Ağustos ayının o bunaltıcı yaz sıcağı. Etrafta neredeyse sıcaktan tek bir insan bile yok, çekirgelerin ıslıklarından başka ses duyulmuyor.
"Hadi ama Atsushu-kun~ çok mızıkçısın!"
Tabi Osamu Dazai'nin sesi dışında.Bu sıcakta dışarda olmaktan hiç memnun olmadığı çok belli olan heterokromi gözler
Gittikçe dahada sinirli bi hal alıyordu."O kediyi tek başına da götürebilirsin! Neden beni de arkandan sürükledinki??"
Dazai yapısı gereği hiç bozuntuya vermedi.
Neşeli neşeli yürümeye ve varmaları gereken kedi kafesinin yerini aramaya devam etti.Bir kaç dakika sonra anca bulabilmişlerdi.
"Aaah... Sonunda! Yoksa bu sıcaktan ölücektim." kafenin kapısından içeri girerken dazai dedi.Albino bıkkınca iç çekti. Bu duruma zorla sürüklenen o olmasına rağmen şikayet eden yine kendisi olamıyordu.
İçeriye doğru biraz daha ilerlediklerinde tezgahın öbür tarafından bir ses duyuldu: "Hoş geldiniz."
Atsushi tamamen arkasına döndü ve konuşmaya başladı. "Afedersiniz, lütfen ayağa kalkarmısınız sizi tam göremiyorum."
Tezgahtaki kızıl saçlı çalışan duydukları karşısında anında küplere bindi. "Ayaktayım zaten seni salak!"
Atsushi şaşkınlık ve utançlık arasında özür dilerken, onu durumundan Dazai kurtardı.
"Bu kedi," işaret parmağı ile Atsushi'nin kucağındaki kediyi gösterdi. "Bu kafeye mi ait?"Tezgahtaki kısa çalışan hiç düşünmeden albinonun yaklaşmasını emretti. Çocuk daha bir iki adım atmışken kızıl haykırmaya başladı. "TANRIM SONUNDA!"
Bir elini tezgaha koydu ve üstünden atladı.
Koştu ve Atsushi'nin kucağındaki turuncu-beyaz kediyi aldı.
"Beni ne kadar endişelendirdiğin den hiç haberin var mı senin?!"Bağırışları ve gürültüyü duyan bir başka çalışan "sadece personel" yazılı bir kapıdan içeri girdi. "Neler oluyor Chuuya-san?"
İçeri giren siyah ama uçları beyaz saçlı genç kızılın elindeki kediyi görünce biraz şaşırdı."Bak! Sana söylemiştim geri döndü."
Aslında kediyi bulup boynundaki tasmadan dolayı buraya getirmiş olan Atsushi ve Dazai olsa da ses çıkarmadılar. Bir diğer çalışan başını salladı. Sakince "haklıydınız" dedi.Daha sonra tezgahın başına geçti ve Atsushi ile Dazai'e ne içeceklerini sordu. "Aslında biz sadece kediyi bırakmak için gelmiştik şimdi ge-" sözünü kesen Dazai'nin dirseği olmuştu. "Atsushi-kun, Atsushi-kun. Neden gelmişken birer bardak kahve içmeyelim ki? Bize iki sade kahve lütfen."
Atsushi her ne kadar inkar etmek istese de olan çoktan olmuştu. İki çalışan da tezgahın başına geçti ve kahveleri yapmaya başladılar. Dazai hiç vakit kaybetmeden getirdikleri turuncu kedinin yanına gitti, küçük kedi onlar için yapılmış oyun alanında halatlara tırnaklarını geçiriyordu.
Dazai küçük kedinin yanına eğildi. "Heey~ sevimli dostum. Seni evine getirdim ama bana bir kere bile teşekkür etmedin, bu çok kabacaa" Dazai küçük bir çocuk gibi sürat asıyordu ama saniyeler içinde bu durum değişti ve yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi. "Belkide bunu seni okşamama izin vererek telafi edebilirsin. O zaman seni affederim." Atsushi Kendisinden yaşça büyük arkadaşına umutsuzca bakıyordu. Bundan önce kediyi getirirken onu kendi taşımak istemişti, fakat küçük yaramaz onu kabul etmemiş her seferinde tırmalama ya çalışmıştı.
En sonunda Dazai kediyi elleri arasına, ardından kucağına aldığında Atsushi onu merakla izlemeye başlamıştı, sanırım başarıcak diyordu içinden. "Uyarmadı deme Chu Chu biraz asidir çok uğraşma derim."
Dazai kedi ile ilgilenirken kısa boylu kızıl saçlı tarafından tezgahtan gelen bu uyarı Atsushi'yi germişti. "Hey, Dazai-san belkide şansını zorlamamalısın." Atsushi gergince diyor. Yanlarına çoktan gelmiş olan kızılı fark etmemişti bile. "Çocuk haklı, üstelik Chu Chu bir değil bin defa tırmalar. Kollarındakilel yetmiyormuş gibi bir de yüzüne bandaj eklemek istemezsin her halde." Yanına gelmiş olan kızılın yaka kartına baktı Atsushi, 'Nakahara Chuuya' ismi buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cat Cafe🍾-Soukuko Ve Shin Soukoku {Tek Parça}
Fanfic❛Her şey Atsushi ve Dazai'nin kayıp bir kediyi evine getirmesi ile başladı. Kim bilebilirdi ki o gün ile hayatlarının tamamen değişeceğini.❜