SY•40.BÖLÜM•

12.4K 486 34
                                    

•Bu bölüm @beyzanurgurdag için ❤️😘☺️

Sevgili Kahverengi,

Yılbaşından bu yana bir hafta gibi yorucu bir süre geçti. İlk sınavlarıma giremediğim için, bir haftada tüm sınavları olmuştum. Tabii, çalışarak girdiğim edebiyat sınavından 94 aldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Mehmet'ten sonunda kurtulmuştum. Sürekli bana ders anlatma peşinde... Ona ne kadar hissettirmek istemesem de onun bu halleri beni sıkıyor. Neyse ki, 2015'in güzel yanları da var. Sevgilimin olması, yeni yıla sevgilimle girmem gibi... Şuan yüzümde oluşan aptal gülümsemeyi silemiyorum. Hatta kıkırdamaya başlamıştım. Bir an önce yarın olması için sabırsızlanıyordum. Çünkü yarın benim doğum günüm... Şimdiye kadar bir sürpriz sezmedim. Ya da yanımda ağızlarından bir şey kaçıran olmadı. Sadece unutmamalarını umut ediyorum. Yoksa bu benim için büyük yıkım olur. Yok ya, unutmazlar. Yok canım. Ne unutması?

Mısra! Kafanın içindeki kötü düşünceleri hemen şutla çünkü senin düşünceli bir sevgilin, düşünceli bir arkadaşın var. Değil mi? Evet...

Neyse bu konuyu kaldırıp bir kenara atmak istiyorum Kahverengi, asıl konu babam. Canımı çok sıkıyor şu sıralar. Kötü bir şey yapmışım gibi benimle konuşmuyor. Aynı ortamda bulunmuyor. Ve her şeyden önce Anıl ile oldukça göz önünde bulunmuyorum. Yani babama yakalanmamaya çalışıyorum. Bu durum canımı sıkıyor.

Neyse bunu da bir kenara atıyorum. Anıl, farklı bir kahve dükkânında garsonluk işine başladı. Hem, okul çıkışları beraber gidip, beraber kahve içip biraz takılıyoruz. Ondan sonra ben evime, o ise işine...

Son olan olaydan sonra yalnız başıma bir yerlere gitmeye korkmaya başladım Kahverengi. Tek başıma nefes almaya bile korkuyorum. Tek başıma bir markete gitmeye çekiniyorum. Anıl ise beni daha çok korumaya başladı. Son yaşadığım şeyler, etrafımdaki her insanı etkilediği gibi beni de çok etkilemişti. 1 ay boyunca tek başıma uyuyamadım. Sürekli kâbuslar gördüm. Sürekli aklımın bir köşesini kurcalayan sorular vardı.

Ya Burak bana çarpmasaydı? O adamlar beni yakalasaydı? Eminim ayağımın kırılmasından daha beter olacaktım. Ayağım kırıldığında belki ölmeyi hiç düşünmedim ama o adamlar bana dokunsaydı yemin ederim bunu düşünebilirdim. Hatta o psikolojiyle yapardım bile. Belki de babamı çıldırtan düşünceler bunlardı. Ya bana araba çarpmasa neler olurdu? Tecavüz? Taciz? Ah! İğrenç. Bir genç kızın başına gelebilecek en iğrenç şey. Bir insanın siz istemeden bedeninize sahip olmak istemesi, dokunması... Ne saçmalıyorum ki ben? İnsan mı dedim daha demin? Eminim ki, hayvanlar bile bu konuda daha medenidir. Hayvan kılıfına bile konamayacak yaratık onlar. Uçkurlarına düşkün, yaratıklar. Aklıma geldikçe işin içinden çıkamıyorum. Gözlerimi kapattığımda o lanet adamın ellerini yine belimde hissediyorum. Evde yalnız kaldığımda, okulda koridorda tek başımayken arkamda bir gölge sürekli beni takip ediyormuş gibi... İlk başta delirdiğimi düşündüm, daha sonra başıma böyle bir olay gelmişken, panoraya olmamın mantıklı olduğu düşüncesi tetikledi.

Öyle işte Kahverengi... Erkeklere güven kalmadı. Kalmadı işte... Yalnız kalmaktan korkuyorum. Karanlıktan... Şimdilerde odamın ışığı açık uyuyorum. Ne bileyim, ışık gözümü rahatsız ediyor ama kötü düşüncelerimi de çekiyor gibi. Koruyor gibi... Yalnız hissetmiyorum.

"Uyumadın mı hala?" Günlüğümü bir çırpıda kapatıp yatağımın altına postaladım ve nemlenmiş gözlerimi kırpıştırıp kapının önünde dikilen anneme göz gezdirdim. Bebeğimiz 2.5 aylıktı. Annemin karnı hafiften belli olmaya başlamıştı. Umut ediyorum ki, o da bir kız olacak, ablasına arkadaş olacaktı.

Saat YönündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin