"Derhal çık evimden! Benim senin gibi bir oğlum yok! Rezil ettin beni,rezil!!"
Annemin alev fışkıran gözlerinin içine baktım.
Hayal kırıklığı, endişe, üzüntü, öfke...hepsi birbirine harmanlanmış bir canavardı ve bu canavar annemi tek seferde ele geçirmişti. Benim yüzümden...Hislerimi sarmalayan öfke ile "Zaten ben de bu evde durmak için can atmıyorum! Her gün eve başka adamlarla geliyorsun, sonra da benim yüzümden mi rezil oluyorsun?!" Diye bağırdım. Düşüncelerimin bulanıklaştığını hissettiğimde ise artık geri dönüşüm yoktu. Bir kere o kıvılcımı harlamıştık artık..
"Benimle düzgün konuş Lee jeno!"
"Konuşmazsam ne olur anne?! Beni şu son zamanlar da takıldığın Mafya kuruntusuna mı dövdürtürsün?! Ah, pardon sen onun yatak süsüydün değil mi-"
Yüzüme inen sert tokat ile ortam sükunete kavuştu. Tek duyulan ses annemin iç çekişleri ve tokadının yankısıydı.
"Senden utanıyorum lanet herif... Çık git evimden, bir daha da gelme!"
Annemin gözyaşları içinde sarfettiği kelimelerle artık tüm kayışları koparmıştım. Madem kendine benzeyen bir oğul istemiyordu. O zaman olmazdı değil mi?...
Sadece siyah uzun kapşonlumu aldım. Onun gibi kokuyordu. Kapşonumu kafama geçirdim. Ve yolda savrularak yürümeye başladım. Adımlarım yüreğimi dinliyordu. Zihnimle tüm bağlarımı kesmiştim. Zira onu başka türlü bulamazdım.
Kendime meydan okuyordum resmen. Kaslarımı kasıyor, gözyaşlarımı geldikleri yere gönderiyordum. Yani en azından deniyordum..."Jeno?"
Duyduğum kadifemsi ses ile durdum olduğum yerde. İşte buldum seni Na jaemin...
"Her şey yolunda mı güzelim?"
Bana soru soran gözlerle bakıyordu büyüğüm. Cevap vermedim, veremedim.. Herşeyi için canımı verebileceğim adama yavaşça kollarımı sardım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Onun kolları ise sıkıca belimi sardığında tüm engellerin kalktığını hissettim. Her şey birkaç saniyeliğine de olsa mümkünmüş gibi geldi bana. Tüm dünyayı yerle eksân edebilecekmişim gibi bir his veriyordu.
Gözyaşlarım, parlak fuşya rengi saten gömleğini ıslatıyordu. Fısıldıyordu kulağıma, bir annenin küçük çocuğunun kulağına dualar fısıldıyormuş gibi huzur veriyordu derin sesi. Bir eli belimi sımsıkı sarmalarken, diğer eli boyadan yıpranmış saçlarımı okşuyordu. Arada kulağımın arkasında ki tutamlara öpücük bırakıyor, sahilde bizden başka kimsenin olmamasını fırsat bilerek beni şefkatiyle kutsuyordu. İzbe bir kasabaydı bizim yaşadığımız yer zaten. Toplasan bir elin parmağını geçmezdi dışarı çıkan insan sayısı.
"Jaemin, benden hiç gitme lütfen..."
Beni kendinden uzaklaştırdı jaemin. Sicim sicim dökülen göz yaşlarımı sildi baş parmaklarıyla. Sonra da nemlenen yanaklarımı öptü usulca.
Tüm dualarım onun dudakları arasında bitiyordu. Bir tek onu istiyordum çünkü. Sadece o olsun, ben rüzgarın yönünü bile değiştiririm diyordum her seferinde. Tanrım, lütfen gücümü benden alma diye yalvarıyordum Yüce Meryem Ana'ya, Yüce İsa'ya...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wherever the wind blows | Nomin One Shot
Fiksi PenggemarTüm dualarım onun dudakları arasında bitiyordu. Bir tek onu istiyordum çünkü. Sadece o olsun, ben rüzgarın yönünü bile değiştiririm diyordum her seferinde. Tanrım, lütfen gücümü benden alma diye yalvarıyordum Yüce Meryem Ana'ya, Yüce İsa'ya... Top:...