Adam Hyunjin'e yardım etmişti. Başına bir şey gelmeden...
Sonunda merkeze gelmişlerdi. Hyunjin adama döndü ve teşekkür etti. Adamda küçümseyici bir bakış attı. Hyunjin ne olduğunu anlamamıştı. Yine de nezaket gereği gülümsemeye devam etti. "Hah?! Nazikmiş ve iyiymiş gibi davranmayı kes!" Hyunjin afallamıştı. "Ha?" Adamsa "Anlamamış gibi davranmayı kes?! Zorba olduğunu biliyorum, eminim ki de arkadaşlarınla esrar veya uyuşturucu madde kullanmaya gitmişsindir. Seni buraya kadar getirdim ki çocuklarım ve karımdan uzak dur!" Hyunjin hala ne olduğunu anlamamıştı. Adam bunu anlayarak Hyunjin'e aşağılayıcı bir ifade ile baktı. "Anlamadın değil mi? Hah! Senden de bu beklenir zaten! Duygusuz!" Hyunjin henüz ne olduğunu sindirememişti. "Hadi git evine ne yapacaksan yap, yeter ki bizden uzak dur!"
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Hyunjin gözünden akan yaşlar ile evine doğru ilerliyordu. Bir an önce bu lanet kâbusun bitmesini diliyordu. Hyunjin'in adımlarını ağır bir şekilde atıyor ağlamaya devam ediyordu. Üzerindeki t-shirt'e baktı kirlenmişti. Umursamadan adımlarını atmaya devam etti. Hyunjin tökezleyerek ilerliyordu başka biri görse onun sarhoş olduğunu düşünebilirdi.
Sonunda evine gelmiş, rahatlamıştı. Hiç vakit kaybetmeden odasına gitti. Yatağa atladı. Boş boş tavana bakıyordu. Dakikalarca, belki de saatlerce? Telefonu eline aldı ve saate baktı. Saat 3.30'u bulmuştu. Hyunjin artık uyuması gerektiğini anlayarak gözlerini kapadı.
Saat 4.05 olmuştu. Odada sadece Hyunjin'in nefes alış-verişlerinin ve arada sırada konuşmaları dışında ses yoktu. 6 günden sonra ilk defa bu kadar iyi uyuyordu. (çok saçma bir terim olduğunun farkındayım ancak uyumak da bir sanattır?) Hyunjin aniden bağırmaya başladı. "Hayır, yemin ederim ki ben hiçbir şey yapmadım!" (Cümlenin sonuna kuran çarpsın ki yazacaktım sonra dedim ki sen müslüman değilsin ve çok yemin edersen yalancı durumuna düşersin? Neyse devam edelim). Hyunjin uykusundan soluk soluğa uyandı. Bu kaçıncı kâbusu idi? Hyunjin'in elleti terliyordu. Ellerini saçına götürdü ve yolmaya başladı. En sonunda bir çığlık çıktı ağzından...
-
-
-
Hyunjin boş bir sokakta yürüyordu, kimse yoktu. Tıpkı geçen gün kaybolduğu zaman ki gibi. Hyunjin boş boş yürüyordu. İçinde bir his? Ah hayır içinde hiçbir şey yoktu, hiçbir şey hissetmiyordu. O duygusuzdu?! O şu anda bir hiçlikteydi. Hyunjin düşünemiyordu da. Konuşmuyordu da. Sadece ayakları nereye gitmek isterse oraya yürüyordu.
Aniden boş sokaktan sesler gelmeye başladı. Birileri bağırıyor, gülüyordu. Hyunjin ne olduğunu anlamamıştı. Ancak koşup kaçmaya başladı. Koşuyor, koşuyor ve koşuyordu. Sesler Hyunjin koştukça yaklaşıyordu. Bir şey Hyunjin'in kulağını gıdıkladı. Hyunjin arkasını döndüğünde ise hiç kimse yoktu. Bir şey Hyunjin'e arkadan vurdu. O yerde idi."HAHAHAH ZORBAYA BAK SEN!"
HİKAYE KURGUDUR GERÇEK DEĞİLDİR!!!
Y/N: bölümü çok geç attığım ve bölümün kısalığı için özür dilerim. Sürekli yazıyorum ama Wattpad siliyor(ಥ﹏ಥ). Bu arada okunma sayısı bayağı bir artmış, oy vermemenizi anlıyorum ancak beğenmediyseniz yorum olarak söyleyin ki düzeltebileyim. Kabalık ettiysem özür dilerim ama benim açımdan bakın lütfen. Kitabımı seven okuyucu varmış. Çok çok teşekkür ederimʕ•ᴥ•ʔ
Sizleri seviyorum hoşçakalın!
INSTAGRAM:kpops_tiny_bunny
♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Sorry Stay
General FictionSuçsuz olmasına rağmen kendi şirketinden bile destek görmeyen bir gencin hikayesi...