II

97 25 128
                                    

Selam selam! Tanıtımdan sonra yayınladığım bölümde asla beklediğim ilgiyi ve okunmayı alamasam da buradayız.. Umarım gidişattan mutlusunuzdur. Yeniden hatırlatmamda fayda var ki spotifyda kurguların ismiyle bulabileceğiniz playlistler hazırlıyorum her biri için. Onlarla okuyabilirsiniz bölümleri.

PS: Gözlerinin yollarda kalmasına kıyabilir miyim sence:") luciferinluxi

Simone, parmaklarının arasında bile kolaylıkla çevirebildiği küçük hançeri pelerinine yerleştirdi. Hançeri ona satan kadının ilgisiz gözleri yüzünde gezinirken onunla gözgöze gelmemeye ve olası bir soruya maruz kalmamaya çalışıyordu. Parayı normal olmasını umduğu biz hızla kadının önüne bırakırken gülümsemeye çalıştı.

Ashton, Simone alışverişini halledip bedenini ona döndüğü sırada dükkanda büyük adımlar atıp loş ışığın görmesini sağlayabildiği kadarıyla satılık ve kiralık olan eşyaları karıştırıyordu. Aynalar, hançerler, saatler, pusulalar..

"Gidebiliriz."

Simone, Ashton'ın onu görmesini sağlamak için ona doğru birkaç adım attığında Ashton elindeki camı kırık pusulayı yerine bıraktı ve bir elini eskimiş denizci şapkasına götürüp onu hafifçe eğerek dükkanın sahibesini selamladı. Simone'a karşı son derece ilgisiz olan ve normalde Simone'u rahatsız hatta öfkeli hissettirecek olsa da şuan işine son derece yarayan duygusuz kadın Ashton'ın bu davranışı karşısında kocaman gülümsedi. "Görüşürüz kaptan."dedi Simone'un orta yaşlarda olduğunu tahmin ettiği kıvırcık ve kabarık saçlı kadın, "Bir dahakine yanında bir kadın olmadan gel de sana güzel bir pusula hediye edeyim."

Simone, olanca saflığıyla kendisinin orada bulunmasının genç kaptana pusula hediye edilmesine dair nasıl bir engel oluşturduğunu düşündü ve soracaktı ki yanındaki genç adamın dükkan sahibesine kaçamak bir bakış ve çapkın bir gülümseme sunduğunu görüp sustu.

Yıllardır bulunduğu ve yönetiminde özne olduğu bu ülkede onun bilmediği bir dil konuşuluyordu sanki.

Ashton'ın kapıyı aralamasını beklemeden uzanıp kapıyı çekerek açtı ve dışarı çıktı. Genç kaptan hemen peşinden ona yetişirken pelerininin başındaki yerini sabitledi ve etrafına bakındı. "Geminize kadın almamanızın özel bir sebebi var mı?"diye sordu, geldikleri yoldan limana dönebileceklerini hesap edip adımlarını çevirirken. 

Ashton, genç kadının yüzüne alaycı bir gülümseme eşliğinde bakarken yolun ortasında durdu ve yanlarından geçmekte olan bir at arabasına baktı. "Bu nasıl bir soru böyle?"diye sordu, "Hangi gemiye kadın alındığını gördünüz?"

Simone, ona gezgin olduğuna dair söylediği yalanla tutarlı bir cevap ararken yolun karşısından gelmekte olan başka bir at arabasını izledi. Sabah olmuştu ve kendisi geç uyanıyor olsa da kral olan kocasının hizmetkarları Simone'un yokluğunu hissettikleri an şehirden çıkan her gemiyi aramaya başlarlardı. Dikkatli olmalıydı.

"Bu adaya yüzerek gelmedim herhalde, kaptan!"dedi, "Birçok gemiye bindim, bir kadın olarak."

Ashton, başını usulca iki yana sallarken yanından geçmekte olan yaşlı kadının sepetinden bir elma alıp cebine sokuşturdu. "Kaçak bindiğiniz gemileri kastetmiyorum."dedi, "Şu limanda yasal yollardan bir kadını gemiye alacak hiçbir kaptan bulamazsınız."

Simone, yolun ortasında dikilmekten dolayı duyduğu rahatsızlık yüzünden geldikleri yöne doğru bir adım daha atınca Ashton onu takip etmek yerine kolunu kavrayıp durdurdu. Simone, bakışlarını önce Ashton'ın kolundaki parmaklarına sonra yüzüne, günün ilk ışıklarıyla yeşil hareler taşıdığını seçebildiği elalarına çevirdi.

arms of the ocean /irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin