SY•4.BÖLÜM•

17.1K 720 54
                                    


Anıl'ı tam üç ay, dört gün, on dokuz saattir görmüyordum. Görmemekten öte özlüyordum.

Ah Mısra !

Engel ol kendine, lütfen.

Gözlerimi Anıl'ın kahverengi gözlerine diktiğimde hafif boy atmış ve az vücut yapmış gibiydi. Saçlarının önünü her zaman ki gibi geriye yatırmıştı. Teninde yaz tatilinden kalma bronzlaşma vardı.

Anıl, her genç kızın hayallerini süsleyecek kadar yakışıklıydı.

Kendimi bu düşüncelerden alı koymak istiyordum, zincirlerimi ona karşı kırmayacaktım.

Demek bana acıdın ha? Yardım etmek istedin? Ümit vermedin ve Esin'le...

Of Mısra.

Evet, Mısra Kiraz, sen artık on beş kilo fazlası olan kız değilsin.

Anıl'ın acıdığı, üzüldüğü kız değilsin.

Ben artık Esin'in kıskanacağı bir kızdım.

Nergiz'in itinayla düzleştirdiği saçları, Anıl'a bakarak geriye attım. Nergiz ile Cenk el ele tutuşurken bende yanlarında yürümeye başladım.

Sanki podyumdaymışım gibiydi, herkesin gözü üzerimde gibiydi.

Ki, Anıl'ın şaşkın bakışlarını hissedebiliyordum.

Bahçenin bu kısmında hep Cenk ve tayfası takılırdı. Artık Nergiz ile Cenk sevgili olduğuna göre biz de artık Cenk ile takılacaktık.

Zaten hep beraberlerdi hiç ayrılmıyorlardı.

Cenk'in arkadaşları, Burak ve Ege bankta oturuyorlardı. Onlara doğru ilerlediğimizde ikisi de Cenk ile tokalaşmak için ayağa kalktı.

Burak yeşil gözlü esmer bir çocuktu. Boyu hemen hemen Cenk'le aynıydı. Cenk'e nazaran biraz daha sıcak gülümsüyordu. Ege ise tam tersi sarışın bir çocuktu. Burak elini Nergiz'e uzatıp el sıkıştılar ben ise konu mankeni gibi onları izliyordum.

Burak elini bana uzattığında biraz sendeledim.

Bunu beklemiyordum.

"Burak" dediğinde, adının Burak olduğunu biliyorum demek geldi içimden.

Maalesef okuldaki her insanın ismini biliyordum.

Burak'ın elini sıkarak gülümsedim.

"Mısra" dediğimde o da gülümsedi.

Nasıl bir göz rengiydi bu böyle, tam kestiremiyordum. Yeşil desen değil, mavi desen değil. Garip.

Ellerini saçlarına götürerek karıştırdı.

"Yenisin galiba" dediğinde başımı Nergiz'e çevirdim. Cenk ve Ege ile koyu bir muhabbettelerdi.

Kendi aralarında halka oluşturmuş bir mevzu üzerinde tartışıyorlardı.

Biz ise Burak ile o çemberin dışında kalmıştık. Erkekler konusunda çok çekingenim, düzgün konuşamıyordum.

Ama tamam, Nergiz'in verdiği dersler.

Gülümse ve bir kaşını kaldırarak konuş.

Mümkün oldukça da ellerini kullan.

Ellerimi göğsüme birleştirip gülümsedim" yok hayır, yeni değilim." Dediğimde kendime hafiften özgüvenim gelmeye başlamıştı.

Saat YönündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin