeli davranıyorsun sevgilin ağını başka birine atar. Ah ne saçmalıyordum ben. Neyse ki boş bank bulup oturduk. "Ee anlat bakalım neler oldu?" Ah gerçekten üzgün olduğumu bu kadar belli mi ediyordum? Belki Bartuya anlatabilirdim. Ne de olsa o benim balımdı.

"Ya aslında şey benim sevgilim var yada vardı. Yani daha ayrıldığımızı bile bilmiyorum ama benle konuşmuyor bile."

" oo sevgili yapmışız"

" ya bartu gerçekten onca dediklerim arasından bunu mu aldın ya. ne yapmalıyım onunda bana davrandığı gibi mi davranayım?"

"Ya aslında düzelir takma böyle şeyleri kafana istersen mesafeli davran istersen davranma ama büyük ayıp etmiş."

" gerçekten çok teşekkür ederim o kadar yardımcı oldun ki anlatamam."

" ya kızım ne bileyim ben."

"Niye hiç sevgilin olmadı mı?"

"Yani şey aslında zil mi çaldı ne?"

"Anladım ben " peşine takıldım. gerçekten bu çocuk bana iyi geliyordu. Bakalım o şanslı kız kimdi ? Sınfa çıktım. Bartu beni sınıfa kadar çıkarıp sınıfına gitti. Mavi gözler gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Ne bakıyorsun bakışı attım ve önüme döndüm. Matematikçi sınıfa girdi. Selamlaştıktan sonra oturduk ve not tutmaya başladık. Ayaz bir kağıda o çocuk kimdi yazıp kalemtraşının içine koyup bana uzattı. İçindeki kağıdı açıp okudum. Niye çok mu merak ettin sanane ki? Yazıp tekrar kalemtraşın içine koydum. Hayır anlamadığım sanki ben dedim Denize gel beni kaçır diye benim suçum neydi? Kalemtraş tekrar önüme gelince açtım. Beni sinir hastası etmede söyle. Demişti. Kağıdı buruşturup çöpe attım. Matematikçi bana gözünü dikmiş bakıyordu. " öykü gel bakalım tahtaya." Of bu neydi şimdi tahta arapça gibi gözüküyordu."hocam ben yapamayacağım bir soru borcum olsa? " hoca bana dik dik baktı ve "yarına 100 tane soru çözüp getiriyorsun bir soruyla olur mu hiç?" Hocaya hiçbir şey söylemeden sırama oturdum. Ayaz gel bakalım tahtaya. Ayaz 100 soruya merhaba demek istesemde diyemedim. Ayaz tahtadaki soruyu çözmüş yerine oturmuştu. Ona uzaylı bakışı attım. O da artist bakışlarından birini attı. Kulağıma eğilerek "altıüstü matematik"dedi. Bende "madem öyle çözersin sorularımı" dedim. "Hadi başka kapıya prenses" dedi. Hiç birşey söylemeden önüme döndüm. Zil çalmıştı. Bartu yanıma oturdu. Ben Bartuya dönerek "matematik sorularımı çözer misin? "Dedim kitabı uzatarak. Mavi gözler sinirlenmişti. Bartunun birşey demesine kalmadan kitabı aldı."Ben çözerim kardeşim işine bak sen "dedi. Bartu kulağıma eğilerek "Damat adayımız bu galiba"dedi. Ona ölümcül bakışlarımın birini gönderdim ve önüme döndüm. Okul çıkış zili çalmıştı. Bartuyla eve geldik ve direk koltukların birine yayıldım. Kapı çalmıştı. Bartu yukardaydı. Kapıyı ben açtım. Karşımda yeşil gözlerle karşılaştım. Bu babamdı...

Mavi RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin