Simone büyük surların üstünden atlarken son kez arkasına döndü ve bir an için, o ana kadar dönüp hiç bakmayacağından emin olduğunu sandığı şehrinin, yıldızların altındaki ışıksız görüntüsünü izledi.
Doğduğu İrlanda topraklarından koparılarak henüz on altısında getirildiği ve bir saraya önce prenses, sonra da kraliçe olarak hapsedildiği bu şehir, surlarla çevrili yapısı ve Kuzey Denizi'ni oldukça yüksekten seyreden korunaklı yapısıyla bir kaleden farksızdı.
Asırlar boyunca tüm kadınların hapsedildiği, aşksız evliliklere ve sarayda gezinip durmaktan başka bir etkinlik barındırmayan koridorlarda çalınan çocukluklara prangalandığı korkunç bir kaleydi bu şehir onun için.
Bakışlarını keskin bir hareketle yeniden önüne çevirdi ve kocası olan kral James'e haber taşıyacak bir muhbire veya günün insanların üzerindeki karanlık örtüyü çekip alarak herkesi tanınır kılacağı doğumuna yakalanmadan, bir an önce limana varabilmek için adımlarını hızlandırdı. Şehrin surlarının dışına çıkana kadar atla ilerlemiş ve ona en sadık olan hizmetkarlarından birinin gölgesinde buraya kadar getirilmiş olsa da, kentin korunaklı kısmının dışında dikkat çekmeden ve tehlikelerden uzak ilerleyebilmesi için ayaklarını kullanmalıydı.
O güzel, uzun boyunlu, beyaz kısrak sarayından kaçan bir kraliçe için biraz fazla dikkat çekici olurdu.
Pelerininin indiği yokuşlarda rüzgarı daha fazla engellemesi için kollarını bedenine sımsıkı sararken yanından geçen sarhoşları görmemiş gibi davrandı ve adımlarını hızlandırdı. Şehrin veya şehirlerin tehlikeli yanlarını çok iyi bilmezdi, İrlanda'nın soylularından olan ailesi onu, her zaman bir prenses olabileceği şekilde yetiştirmişlerdi. Şehre yalnızca at arabaları ve yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde iner, güzelliğini sergileyip soylu erkeklerin kendisine talip olmasını sağladıktan sonra dönerdi.
Ailesi, onu hiçbir soylu erkekle evlendirmemişti.
Ailesi, onu yalnızca bir prensle, yani potansiyel bir kral adayıyla evlendireceklerini söylemiş ve öyle de yapmışlardı.
Bir prenses olmasaydım ne olurdum, diye düşünüyordu bazen. Yine de, bu soruya bir cevap bulamayacak kadar uzun süredir, doğduğundan beri bunun için yetiştiriliyordu. Devlet işlerine kralın gurur duyacağı kadar hakim oluyor, onun kendi iradesini ve gücünü sorgulamayacağı kadar da yabancı davranıyordu tüm stratejilere. Kocasını mutlu ediyor, saraydan çıkmıyor, çeşitli bitkilerle ilgilenmek için botanik kitapları okuyor ve her zaman güzel görünüyordu.
İyi bir kraliçe olmak adına her şeyi yapmışsa da, tek bir şeyi başaramamıştı.
Ellerini istemsizce karnında büyümekte olan bebeğine götürdü. Onun varlığını farkedeli yalnızca iki hafta oluyordu, hesaplarına göreyse en fazla iki aylık olmalıydı. Küçük bir karnı ve kocasının kendisine asla dikkat etmeden görevini yerine getirmek adına gerçekleştirdiği sekslerinde farkedemeyeceği kadar büyümüş olan göğüsleri ile Simone'u şehrin surlarının dışına kadar getiren hizmetkarı, sağ kolu olan Gilly dışında kimsenin farkedemediği bir hamilelik olması çok doğaldı.
Onu, şimdiye kadar korumayı başarabilmişti.
Yüreği, her yanını kaplayan derin korkuyla kavrulurken karanlık sokaklarda ilerlemeye devam ediyordu. Yanından sallanarak geçen iki adamdan daha da uzaklaşabilmek adına hareketlendi ve dar bir sokağa sapıp arkasından kimsenin gelmediğine emin olana kadar ilerledi. Yanına neredeyse hiçbir şey almamıştı, onu bir kurtuluşa getirecek olan o gemiye ve kaptanına ödeyeceği para ve küçük bir hançer dışında.
Pelerininin içinde gizlenmiş olan hançeri çıkarıp güven almak istercesine avuçlarının içinde tuttu.
Gemiyi bulana kadar karşılaşacağı tehlikeleri tahmin bile edemiyordu. Gilly ona öylesine pis, aklının almayacağı kadar kötü ve tehlikeli şeyler anlatmıştı ki Simone, bunların birer abartıdan ve dikkatli olması için ona yöneltilmiş bir uyarılardan ibaret olmalarını umuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
arms of the ocean /irwin
Fanfictionhırçın dalgaların ve kükreyen suların seni dipsiz derinlere çektiğini hissedersen sesimi takip et, bana doğru yüz ve elimi tut çünkü seni kendi kollarımın arasına almak için bekliyor olacağım, seni okyanusun kollarına teslim etmeyeceğim.