Herkese merhaba! Ani bir kararla bu hikayeyi yazmak istedim ve şimdi başlıyoruz. Umarım beğenirsiniz hadi hayırlısı ssdgfvösıvt . hiç okurum yok o yüzden kendi kendime konuşuyorum gibi hissediyorum ama inşallah gelecekte böyle olmaz :D Hadi artık başlayalımm <3
********
"Marinette! Uyandın mı sen?!"
Annemin bana seslenmesiyle yatağımdan kalktım. Her zamanki Marinette'im işte , hiç değişmedim. "Şimdi uyandım!" diyerek elimi yüzümü yıkamaya gittim. Bugün pazartesiydi. Kısa bir hafta sonunu da geride bırakmıştık.
"Saat kaç Tikki?" diye sordum Tikki'ye , okula geç kalıp kalmadığımı anlamak için. "7.40" dediğinde rahatladım. Okul 8.30'da başlıyordu. Hayret! Ben ve okula geç kalmamak. İkisi nasıl aynı çümle içerisinde olabilir? Sırıtarak çantamı hazırladıktan sonra odama bir göz gezdirdim. Adrien posterlerimle göz göze geldiğimde buruk bir şekilde gülümsedim. "Tikki, sence Adrien'dan vazgeçmeli miyim?" Şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakmaya başladı ve ardından, "Sen bilirsin Marinette." dedi. Omzumu silktim. Aslında bunun düşüncesi bile kötüydü. Ama Adrien'ın beni sevme olasılığı da çok azdı, hatta belki de imkansız... "Marinette! Açken doğru düşünemiyorsun, git kahvaltı yap." diye mırıldandım kendi kendime. Daha sonra aşağı indim.
"Günaydın anneciğim." diyerek annemin yanağına bir öpücük kondurdum. "Günaydın tatlım."
*********
Annemle babama 'Görüşürüz' diyerek evden tam çıkıyordum ki masanın ayağına takıldım ve yere kapaklandım. Ailemin gizlemeye çalıştığı kıkırdamaları gayet iyi duyuluyordu. "Ay tatlım iyi misin?" dedi annem beni yerden kaldırarak. "İyiyim anne. Artık alıştım sakarlıklarıma." dedim gülerek. Daha sonra insan gibi yürüyerek evden sağ salim çıkmayı başardım.
Okula geldiğimde Alya'yı görüp yanına gittim. Diğer kızlarla birlikteydi. Bir şey hakkında konuşuyorlardı ve merak edip araya girdim. "Neyden bahsediyorsunuz kızlar?" "Çok önemli bir şey değil. Okula yeni bir öğretmen gelmiş ve bir oğlu varmış. O da bu okula başlayacakmış ve bizim sınıftaymış!" dedi Rose. "Hımm."
Biraz havadan sudan konuştuktan sonra zil çaldı ve sınıfa girdik. Ardından da Bayan Bustier girdi sınıfa. Hızlıca ders işlemeye başladı. Ama ben bugün dersi dinleyemeyecek kadar yorgundum. Neden, hiç bilmiyorum. Birden aklıma Adrien geldi. Bugün Adrien'ı hiç görmemiştim. Okula da gelmemişti. Acaba neredeydi şuan? Ne yapıyordu? Alya'ya doğru fısıldadım. "Alya, Adrien nerede? Biliyor musun?" Bana baktı ve "Unuttun mu kızım? Bugün Adrien'ın eskrim turnuvası var. O yüzden gelmedi okula." dedi. Tabii ya, ben bunu nasıl unuturum? Onun bütün programını ezbere bilen benden beklenmedik bir şey. "Kitaplarınızın 197. sayfasındaki tabloyu defterinize çizmeniz için size beş dakika veriyorum gençler." Bayan Bustier'in sesiyle kendimi saçma düşüncelerimden çıkardım ve tabloyu çizmeye başladım. O sırada telefonuma bir mesaj geldi ve telefonumun sesini kısmayı unuttuğum için bildirim sesini tüm sınıf duymuştu. "Gençler lütfen telefonlarınızın sesini kısın." dedi Bayan Bustier. Ben de denileni yaptım. Mesajı merak ettiğim için telefonu gizlice açıp baktım. Mesaj Luka'dandı. Uzun zamandır beste yapmaya çalışıyordu ve sonunda bitirdiğini yazmıştı mesajda. Yeni bestesini bana dinletmek istiyordu. Tabii ki dinlemek istediğimi yazıp mesajı gönderdim. Ardından zil çaldı. İlk defa bu kadar hızlı geçmişti ders. Daha sonra sınıfa biri girdi. Rose'un bahsettiği 'yeni çocuk' olmalıydı. Boyu oldukça uzundu, simsiyah dalgalı saçları vardı ve kendince çok iyi görünüyordu. Kim hemen onun yanına koştu. Tabi Kim onun kadar atletik birini görünce dayanamaz ve bir yarış teklif eder. Yine aynı şeyi yaptı. "Kim! Daha okula şimdi geldi ve onu bunaltıyorsun. Hiçbir şeye alışmadı bile daha. Rahat bırak şu yenileri." deyip yeni çocuğun kolundan tutarak Kim'den uzaklaştırdım. "Sağ ol." deyip gülmeye başladı. "Ne oldu?" dedim neden güldüğünü anlamayarak. "Biraz fazla iyisin. Garip geldi." dediğinde bu sefer ben gülümsedim. "Bunu duymak ne güzel... Bu arada ben Marinette." "Ben de Ayden." dedi ve tokalaştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKENİN ARDINDA... (ADRIENETTE)
Hayran KurguGözlerim dolmuştu, hayır ağlamamalıydım. Şuan olmazdı, burada olmazdı. Ama işte insan kendisine engel olamıyordu. Bardaktan boşalırcasına yağan bir yağmur gibi akıyordu göz yaşlarım gözlerimden... Koşarak tuvalete gittim. İnşallah bir hayal görmüşüm...