Kurşun Yarası

29 0 0
                                    

"Zafer, bazı insanların peşinden koştuğu, bazılarınınsa beklemedikleri halde elde ettikleri bir şeydir. Her iki halde de bahşedilmiş bir onurdur onu elde eden kişi için." - American Sniper

Bölüm Şarkısı : Woodkid - Iron

İlerleyen bölümlerden bir alıntı;

Mavinin koyulaşan tonundaki asaleti, belki bir kralın tahtında otururken yaşadığı özgüven gibi nitelendirmiştim. Gözlerine baktıkça, derinliğinde kayboluyordum sanki. O maviler, dipsiz bir okyanusun içinde barındırdığı karanlık sırlarında saklıydı. Derine indikçe keşfedilmemişlik içinde büyük bir sır saklıyordu.

BÖLÜM -3-

Bleda, çatlakları oluşmuş asfalt zemin üzerinde koşuyordu. Yaptığı tek şey hızlı adımlar atıp bir an önce buradan kurtulmaktı. Peşine düşen polislerden kaçmak için adımlarını hızlandırıyordu. Saniyelerde belki de saliselerde attığı her adım, sert zemine değmesiyle ayakkabılarından yüksek takırtılar çıkarıyordu. Yalnızca kendisine ait olan adımlar değil, bir de genç adamın peşinde olan polislerin adımlarının sesi kendininkileri takip ediyordu. Bu kadar soğuk bir havada, üzerine sadece ince kazak giymiş olduğu için aklından geçen bin bir küfrü sayarken karşısına çıkan ilk dönemeçten sola ilerledi fakat ters giden bir şey vardı. Adımlarını gittikçe yavaşlatarak orta yerde durdu. "Bir pusu..." diye düşündü. Karşısına çıkan polis aracı uzun yolu kapatmıştı. O kadar koşudan sonra bir tuzağa düşmesi pekte beklediği bir şey değildi. Koşmaktan dolayı hızlı nefes alıp verirken dudaklarının arasından çıkan sıcak hava, soğuk havaya karşı koyuyordu. Çıkan her nefes bir bulut nidasıyla dağılırken etrafında oluşturduğu katman beyazımsı bir hal almıştı, tıpkı sigara dumanı gibi...

Arkasındaki polislerden biri elinde kavradığı metal silahı Bleda'nın üzerine doğrulttu. "Ellerini görebileceğimiz bir yere koy! Etrafın polis tarafından sarıldı."

Genç adam eğlenircesine gülümserken karşısındaki polisin hem cesur olduğu hem de ondan korktuğu aşikârdı. Elinde tuttuğu tabanca titriyordu ve bu genç adama, makul bir cevap veriyordu. Lakin şapkasının altından öfkeden kudurmuş gözleri üzerinde hissedebiliyordu. Büyük polis merkezinden çıkalı yalnızca on dakika olmuştu ve Bleda kaçmak için yeterli olan süreyi boşu boşuna harcamıştı. On dakikayı yalnızca koşmak için kullanmasaydı bir arabayı çevirip, sığınağın bulunduğu alana varabilirdi oysa şu anda olduğu yerde dikiliyordu.

Ellerini mekanik bir şekilde havaya kaldırıp elindeki silahı bırakmak için yavaşça yere eğildi. Zaman kazanmak için hareketlerini oldukça yavaş tuttu. Karşısındaki polisler pozisyon almış, genç adamın hareketlerini izliyorlardı. En arkadaki adamın yanlarından geçen kedi tarafından dikkatinin dağılması sonucu, genç adam kafasında tasarladığı senaryoyu oynamaya başladı. Silahı tam asfalt zemin üzerine bırakacakken kendisinden korkan genç polisin dizini nişan aldı.

Silahtan çıkan mermi karşısındaki polisin dizini yaralarken, genç adam çevik bir hareketle köşedeki arabanın arkasına saklanmayı başardı. Karşısında sadece bir polis aracı ve üç kişiden oluşan ekip vardı. Biri yaralanan kişiyle ilgilenecek, diğeri de genç adamın peşine düşecekti.

Tahminleri doğru çıktığında orta yaşlı polis memuru, bir küfür savurarak yaklaştı. Bleda bu duruma her ne kadar sesli gülmek istemese de tıpkı babasına benzeyen kalın sesiyle gülmesi ıssız sokakta yankılandı. Orta yaşlı polis memurunun öfkeli sesi, Bleda'nın gülüşünden sonra duyuldu.

"Ne o? Küfür yemek hoşuna mı gitti?" Duyduğu cümle ile Bleda gülümsemesini durdurmak için dudaklarını birbirine bastırdı. Ayak sesleri git gide genç adama yaklaşırken polis memuru bir yandan da söylenmeye devam ediyordu. Elindeki silahın kabzasından kavramış, herhangi bir saldırıya karşı tetikte bekliyordu. "Arabanın arkasında olduğunu ve silahla kuşandığını biliyorum. Vurduğun adamın iki çocuğu var, hiç mi vicdan azabı çekmiyorsun?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BledaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin