Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" Öᴢᴜʀ ᴅɪʟᴇʀɪᴍ. "
Tik tak tik tak...
Genç adam odasındaki saatin tik tak sesini dinlemek ve boşluğa bakmaktan başka birşey yapmıyordu. Hayatı mükemmeldi. Onu seven bir ailesi, Harika bir maddi durumu ve herkesi kıskandıran yaşantısı vardı. Ama şuan o bunların hiçbiri ile mutlu olamıyordu.
Telefonu son bir kez kontrol ederek, çok sevdiği sevgilisinden tekrar bir bildirim gelmediğini görünce parçalanmasını umursamadan yere attı. Başını ellerinin arasına alarak derin nefes aldı. Haru ile harika bir ilişkisi vardı. İkiside Haru'nun kabullenme sürecinde biraz yıpransa da bu zamana kadar mutlulardı.
Ancak şimdi, Daisuke büyük bir şüphe ile baş başa kalmış ve kafayı yeme sürecine girmişti.
Sabah Daisuke ve Haru bir kafede mutlu bir şekilde yemek yerken aniden Haru'nun eski sevgili ve kendisininde akrabası olan Suzue'den mesaj gelmiş, Haru Daisuke'ye tek birşey bile söylemeden hızla orayı terk etmişti. Genç adam ise bir süre öylece etrafı incelemiş ardından hesabı hızlıca ödeyerek eve dönmüştü. Şimdi ise saatin gece yarısına gelmesini umursamadan Haru'yu bekliyordu. Onun için artık tatlı laflara bile gerek yoktu. Sadece arayıp işin aslını ve geleceği saati kısaca bildirse bile ona yeterdi.
Daha fazla dayanamayarak oturduğu yerde gözyaşlarını akıtmaya başladı. Ona ne kadar güvenmek istese de Haru'nun eski sevgilisi ile olması onun için hiç yardımcı olmuyordu. Ona yetemiyor olabilirdi. Bu şeyler Haru için oldukça yeniydi ve bir kadını isteyebilirdi. Daisuke bunu anlamayabilirdi. Doğuduğundan beri erkeklerden hoşlanması onun için olağan birşeydi. Haru'ya aşık olması ise tamamen olağan dışıydı. Aynı iş yerlerinde olması ikisininde ister istemez yan yana ve iç içe olmalarını sağlıyordu. Daisuke bu nedenle kolayca Haru'dan etkilenebilmişti.
Sonrası ise uzun bir emek ile oluşan uzun bir kabullenme ve itiraf aşamasıydı. Ancak herşeyi beraber atlatarak bugünlere gelmişlerdi. Ama Daisuke'nin düşündüğü gibi Haru bu şeyde oldukça yeniydi. Bu duyguyu yeni keşfediyor, bazen ise ne yapması gerektiğini bilmeyerek bocalıyordu...
Saat 1'e geldiğinde genç adamın artık gözleri uykusuzluğa dayanamayarak kapandı. Yarın sevgilisini gördüğü anda iyi bir trip atacak ve ona kök söktürecekti. Bunu düşünmesi bile mutlu olması için yeterdi. Zaten daha fazla da dayanamayarak kendini derin bir uykuya bıraktı.
Sabah alarmı ile güne uyandı. İstemeye istemeye de olsa kendini işe gitme konusunda ikna ederek ayağa kalktı ve günlük işlerini hallederek evden çıktı. Arabasına bindikten hemen sonra sevgilisini aramak için eli telefona gitse de hemen vazgeçti. Hata kendisinde değildi, neden ilk o aramalıydı ki?
Yarım saatlik bir yolculuktan sonra arabasını valeye vererek hızla iş yerindeki binaya giriş yaptı. Bir yandan Haru'ya bakarken bir yandan da kendi odasına ilerliyordu. Bulamayacağını düşünerek asansöre binecekti ki, sevgilisinin kalın tınılı ritmik kahkasını duyduğunda sesin geldiği yere hemen kafasını çevirdi.
