Bölüm 2

152 9 5
                                    

“Sayın yolcularımız, uçağımız iniş yapmak üzeredir. Lütfen kemerlerinizi bağlayınız.”

Pilotun yaptığı anonsu duyduğumda kemerimi bağlayıp gözlerimi tekrar pencereye çevirdim. Gittikçe yakınlaşan zemini izliyordum. Etraftakilerin belirginleşmeye başlaması heyecanımı kat ve kat arttırıyordu. Ne yapmam ya da neyi aramam gerektiğini bilmiyordum. Beni hava alanına bırakırken bunu Gemma ile de paylaşmıştım. Bunu onun da bilmediğini, rüyamda Times Meydanı’nı gördüğüm için bir süre orada gezinmemin yararlı olabileceğini söylemişti.

Rose’u tanıyıp tanımadığımı sorduğumdaysa söylediği tek şey karşıma çıktığı an onu tanıyacağımdı. Bunu nasıl yapabileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Belki de rüyalarımda gördüğüm kahverengi saçlar ve mavi gözlerin sahibi oydu. Ama on milyonun üstünde nüfusa sahip olan bir şehirden bahsediyoruz. Burada tanımıma uyacak binlerce kadın bulabilirdim.

Uçaktan inip valizimi aldıktan sonra çıkış kapısına doğru ilerledim. Gemma, dün gece benim için kalacak bir otel ayarlamış ve bir araba kiralamıştı. Bu yüzden dışarı çıkar çıkmaz yaptığım ilk iş ellerinde, üzerinde isim yazan tabelaları tutan takım elbiseli adamlar ordusuna göz atmak olmuştu. Kısa boylu adamın tuttuğu tabelanın üzerindeki Harry Styles yazısını gördüğümde ona yöneldim. Adamla göz göze geldiğimizde gülümseyerek tabelayı indirdi.

“Harry Styles.” Dedim elini sıkarken. Nazik olmak eski alışkanlıklarımdan olmalıydı.

Adam elimi bıraktıktan sonra bir araba anahtarı uzattı ve ardından eliyle arkasında duran siyah Range Rover’ı işaret etti. “Buyurun Bay Styles. Bir sorun olursa şirketin numarasını arabanın içinde bulunan kartvizitimizden bulabilirsiniz.”

Teşekkür ettikten sonra adamı geçip valiz ve koltuk değneğimi bagaja koydum ve ardından sürücü koltuğuna yerleştim. Hafıza kaybının öğrenilen şeyleri etkilemediğine sevinmeliydim herhalde.

Navigasyon yardımıyla Times Meydanı’na doğru ilerlerken bedenimi bir korku sarmıştı. Ya burada da Londra’daki gibi her şey yabancı gelirse? Beni tanıdığını söyleyen yüzlere anlamsızca bakmaya devam edersem? O zaman ne olacaktı? Sanırım bunu daha fazla kaldıramazdım. Geçmişe sahip olmadan yaşamak anlamsız geliyordu. Eğer burada bir şey bulamazsam iyi olmak için çabalamaya devam edebileceğimi sanmıyordum.

İstediğim yere geldiğimi anladığımda arabayı karşıma çıkan katlı otoparka sürdüm. Burası resmen son model arabalarla dolu bir hazineydi. Kullandığım Range Rover diğerlerinin şah şahı karşısında çok basit kaçıyordu.

Arabayı ikinci katta bulduğum yere park ettikten sonra kendimi meydana attım. Oradan oraya koşuşturan insan denizinin arasında ilerlerken etrafı incelemek oldukça zordu. Birkaç kişiye çarptığımda onlardan özür diledim ama hiçbirinin umurunda olmadı. Sanırım buradaki insanlar çarpışmalara alışmışlardı ve artık görmezden geliyorlardı. O zaman bende öyle yapmalıydım.

Uzun denecek bir süre daha yürümeye devam ettim. İçimde bir yerde burada daha önce de yürüdüğümü hissediyordum, hem de birçok kez. Ancak hiçbir yer tanıdık gelmiyordu. Buna rağmen hemen pes etmemekte kararlıydım. Gerekirse otele gitmek yerine geceyi sokaklarda geçirebilirdim. Şu an yorulmak bana imkansız geliyordu, uyku ise gereksizdi.

Yürümeye devam ettim. Geçtiğim yerlerin her santimini bir turist gibi dikkatle inceliyordum. Gökdelenlerin girişinde yazan şirketlerin, büfe, kafe, restoran, çiçekçilerin isimlerini, billboardları, büyük ekranlarda beliren reklamlardaki yazıları… her şeyi okuyordum.

Sonra birinin ağladığını duydum. Sesin geldiği tarafa döndüğümde ağlayanın küçük bir kız olduğunu gördüm. Yerde oturduğuna göre düşmüş olmalıydı. Biraz sonra arkasındaki kapıdan bir kadın çıktı ve kızı görür görmez hemen kucağına alıp onu öptü. Onlar uzaklaşırken gözüm kadının az önce çıktığı kafede dolanıyordu. Büyük harflerle yazılmış olan ismini okudum: Rodell.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Memories (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin