"Rerix'in anlamı kontroldür genç periler. İçinizdeki sihirin kontrolü yine sizden gelir. Örneğin..." Bayan Kassy ortada duran taş kaseye yaklaştı ve ellerini taş kaseye yaslayıp gözlerini yumdu. Saniyeler sonra kasenin içinden mor duman yükselince gözlerim şaşkınlık ile açıldı.
Mor duman havaya karışırken kızların ve diğerlerin benim aksime bunu oldukça normal karşıladığını fark ettim. Bayan Kassy yumduğu gözlerini açtığı an mor duman kayboldu. "Küçük bir örnek genç periler." Gülümseyerek yeşil sarmalları olan defterini eline aldı ve bir sayfa çevirdi.
"Hepinizin Rerix gücünü görmek isterim. Güneş prensesi Lalisa bunun için iyi bir başlangıç olur." Herkesin bakışları Lisa'yı bulduğunda Lisa gülümsedi ve ayağa kalktı. Tüm kızların oturduğu taş zemin hilal şeklindeydi. Oturduğumuz yerin beş metre ötesinde ise taş kase bulunuyordu.
Lisa gözlerini kapatma gereği bile duymadan kendi sarı dumanını yükselttiğinde özenle ona baktım. Bayan Kassy gülümsedi ve Lisa'dan sonra listede olan kişilerin isimlerini tek tek çağırmaya başladı.
Sıra Soojin denen kıza geldiğinde alayla kalktı ve taş kaseye dokunarak kendi gri dumanını yükseltti. "Afferin Soojin." Bayan Kassy gülümsediğinde Soojin bana davetkâr bir bakış atmaktan kaçınmamıştı.
"Ve Bayan Chaeyoung." Bayan Kassy adımı söylediği gibi avuçlarım terlemeye başladığında Jisoo omuzuma dokundu. "Yapabilirsin Chae."
Oturduğum yerden yutkunarak kalktım ve yavaş adımlar ile taş kasenin önünde durdum. Uzaktan görememiştim ama kasenin içinde elfçe sözler ve sarmaşıklar vardı. Titreyen ellerimi kaldırdım ve taş kasenin üzerine koydum. Gözlerimi sım sıkıcı kapatarak sadece heyecanımın geçmesini hayal ettim. Fakat yükselen kahkaha sesleri ile gözlerimi açtığımda önümde dumandan eser olmadığını gördüm.
Başaramamıştım.
Soojin abartılı bir şekilde arkadaş gurubu ile gülüşürken sakin olmaya çalışmak amaçlı ellerimi kaseden çektim ve Bayan Kassy'e üzgünce baktım. "Üzülmek yok. Bu senin ilk denemen. Ejderha ateşi kullanan bir periden çok daha iyisi çıkacağını ve gülen tüm herkesi pişman edeceğinden eminim. Kendini yorma Chaeyoung. Yerine geçebilirsin."
Utanarak ve sıkılarak yerime geçtiğimde Soojin denen ve benimle derdinin ne olduğunu anlamadığım kız bana bakmaya devam etti. Bayan Kassy on dakkalık dersten sonra bizi serbest bıraktı.
"Hey. Canını sıkma. İlk gün ben daha beterdim." Jennie koluma girdiğinde dudaklarımızı büzdüm. "Kendini üzme Chae. Birkaç hafta önce bir peri olduğunu bile bilmiyordun. Ben senin yerinde olsaydım şuan hâlâ şokta olmuş olurdum." Lisa güven verircesine konuştuğunda Jisoo ona destek oldu.
Pek atlattığım da söylenemezdi.
"Bilmiyorum. Sanırım elimden gelmiyor." Umutsuzca kızlara baktığımda Jisoo göz devirdi. "Hadi ama. Sadece bir derste başarısız oldun." Lisa tek kaşını kaldırdı. "Unnie diğer derslere daha girmedik." Jisoo gelen aydınlanma ile gözlerini büyülttü. "Ulu periler aşkına. İlk ders ana bir asırmış gibi geldi."İstemsizce gülmeye başladığımda Jennie'de yemeğini yerken sırıtıyordu.
Lisa arkasına yaslandı ve kutu meyve suyunu yudumladı."Dün Jiminden kurtulmak için kırk bin takla attım resmen." Jennie kaşığını masanın üzerine bıraktı. "Jimin çok tatlı bir çocuk. Hem sarışında. Sizi shiplememem için bana tsk bir neden söyle?" Lisa yüzünü buruşturdu. "Boyu kısa Jen! Ben uzun erkekleri severim."
Boy takıntısı olan kızları asla anlamıyorum desem yalan olurdu. Dünyada olan tüm sevgililerim benden uzundu ve onların bana üstten bakması oldukça hoş bir duyguydu.
"Boy bu kadar önemli olmamalı." Jisoo omuz silkerek konuştuğunda Lisa dil çıkardı. "Hadi ama. Kim kendinden kısa bir erkekle çıkmam ister ki?"
"Jimin senden uzun Lisa." Lisa gözlerini kısarak bana baktığında gülümsedim. Haklıydım. "Sende gözümden kaçmadın minik ateş topum. Jungkookla ne konuşuyordun bakalım?" Lisa sırıtarak imalı bir tonda konuştuğunda göz devirmek istedim. Ön yargımı oluşturan çocukla asla birşey yaşamazdım ben. "Hiç. Hiç birşey."
"Ya tabi tabi. Bizden söylemesi ama Jungkook şeronun ta kendisi."
Bunu bana söylemesine gerek yoktu. Bunu hissettiriyordu zaten.
*
Kararan hava eşliğinde derin bir nefes aldım ve uçuşan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Yapabilirsin Chae."
Gözlerimi kapattım ve ellerimi taş kaseye koydum. Düşün Chaeyoung. Sadece buradan alev çıktığını düşün. Titreyen ellerim eşliğinde sıkıca kapattığım gözlerimin acıdığını hissettim. Başarılı olmak istiyordum. Kendimi kontrol etmek hatta kendimi keşfetmek istiyordum. Kendimden korkmak istemiyordum. Sinirimden kaçmak istemiyordum. Etrafıma zarar vermek istemiyordum.
"Kendini bu kadar sıkarsan başarılı olamazsın Ejderha perisi."
Duyduğum ses ile gözlerimi ışık hızında açtım. Gözlerimi açmama rağmen iki saniye hiç birşey görememiştim. Fakat sonra seçilen yüz ile yüzümü buruşturmak istedim. Jungkook. Taşlara oturmuş elindeli kılıçı ile beni izliyordu.
"Sadece bir koruyucu olduğunu zannediyordum." Ellerimi taş kaseden uzaklaştırdım ve alayla karşımdaki çocuğa baktım. Lacivert kıyafetleri ve pelerini vardı üstünde. İtiraf etmeliyim ki oldukça yakışıklı görünüyordu. "Öyleyim zaten. Sadece peri listem kabarık diyelim." Yüzüne yerleştirdiği çapkın gülümseme ile bedenimi süzdü.
Üzerimde mavi dar bir kot üzerimde deri bir ceket vardı. Saçlarımın ön tutamları örmüş ve arkaya doğru bağlamıştım. Rüzgar etkisinden dağıldıklarına yüzde yüz emindim çünkü saçlarım yüzüme gelip duruyordu. Kızardığına emin olduğum burnumu çektiğimde gülümsedi. "Hadi bir ateş yakta ısınalım."
Sesindeki alaycı ton ile kaşlarımı kaldırdım. "Komik olduğunu mu düşünüyorsun?" Jungkook oturduğu yerden kalktı ve bana doğru yaklaştı. "Bilmem öyle miyim?"
"Değilsin."
"Tüh..." Kılıçını kabına koydu. "Oysa Soojin bana çok komik olduğumu söyler. Gerçi Soojin bana herşeyi söyler. Örneğin bugün ki başarısızlığın gibi." Jungkook tek kaşını kaldırıp başını yana eğdiğinde ellerimi taş kaseye koydum.
"Başarız olmadım. Bu benim ilk deneyimimdi."
"Ah yazık sana. Ejderha ateşi temsilcisi olarak hiç birşey bilmeyen bir hatun getirmişler demek." Jungkook alayla konuşmaya devam ettiğinde avuşumun altındaki kaseyi sıktım.
"Senden daha iyi şeyler beklerdim doğrusu. Ateşin bana bakınca bile hissediliyor ama icraat... Demek ki sıfır." Derin derin nefesler almaya başladım ve gözlerimi kapattım. Jungkook denen çocuk benim snirlerimi bozuyordu. İçimde yükseldiğini hissettiğim sinir eşliğinde elimin altında taş kaseyi daha sıkı kavradım.
Ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde yüzümün hizzasında bir sıcaklık belirdiğinde gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Taş kase dumanlar eşliğinde yanıyordu. Şaşkınlık ile Jungkook'a döndüğümde gülümsediğini gördüm. Başarmıştım.
Sevinçle gülümsedim ve iki adım geriledim. Tanrım! Bu harika bir histi!
Birkaç saniye sonra ateşim söndüğünde Jungkookun yüzündeki tebessüm ile beni izlediğini fark ettim.
"Rerix kontrol ister Ejderha perisi. Senin kontrolün öfke. Öfkenin doğmasını sağlayacak olan kişide benim. Bu tip derslerde aklına beni getirmekten çekinme." Jungkook yandan bir sırış eşliğinde göz kırptı. "Malûm şu aralar benim aklımda da bir sen varsın."
Şaşkınlık ile beni yanlız bırakan çocuğa baktım. Hissediyordum. Bu çocuktan çekeceğim vardı.
Hellooo....
Eee Jk Bey....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Madifea
FanfictionChaeyoung güçlerini keşfetmeye çalışan bir peri, Jungkook ise yeminli olan bir Madifea idi.