III

63 22 57
                                    

Merhaba! Bu kurguya gösterdiğiniz ilgiyi farkedince ne kadar seviniyorum anlatamam.. Şu sıralar tepemde bir sürü ödev, görev, birikmiş ders kaydı ve aldığım birkaç farklı üniversitenin dersleri var. Bu yüzden bölümlerin arası açılıyor olabilir, üzgünüm bunun için.

Uzatmayayım, iyi okumalar, sizi seviyorum!

Michael, bacaklarını tırmandığı direğe daha sıkı dolarken gözlerini bulutların işgal etmeye başladığı gökyüzünde gezdirdi. Griye dönen maviyi şüpheyle izlerken başını usulca iki yana salladı. İskoçya'nın havası onu her zaman şaşırtırdı, planlarını değiştirmenin ve onu aldatmanın bir yolunu bulurdu.

"Bu sikik ülkeden nefret ediyorum."diye homurdandı, yelkenin halatını açıp serbest kalmasını sağlarken. Rüzgarı arkalarına almanın bir yolunu bulacaklardı, bulmak zorundalardı. Yelkenleri baştan açarak yol almanın tehlikesiyse, olası bir fırtınada -ki gri bulutların yeşil gözlere gösterdiği en yüksek ihtimal buydu- yıldırım düşmesi riskini son derece arttırıyor olmaktı. Bunu göze almaktan başka seçeneği olmadığını farketti bacaklarını kontrollü bir şekilde çözüp direkten salınırken.

Bu öğlen yola çıkmak zorundalardı. Hem kim bilir, belki şimdi yola çıkarlarsa fırtınaya yakalanmadan İskoçya sularından uzaklaşabilirlerdi.

"Buraya gelmek baştan aşağı bir yanlıştı."

Ağzının içinde bulunduğu yere dair şikayetlerini gevelemeye devam ederek ve dudaklarının arasında tutarak dişlerine kıstırdığı küçük ot parçasını çevirerek ayaklarını güverteye bastığında Ashton'ın ona doğru temkinli ve kesin adımlarla yaklaştığını gördü. İndirmiş olduğu yelkenin güverteye bağlanacak olan uçlarını sabitleyen genç ve çelimsiz Ivar'ın omzuna destekleyici olmasını umduğu bir şekilde dokunup hafifçe sıktı ve arkadaşına doğru adımladı.

Ashton, büyük bir adımda zıplayarak güverteye çıktı ve şapkasını Michael'ın anlam veremediği bir gerginlikle düzeltirken boğazını temizledi.

"Söyle hadi."dedi, Michael, onu rahatlatmak için göğsüne elinin tersiyle vururken. Ashton'sa arkadaşının yeşil gözlerine bakarken kesik bir nefes daha aldı. Simone'u bu gemiye almakla ilgili en büyük engelin Michael olacağını biliyordu ve doğrusu, Simone'a gemisine gelebileceğini söylerken bunu neye güvenerek yaptığını bilmiyordu. Michael'ın kesin bir dille reddedeceğini bildiği tek bir şey varsa, o da bu gemide bir kadın olmasıydı.

Onu suçlayamazdı.

Michael, arkadaşının hala söyleyeceklerini seçememiş olduğunu farkedince dudaklarının arasındaki otu tükürerek yere attı ve kolunu rahat bir tavırla güverteye yasladı. Ashton, birkaç saat içerisinde yola çıkacak olmalarından dolayı koşuşturup duran mürettebatın vereceği tepkiyi de kestiremediğinden bir an için kararından dönmeyi düşündü.

Sonuçta Simone onun hiçbir şeyi değildi. Onu başka bir gemiye binmesi için ikna edebileceğini düşünüyordu, sonra da bunu denediğinde başlarına gelenleri hatırladı. Ashton, çoğu gemici gibi Michael'ın da aksine merhametini bastırmazdı. Kaptan olan o olsa da, mürettebattan hata yapan birini cezalandırmak ve hatta denize atmak gibi acımasız işlemleri, merhametini yıllar içerisinde bastırabilmiş olan Michael devralırdı. 

Ashton kaba kuvvetin Michael'da olmasından rahatsız değildi. Yalnızca bugüne kadar, yıllarca demircilik yapmış olan o güçlü ellerin bir kadına zarar vermesine sebep olmamıştı. Bugünse karşısındaki tehlike tam anlamıyla buydu.

"Yola çıkmak için hazırlıkların ne durumda olduğunu soracaktım."dedi, ani bir kararla Simone'u geri plana iterken. Simone ise sabırsızlıkla bir ayağının topuğunu saniyeye vurulduğunda çok yüksek sayılara denk gelebilecek kadar büyük bir stres içerisinde yere vurarak ritim tutuyor ve geminin halattan merdivenleriyle taşınan sandıkları, eşyaları, insanları izliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

arms of the ocean /irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin