"Haa, haa.., haa..."
Nefes alış verişi gittikçe güçleşiyordu. Hayatının kayıp gittiğini hissedebiliyordu.
Ancak pes edemezdi. Bu şekilde bitemezdi. Yerde diz çökerken vücudunu biraz daha yukarı itebilmek için kılıcına yaslandı. Lütfen biraz daha...
Biraz ilerisinde, babasını ve erkek kardeşini öldüren ve cesetlerini duvara asan adam duruyordu. Hepsi bu da değildi. Küçük bir kuş kadar sevimli ve narin olan kız kardeşi bu adam yüzünden tecavüze uğradı ve sefil bir şekilde öldü.
O andan itibaren hayatta kalabilmek için bu cehenneme katlanmıştı. Hepsi, düşmanının boynunu kendi elleriyle kesebilmek için!
Ancak... O pislik adam görünürde olsa bile kılıcına tutunacak gücü yoktu. Lütfen lütfen lütfen! Ölümden korkmadığı için onu cehenneme sürükleyebileceğini umuyordu. Kılıcı tüm gücüyle kaldırmaya çalışırken, yavaşça ona doğru yaklaşan ayak seslerini duydu ve havada ürpertici bir ses yankılandı.
"...Senin gibi bir orospu bu kadar uzağa gelmekle iyi yaptı."
Ayak sesleri tam önüne gelene kadar durmadı. Farkına bile varmadan görüş alanının alt kısmında iki sağlam ayağın durduğunu gördü. Başını kaldırmak için çabalarken, loş gözleri düşmanını yansıtıyordu.
İlk bakışta, korkutucu derecede kaslı bir vücudu ve orta uzunlukta bir sakalı olan orta yaşlı bir adamdı, ama yine de etkileyici bir şekilde karizmatik görünüyordu.
Ancak adamın sol kolu kesilmişti. Yarasından sürekli kan akıyordu ama durumu kendi yarasına göre oldukça iyiydi. Ama onun vermesi gereken bedel bir kolundan çok daha fazlasıydı.
Kadın, onlarca yıldır kıtanın en iyi kılıç kullanan kadınlarından biriydi. Yine de, karşısındaki adamın bir dahi olarak övüldüğü gerçeğinin üstesinden gelemedi.
Tüm vücudu neredeyse parçalanmıştı ve zemin onun kanıyla boyanmıştı. Ancak gözleri, yaralarını umursamıyormuş gibi cani bir ruhla düşmanına baktı.
"Ellerimle... seni... öldüreceğim..."
"Muhtemelen bunu asla yapamayacaksın. Hatta yeniden doğsan bile sonuç farklı olmayacak."
Dişlerini sıktı. Adam sahip olduğu her şeyi çalmıştı. Onu asla affedemezdi.
"Aaaaah!"
Ayağa fırladı ve kılıcıyla ona doğru atıldı.
Urk!
Korkunç bir sesle bir bıçak anında boğazını parçaladı.
Hayatını son anı yavaşça gözünün önünden geçti. Kapanmak üzere olan gözlerinin ötesinde babasını, abisini ve kız kardeşi Mirabelle'i belli belirsiz görebiliyordu.
...Üzgünüm.
Ruford İmparatorluğu'nun 387. yılıydı.
En üst düzey kadın kılıç ustası ünvanına sahip olan Elena, kanlı intikamını yerine getiremeden Huilena Savaşı'nda öldü.
*
*
*
Flash!
Elena gözlerini açtı.
Bir şeyler çok tuhaf gelmişti.
Vücudunu çevreleyen yumuşak çarşaflar ve pencerelerden gelen ılık güneş ışığı, en son yaşadığı anla tezatlık oluşturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadın Şövalyenin Dönüşü
FantasyMerhabalar. Sizinle en sevdiğim noveller arasında olan 'Return of the Female Knight' adlı noveli türkçeye çevirip wattpad üzerinden paylaşmak istiyorum. Sizinle paylaşacağım bu novel fantastik bir dünyada geçiyor. Ve evet! Güçlü bir kadın kahramanım...