Güven farklı bir şeydi.Yoldan geçen birine güvenmezsiniz mesela.Bazen de çok iyi tanıdığınız birine de ayrı bir güvenmezsiniz.
Onu tanırsınız çünkü.Ama Kaitlyn'in durumu farklıydı.Birine güvenmesi gerekiyordu.Gerekirse yoldan geçen birine , yada o çok tanıdığı güven vermez kişiye.
"Hayır"dedi sessizce.İstemiyordu anlatmayı.
Önce birine güvenmesi gerekiyordu.Birşey demedi David de.Bugünün ardından aralarındaki buzların eridiğini düşünmüştü.Yarının ne getireceğini bilmeden.
Sessizce geçen yolun ardından Kaitlyn odasına geçmişti.Bir süre penceresinin altında ışığının sönmesini bekleyip öyle geçmişti David de evine.Cidden Max'in dediği gibi aptal aşıklara dönmüştü.O böyle mutluydu ve böyle devam edecekti.Tabi bunlara Kaitlyn de karşılık verdiğinde.Şimdilik platonik takılmak en iyisiydi.
Odasına yorgun argın giren Kaitlyn hemen kendini yatağa attı.Dışarda gezmek bile yormuştu.İyi gelmişti yine de.
Yaklaşık dört saat deliksiz bir uyku çekmişti Kaitlyn.Uykusu da çalan alarmdan dolayı bölünmüştü.Çok sevgili ikinci patronu Max kurmuştu bu saati şüphesiz.
Yataktan kalkıp paytak paytak adımlarla lavaboya girdi.Elini yüzünü yıkayıp geri çıktı.Rutin işlerdi bunlar her zamanki gibi.Ve bundan korkuyordu Kaitlyn ,hayatının rutinleşmesinden.David'le beraber aldıkları kıyafetlerden bir şortla tshirt aldı.Bunlar için minnettardı gerçekten.Giyinmekten eskimiş kıyafetleri artık bıktırmıştı Kaitlyn'i.Tabi bu kıyafetleri de borç listesine eklemekten çekinmemişti doğrusu Kaitlyn.Doğru olan da buydu zaten.Tabi David 'Ne zannettin bu kadar şeyin parasını kendi cebimden vereceğimi mi?Zaten ben de ekliycektim listeye söylemene gerek yoktu'demeseydi daha az utanırdı heralde.David işte her zamanki gibi heyecanlanmış bunu göstermemek için de bol bol saçmalamıştı.Kıyafetlerini hızla giyinen Kaitlyn saçlarını da üstün körü tarayıp bağladı.
Anahtarını alıp kapıdan dışarı attı kendini.
Direk olarak yine mutfağa yöneldi , işi de buydu zaten.Gözleriyle şöyle bir mutfağı taradığında ne Max'i gördü ne de David'i.Bir süre etrafına baktı ne yapacağını hiç bilmiyordu açıkçası.Kimseyi tanımıyordu en başta , sonra zaten sadece David ne derse onu yapıyordu.İşi garsonluktu belki belki de aşçı yardımcısı.Tabi ikisinden de anlamadığı aşikardı.Yanından geçen garsonu durdurup "David nerde biliyor musunuz?"diye sordu.Garson ona tip tip bakıp gitti.İnsan bir şey söyler değil mi?Bi de kendisine kaba olduğunu söylerler.Bütün sorunlular kendini bulurdu zaten.Neyse sakin ol diye kendini teskin edip yemek yapan kadının yanına gitti "Pardon bakar mısınız?Bay Cooper nerde biliyor musunuz?"dedi en kibar ses tonuyla.Başını yemeğinden kaldırıp "Ordan navigasyon cihazına mı benziyorum?"diye tersledi.Kaitlyn'i baştan aşağı süzüp"Ayrıca bay Cooper'ı böyle ucuz şeylerle elde edemezsin.Tipi değilsin baştan"dedi kendini beğenmiş bir edayla.Önce ne dediğini anlamasa da sonra anladığında kan beynine sıçramıştı.Herşeye katlanabilirdi ama böyle bir şeye imkânsızdı yani.O sinirle elini kadının yüzüne getirdi ve sıkmaya başladı.Gözü dönmüştü fazlasıyla ve sakinleşmesi biraz zordu.Kadın elleriyle uzaklaştırmaya çalışsa da Kaitlyn şu anda transa geçmiş gibiydi duymuyordu hiç bir şey.Sinirle dişlerini sıktığının bile farkında değildi.
Kendine geldiğinde ki baya uzun sürdü kadının yüzündeki eline biraz daha sıktı ve "Bana bak sürtük ben senin bildiğin kızlara benzemem ayağını denk al."dedi.Kadının suratını sertçe bırakıp yere çarptı.Tam bir şey daha diyecekti ki"Ne oluyor burda ?"dedi otoriter bir ses.Arkasını döndüğünde takım elbiseli çatık kaşlı bir adamla karşılaştı."Hanımefendiye dersini veriyordum"dedi ukala bir tavırla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be Free
General FictionKaranlık nasıldır?Boşluk mudur mesela?Yada yapboz parçaları gibi midir?Eğer bir yapboz parçasıysa karanlık eksik parçaları vardı.Değilse , yahut boşluksa birileri genç kadını bu boşluğa atmıştır. Bu boşluğun karanlığında , eksik parçaların yardımıyl...