Silah Sesi

191 7 0
                                    

Bölüm Şarkısı : Rhodes - Your Soul

İlerleyen bölümlerden bir alıntı;

"Nasıl bir şey? Tetiği çekmek?"

"Sana nasıl bir şey olmadığını anlatabilirim. Karşındaki kişi bir dakika önce oradaymış ama bir dakika sonra kaybolup gitmiş gibi bir şey değil. Orada kalıyorlar." Derin bir nefes verip yutkundu ve gözlerini önce gözlerime dikip daha sonra tüm yüzümü inceledi. "Bir daha asla geri alamayacağın bir parçanı senden götürecek. Masumiyetini..."

BÖLÜM -1-

"Ellerini görebileceğimiz bir yere koy! Etrafın polis tarafından sarıldı."

Genç adam eğlenircesine gülümsedi. Karşısındaki polisin ondan korktuğu aşikârdı. Elinde tuttuğu tabanca titriyordu ve bu genç adama, makul bir cevap veriyordu. Lakin, şapkasının altından öfkeden kudurmuş gözleri üzerinde hissedebiliyordu.

Ellerini mekanik bir şekilde kaldırıp silahı bırakmak için yavaşça yere eğildi. Şimdi yapacaklarını ezbere biliyordu. Zaman kazanmak için hareketlerini oldukça yavaş tuttu. Karşısındaki polisler pozisyon almış, genç adamın hareketlerini izliyorlardı. En arkadaki adamın yanlarından geçen kedi tarafından dikkatinin dağılması sonucu, genç adam kafasında tasarladığı senaryoyu oynamaya başladı. Silahı tam asfalt zemin üzerine bırakacakken kendisinden korkan genç polisin dizini nişan aldı.

Silahtan çıkan mermi karşısındaki polisin dizini yaralarken, genç adam çevik bir hareketle arabanın arkasına saklanmayı başardı. Karşısında sadece üç polis vardı. Biri yaralanan kişiyle ilgilenecek, diğeri de onun peşine düşecekti.

Tahminleri doğru çıktığında orta yaşlı polis memuru bir küfür savurarak yaklaştı. Bleda bu duruma her ne kadar sesli gülmek istemese de tıpkı babasına benzeyen kalın sesiyle gülmesi ıssız sokakta yankılandı. Orta yaşlı polis memurunun öfkeli sesi, Bleda'nın gülüşünden sonra duyuldu.

"Ne o? Küfür yemek hoşuna mı gitti?"

Genç adam gülümsemesini bastırıp dudaklarını yaladı. Polisleri anlayamıyordu. Adalet söz konusu olduğunda üstüne insan tanımıyordu ama kendi yöntemleri yüzünden suçlanıyordu.

Ayak sesleri genç adama yaklaşırken polis memuru bir yandan da söylenmeye devam ediyordu. Elindeki silahı kabzasından kavramış, herhangi bir saldırıya karşı tetikte bekliyordu. "Arabanın arkasında olduğunu ve silahını kuşandığını biliyorum. Vurduğun adamın iki çocuğu var, hiç mi vicdan azabı çekmiyorsun?"

Genç adam saçlarını geriye savurup gülümsedi. Vicdan azabı kendisiyle bir tezatlık oluşturuyordu. Bu kelime ona çok yabancıydı. Ağzından şimdiye kadar sadece "Yaşayacak." kelimesi çıkmıştı. Yerden aniden kalkıp bu sefer karşısına çıkan ilk kişinin elini nişan aldı. Kurşun, elini sıyırırken silahı şaşkınlıkla yere düşürdü orta yaşlı polis memuru. "Ve sen de yaşayacaksın. Ben neyi doğru yapıp yapmadığımı bilirim."

"Seni aşağılık herif!" diye tısladı polis memuru. Elindeki sızlamaya ve akan kana aldırmadan tekrar silaha uzanacağı sırada genç adam yaklaşıp, önündeki silahı ayağı ile uzaklara iteledi.

10 SAAT ÖNCE

Genç adamın adımları, işlek caddede ses çıkarıyordu. Bu saatte kimse bu caddeyi kullanmadığından belki de ona biraz huzur veriyordu. Öğlen ve akşam saatlerinde insan kütlesiyle dolan caddenin şimdi ayrı bir çıplaklığı vardı.

Sokağın başından aldığı enfes kahvesini yudumladı, kolunun altına günün gazetesini sıkıştırdı. Burnu ve kulakları soğuk hava yüzünden kızarmış, bir o kadar da sızlamaya başlamıştı.

BledaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin