fifteen

68 7 0
                                    

"Hey! Seni burada görmeyi beklemiyordum. " diyerek kapının önünden geri çekildi genç adam. Yaşından küçük görünmesine sebep olan şeker pembesi saçlarına parmaklarına geçirdi. Saçlarını boyatalı iki hafta olmuştu henüz ama akmaya başlamıştı çoktan rengi. Aslında bu halini de ayrı bir sevmişti.

Kapının önünde yaşı küçük olan somurtarak karşısındaki pembe saçlı çocuğa bakarken çoktan içinden yüz kere tekrarladığı şeyi mırıldanmaya başladı.

"Sakin ol. Sakin ol. "

Pembe saçlı çocuk, karşısındaki küçüğünün konuşmasını bekliyordu ama onun buna niyeti yok gibiydi. İsmini seslendi somurtan çocuğa.

"Hey! Jeon. Ne oldu, ne mırıldanıp duruyorsun?" dediğinde ister istemez kıkırdamıştı durumun saçmalığına.

Jungkook, mırıldanmayı bırakıp hiç cevap bile vermeden büyük olanın elini yasladığı kirişten hızla itekleyerek geçti. Ağlayacak gibi hissediyordu kendini.

"YUGYEOM NERDESİN?" diye bağırarak evin içinde gezmeye başladı. Ayakkabılarını bile ayaklarından nasıl fırlattığını hatırlamıyordu. Jungkook, arkadaşının sesini duyduğunda o tarafa doğru yürümeye başladı. Arkadaşının odasının kapısını çalmadan içeriye daldı ve koşarak arkadaşına sarıldı.

Öte yandan Taehyung, şaşkınlıkla kapıyı kapattı küçüğünün arkasından. En azından bunca yıldan sonra ilk karşılaşmalarının böyle olmaması gerektiğini düşünüyordu. İçini bir huzursuzluk kapladı. Peşinden kardeşinin odasına doğru sürümeye başladı ayaklarını. Açık kapıdan ikisine baktığı sırada Jungkook'un arkadaşına sarılmış ağladığını gördü. Kısık sesli hıçkırıkları kulaklarına geliyordu. Kalbinin ezildiğini hissetti genç adam. Neden ağlıyordu? Kim üzmüştü küçüğünü? Sinirlendi Taehyung. Onun o güzel gözlerinden tek damla yaşın daha düşmesini istemiyordu. Yumruklarını sıktı, yanına gidip sarılmak istedi ama yapamazdı. Kapıdan uzaklaşıp kendi odasına doğru yürüdü. Düşünceleri içinde boğulmaya başladı. Sorular kafasının içini meşgul ediyordu ama hiçbir şey yapamazdı. Küçüğüyle daha dün tartışmışlardı, hep olduğu gibi. Ona da düşmezdi ayrıca. Kafasından atmaya çalıştı onu ve yatağına uzanıp eline telefonunu aldı.

if I could fly || taekook [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin