3.Bölüm

91 6 41
                                    

Uyandığımda saat epey geç olmuştu. Sabah okul vardı ama geri uyumak için uykum yoktu. Bu uyku düzensizliğim beni bitirecekti. Telefonumu elime aldığımda ekranın parlaklığı gözümü aniden kısmama sebep oldu. Yusuf'tan bir sürü mesaj ve arama geldiğini gördüm. Telefonum sessizde olduğu için de hiç birini duymamıştım tabi. Saat geç olduğu için aramanın mantıklı olmayacağını düşündüm. Kilidi açıp mesajlar yazısının üstüne tıkladım.

Siz:
Yusuf sakin ol. İyiyim ben. Sadece uyuyakalmışım. Telefonda sessizdeydi.  03:00
  
                                                   Yufuş:
                                   Nasıl korktum biliyor musun? Bir daha lütfen telefonu sessizde bırakma.  03:00

Yusuf'un yanıt verdiğini görünce hemen aradım. Çok geçmeden de açtı tabi.

-Sesine kurban olduğum çok korktum ya. Zaafım var zaten sana yavrum.

-Ya özür dilerim. Alışkanlık olmuş. Bir daha olmaz. Hem sen niye uyanıksın bu saatte.

-Uykum yok. Sen niye uyanıksın?

-Çünkü az önce uyandım ve geri uyuyamıyorum.

-Ne güzel.

-Gerçekten baya güzel.

Yusuf'un o güzel kahkahasını duyar duymaz dudaklarım yukarı kıvrıldı. Eridim bittim derler ya. O durumu bedenim canlandırıyordu. Erir gibi arkama yaslandım ve gözlerimi kapayıp Yusuf'un kahkahasını zihnimde canlandırdım. Neden bu kadar harikaydı her zerresi? Neden bu kadar etkiyeciydi kendisi?

Düşüncelerime dalıp gitmişken tekrar o hafif kalın ve her ne kadar uykum yok dese bile uykulu çıkan sesi kulaklarıma işitti

-Sen iyi olduğuna göre bende iyiyim. Hem sesini duyunca daha da iyi oldum. Sesin bana iyi geliyor.

Konuştuklarından sonra hafif bir şekilde güldüğünü anladım.

-Yusuf.

-Söyle yavrum.

-Seni çok seviyorum.

Tekrar gülümsediğini hissettim. Ama bu sefer sesi gelmemişti güldüğüne dair. Bu sefer kalbim bana öyle hissettirmişti.

Ne kadar değişikti aşk. Hayatın acısını ve ağırlığını unutturuyordu bize. Herkesin yaşadığı ama herkesin keyif alamadığı bir türdü.

-Bende seni çok seviyorum. Hatta belki kendimden bile.

Bu sefer söylediklerine gülümseyen taraf ben olmuştum. Yusuf'un sesi hala uykulu geliyordu.

-Yusuf şimdi sana bir emir veriyorum hadi gidip yatıyorsun.

Melodik bir şekilde kahkaha attı.

-Tamam anne sütümü içip bundan sonra dokuzda yatıcam. Bana masal anlatır mısın?

Gülen taraf ben oldum bu sefer.

-Anlatırım oğluşum anlatırım.

Yutkundum. Derin bir nefes alıp başladım.

-Şimdi anlatacağım hikayeyi iyi dinle. Çünkü bu hikaye her şeyin çok güzel olacağına inanan iki gencin hikayesi. Daha doğrusu eskiden yaşayan bir prens ve prensesin hikayesi. Çok eski zamanlarda yaşayan bir prens ve prenses varmış...

Hikayeyi bitirdiğimde telefon artık kulağıma yapışmıştı. Kulağımdan akan ter dışında geriye Yusuf'un horlama sesleri geliyordu.

-Seni seviyorum Yusuf. Aklının almayacağı kadar çok seviyorum hemde.

DÜŞMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin